Responsive Banner design

Kış Aylarında Kardan Adam Olmayın

Havalar iyice soğumaya başladı, kar yağıyor ve hepimiz üşüyoruz. Özellikle evde geçirdiğimiz sürenin artmasıyla birlikte sürekli yemek yeme alışkanlıkları da değişiklik gösteriyor. 

Kış ayları beraberinde; karbonhidrat düşkünlüğünü, grip salgınlarını, soğuk hava nedeniyle hareket azlığını getirir. Kış beslenmesinde özellikle dikkat edilmesi gereken 3 önemli nokta vardır. Uzman Diyetisyen Gamze şanlı Ak, kış aylarında kilo kontrolü yapmanız ve yaza zorlanmadan girmeniz için altın tavsiyelerde bulunuyor. Kış aylarında kilo almamak için 3 altın öneri...

Bağışıklık sisteminizi güçlendirin
Kış döneminde soğuk algınlığı ve gripten korunmak için bağışıklık sistemimizi güçlendirmek önemlidir. Kış aylarında metabolizmayı güçlendirmek için bu aylarda bolca bulunan limon, mandalina, portakal, greyfurt gibi turunçgiller, kivi, nar, kuşburnu, havuç, brokoli, kabak, brüksel lahanası, kırmızı-yeşilbiber, karnabahar, nane, maydanoz, roka, tere tüketilmesi ile ihtiyacımız olan A, C ve E antioksidan vitaminleri sağlayabiliriz.

Egzersiz, doğal bir antidepresandır
Havaların soğuması ile birlikte azalan egzersiz metabolizmayı yavaşlatmaktadır. Her gün açık havada bol oksijen eşliğinde yürüyüş yapmak, hem bedeninize hem de ruhunuza vereceğiniz harika bir armağandır. Hava soğuk olsa da sıkı sıkı giyinip yürüyüşünüzü yine keyifle yapabilirsiniz. Yapılan birçok çalışma kilo verdikten sonra koruma aşamasına geçen ve kilosunu uzun süre koruyan bireylerin %94’ünün egzersiz yaptığını ortaya koymuştur. Egzersiz, doğal bir antidepresandır. Stres seviyelerini azaltır ve vücudunuzda, kendinizi iyi hissetmenizi sağlayacak mutluluk hissi veren endorfin hormonunun salgılanmasını artırır.

Karbonhidrat bağımlılığından uzak durun
Kış aylarında kilo alma eğilimimiz daha fazladır ve vücudumuz ısı dengesini sağlamak için yağlanma eğilimine geçer. Bu durumda kendinizi koca bir dilim pasta ya da bir tabak soslu makarna yani karbonhidrat yerken bulabilirsiniz. Sıcak çikolata, salep ve kremalı kahvelerde kışın en sık tercih edilen kalorili içeceklerin başında gelir. Havanın erken kararması, güneşin yerini yağmurların alması, soğukların gitgide artıp ve işlerin yoğunlaşması nedeniyle gelişen halsizlik, isteksizlik, mutsuzluk sonucu aşırı yeme atakları yaşanabilir. En yakın arkadaşınız karbonhidratlar gibi gözükse de, sakın siz kendinizi karbonhidratların yumuşak kollarına bırakmayın aksi halde kışın kardan adam gibi dolaşabilirsiniz. Şeker size kısa süren bir rahatlık, geçici bir neşe verebilir. Ancak etkisi geçtikten sonra kendinizi daha kötü, yorgun ve suçlu hissedebilirsiniz. Yeterli ve dengeli beslenmeyle gün içinde her besin grubundan yeterli miktarda almakla ataklara dur diyebilirsiniz.

KIŞ KALORİLERİNİ AZALTMANIN YOLLARI
Kışın asitli içecekler, siyah çay, kahve içmek yerine ıhlamur, yeşil çay, beyaz çay, chai tea, ekinezya, rooibos, kuşburnu gibi bitki çayları şekersiz olarak sıklıkla tercih edilebilirsiniz.

