Günlük hayatımızda sık sık duymaya başladığımız ‘metabolizma hızı’ kavramı, beslenme koşullarımız, günlük stresimiz, genetik koşullar, var olan hastalıklarımızla birleşince sağlığımızın olumsuz etkilenmesine, daha zor kilo vermemize neden oluyor. Kilo veremeyişimizi de zaman zaman metabolizma hızımızın düşüklüğüyle açıklamaya çalışıyoruz. Oysa, gerekçe doğru değil!
International Hospital Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Ender Arıkan, obezite sorunu bulunan kişilerin sanıldığının aksine metabolizma hızlarının normal kişilerinkine eşit hatta daha fazla olduğunu belirterek, “Ancak kilo vermeye çalıştıklarında harcanan bu enerji ve dolayısıyla metabolizma hızları azalıyor” diyor.
Metabolizmanın işleyişi hakkında bilgiler veren Doç. Dr. Ender Arıkan, metabolizmanın vücutta meydana gelen hücresel faaliyetlerin bir bütünü olduğunu belirterek şu bilgileri verdi:
“Bu faaliyetler, yıkım süreçlerinin yer aldığı katabolizma ve yapım süreçlerinin yer aldığı anabolizma olmak üzere birbirinin zıttı olan hücresel fonksiyonlardan oluşuyor. En küçük besin ögelerinin vücudun yapı taşlarına dönüşmesi anabolizma olarak isimlendirilirken, vücudun yapı taşlarının yıkılmasına, parçalanmasına ise katabolizma deniliyor. Metabolizma ise bu iki zıt sürecin cebirsel toplamıdır. Her iki faaliyet için de enerjiye ihtiyaç vardır. Günlük metabolizma faaliyetleri için harcanan enerji miktarı üç ana kategoride ortaya çıkıyor. Günlük enerji tüketiminin yüzde 80’i bazal metabolizma esnasında, yani tam istirahat halindeyken gerçekleşiyor. Yüzde 15’lik kısmı fiziksel aktiviteyle, yüzde 5’i ise sindirim faaliyetleri esnasında harcanıyor.”
Sağlıklı Metabolizma Dengeyle Mümkün
Sağlıklı bir metabolizmanın, anabolik ve katabolik reaksiyonların tam bir dengede olmasıyla mümkün olabildiğini ifade eden Doç. Dr. Ender Arıkan, şunları söylüyor:
“Kilo değişiklikleri ise alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengeye bağlıdır. Kilolu ve obez kişilerinin metabolizma faaliyetleri esnasında harcanan enerji sanılanın aksine normal kişilerin enerji harcamalarından daha az değil, eşit veya hatta daha fazladır. Kilo verme çabaları halinde ise harcanan bu enerjide azalma meydana gelir. Kilolu ve obez kişilerde metabolizma faaliyetleri esnasında harcanan enerjinin düşük olduğu inancı nedeniyle, bu kişilerin günlük enerji tüketiminin artırılması yönünde ilaç tedavileri ya da diğer tedaviler uygulanıyor. Bazal metabolizma hızının kaçınılmaz olarak yavaşladığı durumlarda, bazal metabolizmayı artırmak yerine fiziksel aktiviteyi artıran sportif faaliyetlerinin düzenlenmesi daha doğrudur”.
Etkin bir fiziksel aktivitenin kişinin yaşına ve kilosuna göre değiştiğini söyleyen Doç. Dr. Arıkan sözlerine şöyle devam ediyor: “Obez kişilerde ulaşılması gereken maksimal kalp hızı (220-yaş) x 60/100 formülü ile hesaplanıyor. Normal kilolu kişilerde ise bu rakamın yüzde 80’i maksimal ulaşılması gereken kalp hızıdır. Fiziksel aktivitenin yanı sıra diyetisyenler tarafından mutlaka beslenme eğitimi almaları gerekiyor”
Tiroid İlaçları Hekim Kontrolünde Alınmalı
Tiroid hormonlarının enerji süreçlerinde düzenleyici rolünün uzun yıllardır bilindiğini ve 1880’li yıllarda hekimler tarafından obez kişilerin tedavisinde tiroid hormonlarının kullanıldığını belirten Doç. Dr. Ender Arıkan, “Ancak ciddi yan etkilerinin ortaya çıkması, ölümlere yol açması nedeni ile bu tarihlerden itibaren tiroid hormonlarının kullanılması tıbbi olarak yasaklanmıştır” diyor.
Tiroid bezi yetersiz çalışan hastaların tedavisiyle ilgili bilgiler veren Doç. Dr. Ender Arıkan, bazı önemli noktaların altını şöyle çiziyor:
• Hipotiroidi (tiroid bezinin yetersiz çalışması) hastalarının kilolu olması gerektiğine dair inanç, kilolu kişilerde gerekli gereksiz tiroid testlerinin yapılmasına yol açmaktadır. Halbuki hipotiroidisi olan bir çok hastanın normal kiloda olduğu görülür.
• Aslında kilolu kişilerde gerekli beslenme düzeninin sağlanması ve fiziksel aktivitenin artırılmasına rağmen kilo kaybı sağlanamıyorsa hipotiroidinin araştırılması gerekiyor. Eğer kişide hipotiroidi sorunu saptandıysa, tiroid hormonlarının tedavide kullanılması tartışılmaz olarak doğrudur.
• Son zamanlarda obez kişilerde insülün direncini kırmaya yönelik ilaç kullanımı yaygınlaşmaktadır. Ancak bu ilaçların kullanımından önce mutlaka insülin direncinin varlığı araştırılmalıdır. Eğer insülin direnci yoksa bu ilaçların kullanımının pek anlamı yoktur.
• Yaşlanmak, menapoza girmek, alınan besin miktarlarının azaltılması gibi nedenlerle metabolizma hızı da azalıyor. Doğal olarak enerji tüketiminin azaldığı durumlarda fiziksel aktivitenin artırılması, hipotiroidi ve anemi gibi hastalık hallerinde ise mevcut hastalığın tedavisinin yapılması gereklidir.
Blogger tarafından desteklenmektedir.
0 yorum:
Yorum Gönder