ONU İÇME
1 bardak (200 ml) sıcak çikolata 300 kalori
BUNU İÇ
1 bardak (200 ml) diyet sıcak çikolata ise 180 kalori dir. Böylece 120 kalori yani yaklaşık 1,5 dilim ekmek kar edersiniz.
DİYET SICAK ÇİKOLATA
1 bardak light süt (200 ml)
20 gr şekersiz çikolata
1 yemek kaşığı şekersiz kakao
Yapılışı; süt soğukken kakao ilave edilip karıştırılır ve pişirilir. Kaynadıktan sonra biraz ılınınca içine çikolata ekleterek karıştırıp erimesi sağlanır.

ONU İÇME
1 fincan salep (150 ml) 300 kaloridir.
BUNU İÇ
1 fincan salep (150 ml) 70 kaloridir. Böylece 230 kalori yani yaklaşık 3 dilim ekmek kar edersiniz.
DİYET SALEP
1 litre light süt
3 yemek kaşığı toz salep
Tarçın
İsteğe bağlı toz tatlandırıcı
Yapılışı; 1 litre light sütü bir tencereye koyun. Toz salebi içine yavaş yavaş ekleyin ve topaklanma oluşmaması için sürekli karıştırın. Süt ve toz salep karışımı kaynayınca kısık ateşte birkaç dakika daha karıştırıp, ocaktan alın. İçine toz tatlandırıcıyı ekleyin ve üzerine bol tarçın ekleyerek servis edin.

ONU YEME
1 orta boy çikolatalı muffin 250 kalori
BUNU YE
1 dilim yağsız çikolata parçalı muffin 100 kalori. Böylece 150 kalori yani yaklaşık 2 dilim ekmek kar edersiniz.
YAĞSIZ ÇİKOLATA PARÇALI MUFFİN
1 çay bardağı esmer şeker (100 gr)
1 çay bardağı light süt (100 ml)
2 adet yumurta
2 çay bardağı kepekli un (200 gr)
1 yemek kaşığı kakao
2 yemek kaşığı damla çikolata
1 paket kabartma tozu
Yapılışı; şeker ve yumurtayı rengi beyazlaşıncaya kadar iyice çırpın. Damla çikolata dışındaki tüm malzemeleri ekleyip karıştırın. Son olarak damla çikolatayı hamura ekleyip son kez karıştırın. Önceden yağlanmış bir kek kalıbına dökün. 170 derece fırında, yaklaşık 20-25 dakika, üstü kızarıncaya kadar pişirin.

Hayatımız boyunca 10 fil ağırlığında yiyecek tüketiyoruz

Besin maddeleri enerji sağlamada, vücudun gelişmesinde, dokuların ve organların onarımında hayati görevler üstleniyor. Sağlıklı bireyler için doğru beslenme tüyoları veren Herbalife Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmet Tamer, normal beslenme koşullarında yetişkin bir bireyin her yıl yaklaşık bir milyon kalori aldığını ve hayatı boyunca yaklaşık 45 ton yiyecek tükettiğini vurguladı.

Doç. Dr. Tamer, California Üniversitesi’nden Dr. Liz Applegate’in başkanlığında yapılan bir araştırmaya göre insanların ömürleri boyunca aldığı kalori miktarını şöyle hesapladı: “1 yıl boyunca kadınların günde 1800, erkeklerin ise 2500 kalori aldığı varsayıldı. Yine günde 1.5-2 kiloluk besin alarak 65-70 yıl yaşadıkları göz önünde tutuldu. Bu hesaplamaya göre bir insan ömrü boyunca neredeyse 10 fil ağırlığında (ortalama 45 ton) yiyecek tüketiyor. Hiç şüphesiz bu yiyecekler, ağırlıklarından çok dengeli tüketilmeleri halinde sağlıklı ve uzun bir yaşam vaat ediyor.”

Doç. Dr. İsmet Tamer, araştırmalara göre bir insanın ömrü boyunca yaklaşık 1 milyon kalori alarak 45 ton yiyecek tükettiğini açıkladı. 70 kiloluk bir yetişkinin günde en az 31 gram protein alması gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Tamer, vejetaryenler için de önemli bir uyarıda bulundu: “Vejetaryen beslenme durumunda vücut için gerekli aminoasitlerin bir şekilde alınması gerekir, bunun için baklagillerle tahıllar birleştirilerek tam protein elde edilebilir.”

Besin maddeleri enerji sağlamada, vücudun gelişmesinde, dokuların ve organların onarımında hayati görevler üstleniyor. Sağlıklı bireyler için doğru beslenme tüyoları veren Herbalife Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmet Tamer, normal beslenme koşullarında yetişkin bir bireyin her yıl yaklaşık bir milyon kalori aldığını ve hayatı boyunca yaklaşık 45 ton yiyecek tükettiğini vurguladı. Doç. Dr. Tamer, California Üniversitesi’nden Dr. Liz Applegate’in başkanlığında yapılan bir araştırmaya göre insanların ömürleri boyunca aldığı kalori miktarını şöyle hesapladı: “1 yıl boyunca kadınların günde 1800, erkeklerin ise 2500 kalori aldığı varsayıldı. Yine günde 1.5-2 kiloluk besin alarak 65-70 yıl yaşadıkları göz önünde tutuldu. Bu hesaplamaya göre bir insan ömrü boyunca neredeyse 10 fil ağırlığında (ortalama 45 ton) yiyecek tüketiyor. Hiç şüphesiz bu yiyecekler, ağırlıklarından çok dengeli tüketilmeleri halinde sağlıklı ve uzun bir yaşam vaat ediyor.”

Kadınların vücudunda daha az su var
Temel besin maddeleri proteinler, karbonhidratlar, yağlar, mineraller, vitaminler ve su olmak üzere 6 gruba ayrılıyor. Bu maddelerin vücutta farklı oranlarda bulunduğunu işaret eden Doç. Dr. Tamer, “Vücudun yaklaşık yüzde 50 - 60’ı sudur, vücuttaki yağ oranı arttıkça su miktarı düşer, azaldıkça su miktarı artar. Bu nedenle kadınların vücudunda daha az su vardır” ifadesini kullandı.

İdeal yağ oranı erkekte yüzde 15 kadında yüzde 22
Vücuttaki ideal yağ oranı seviyesinin erkeklerde yüzde 15, kadınlarda ise yüzde 22 civarında olduğunun altını çizen Doç. Dr. Tamer, “Protein seviyesi ise yüzde 18-20 civarındadır ve kas kitlesiyle orantılıdır, bu nedenle erkeklerde daha fazla protein bulunur. Normalde vücuttaki karbonhidrat düzeyi yüzde 1 civarındadır. Kaslarda ve karaciğerde depolanan karbonhidratlar, özellikle egzersiz sırasında beyin için hayati önem taşıyan bir enerji kaynağıdır” diye konuştu.

70 kiloluk bir insan günde en az 31 gram protein almalı
Vücudumuzun kullanabileceği potansiyel enerji kaynakları olan proteinler, karbonhidratlar ve yağlar, “makro besinler” olarak sınıflandırılıyor. Proteinler vücudun kendini yenileyebilmesi için alınması zorunlu besinler olarak kabul ediliyor. Yaklaşık 70 kilo ağırlığında bir yetişkinin ihtiyaç duyduğu günlük minimum protein miktarının 31 gram olduğunu aktaran Doç. Dr. Tamer, ancak kişilerin vücut ağırlıkları ve metabolik durumları farklı olduğu için günlük protein gereksinimleri de 70-75 grama kadar değişkenlik gösterebileceğini söyledi. Doç. Dr. Tamer, büyüme, hamilelik, egzersiz, yaralanma ve hastalık dönemlerinde ise kişideki protein ihtiyacının artacağını belirtti. Tamer, vücudun büyüme gelişme ve yenilenmesi için günlük ortalama 5 gram azot çıkışı için hesap edilen protein değerine ihtiyacı olduğunu sözlerine ekledi.

Günlük minimum protein ihtiyacı hangi gıdalardan nasıl sağlanır? (31 gram)
100-150 gr az yağlı beyaz peynir
80-100 gr yağsız dana eti
100 gr yağsız tavuk veya hindi eti
200-250 gr yumurta, özellikle beyazı
2 su bardağı yağsız süt
100-120 gr ızgara balık
100 gr fındık veya fıstık
100-150 gr badem
200 gr nohut veya fasulye
100 gr kabak çekirdeği
300 gr yeşil mercimek

Vejetaryenlar baklagille tahılı birleştirmeli
Referans proteinler denilen kolay sindirilebilir ve bütün esansiyel (vücuda gerekli) aminoasitleri (protein yapı taşları) içeren besinlerden alınmasının sağlıklı yaşam için şart olduğuna işaret eden Dr. Tamer, vejetaryen kişilere ise şu önemli tavsiyelerde bulundu: “Vejetaryen beslenme durumunda da esansiyel aminoasitlerin bir şekilde alınması gerekir, bunun için baklagillerle tahılların birleştirilmesi yoluyla (örneğin 1.5 bardak pirinç+ 1 bardak mercimek = 85 gr tavuk) tam protein elde edilebilir.”

Ofis Egzersizleri İş Yorgunluğu ve Ağrıları Önlüyor

Ofis ortamında günlük aktivitelerin önemli bir kısmının oturarak gerçekleşmesi başta kilo alımı olmak üzere; sırt, boyun, el bileği ağrıları ve kaslarda zayıflamaya neden olabiliyor. Sağlıklı bir ofis yaşamı için gün içinde kısa molalar vermek ve düzenli egzersiz yapmak gerekiyor. 

Memorial Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Hakan Özsoy, kolay uygulanabilecek ofis egzersizleri hakkında bilgi verdi.

Ofiste basit hareketler kan dolaşımını hızlandırıp yağ yakımına yardımcı oluyor
Ofis içerisinde yapılabilecek pek çok egzersiz yöntemi bulunmaktadır. Bunlar yapılan işe ve çalışılan ortama göre uyarlanabilir. Ofis içi egzersizlerdeki hedef; basit ve kolay hatırlanabilir temel bazı hareketleri yaparak kan dolaşımını hızlandırmak ve yağ yakan enzimlerin aktifliğini artırmaktır. Ofiste kolaylıkla uygulanabilecek temel ofis egzersizlerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

• Sandalyenizde otururken yukarıda bir cisme ulaşmaya çalışır gibi el bilek, dirsek ve omuzlarınız düz bir çizgi oluşturacak şekilde kollarınızı gerin. Beş saniye kadar gerili tutun ve bırakın.
• Ellerinizi koltuğun arkasına birleştirin ve omuzlarınızı ve sırtınızı geriye doğru gerin.
• Omuzlarınızla öne ve geriye dairesel hareketler yapın. Beş saniye süresince gerili tutun ve bırakın.
• Ellerinizle ayaklarınıza değecek şekilde öne doğru eğilin.
• Masanızın üzerinde küçük ağırlıklar bulundurun. Bu bir küçük su şişesi de olabilir. Bir şey düşünürken ya da telefonla konuşurken diğer kolunuzla yana ve öne doğru ağırlık kaldırma egzersizleri yapın.
• Otururken ayak bileklerinizi sürekli yukarı çekin ve aşağı itin.
• Sandalyenizden biraz ayağa kalkın, 5 saniye bekleyin ve tekrar oturun.
• Ayağa kalkınca hafifçe çömelip yukarı doğru kollarınızı da uzatarak zıplayın.

Egzersizleri düzenli yapmak önemli
Bu egzersizlerden her birinin 5 tekrarlı setler halinde yapılması, vücuttaki ağrıyı ve yorgunluğu azaltarak, kendinizi fiziksel ve ruhsal olarak daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Ayrıca ofiste daha sağlıklı bir çalışma ortamı yaratabilmek için şunlara dikkat edilmelidir:

- Bilgisayar ekranı yüzün tam karşınızda olacak şekilde ayarlanmalıdır. Bilgisayar kullanırken sürekli sağa ya da sola dönmek kronik boyun ve sırt ağrısına neden olabilir.
- Bilgisayarda yazı yazarken ve fare kullanırken bileğin düz olmasına dikkat edilmelidir,
- Boyun olabildiğince öne eğilmeden yani düz tutulmalıdır. Bilgisayar ekranı çok aşağıda ya da yukarıda olmamalıdır.
- Otururken sırtınızı yaslanmalı ve dik durulmalıdır. Bunun için sandalye yüksekliği iyi ayarlanmalıdır.

Yürümek ve ayakta durmak için fırsat yaratın
Yürümek temel egzersizdir. İş yerinde yürümek için fırsatlar yaratılmalıdır. Örneğin; ofiste asansör kullanmak yerine merdivenler tercih edilmelidir. Kendi katınızdaki tuvaleti değil bir üst ya da alt kattaki tuvaleti kullanmak ofis içinde hareket etmenizi artıracaktır. İş yerinizden bir meslektaşınızla bir konuyu tartışırken ya da yeni fikirler üretmeye çalışırken oturmak yerine ayakta konuşmak da işe yarayacaktır. Bunlar haricinde öğlen arasında en az 15 dakika ofis dışında yürümek faydalı olacaktır. Yürümek hem enerji yakımını sağlar hem de vücuttaki kan dolaşımını düzenler.

Geçmeyen ağrılarınız varsa vakit kaybetmeden doktora başvurun
Tüm bunlara rağmen sırt boyun ve el bileği ağrılarından şikayet ediliyorsa mutlaka uzman yardımı alınmalıdır. Hastalığın durumuna göre ilaç tedavisi, fizik tedavi ya da cerrahi seçenekler uygulanmakta böylelikle şikayetlerin öne geçilmektedir.

Tek seansta yağ hücrelerini yok edin!

Tek seansta yağ hücrelerini yok eden Ultra Ice Lipo teknolojisi Türkiye’ye geldi. Kilolarınızdan kurtulmanın yolu artık yağları önce ısıtıp sonra eksi 10 dereceye düşüren vücudu şaşırtan tedavi yönteminden geçiyor.

Tek seansta göbek eriten, incelten ve de yağ hücrelerini ameliyatsız olarak yok eden bu yöntem Avrupa ve Amerika’da film öncesi Hollywood yıldızlarına uygulanıyor. Oyuncuların elbiselere bir an önce girmesi için avantaj sağlıyor.

Fazla kilolarınızdan kurtulmanın yolu artık yağları önce ısıtıp sonra eksi 10 dereceye düşüren vücudu şaşırtan tedavi yönteminden geçiyor. Göbek, basen, bacak içi, sırt bel çevresi bölgesine uygulanan bu yöntem yağ hücrelerinin önce ısıtılıp sonra eksi 10 dereceye kadar getirilerek vücut tarafından bloke edilmesini sağlıyor. Vücut, işlem sırasında dondurulan yağları yok sayarak dolaşım sistemi ile atıyor.

1 Saatte Zayıflayın
Diyet yapılarak ya da sporla verilemeyen yerleşmiş bölgesel yağları hedef alan Ultra Ice Lipo, İtalya Ferere üniversitesinde Dr. Fabrizio ve ekibi tarafından yüzlerce hastaya uygulanmış sonra Amerika ve Brezilya’da Dr. Kostas tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Mucizevi yöntemi Türkiye’ye getiren, Estetik Uzmanı ve Türkiye’nin ilk Güzellik Koçu Meltem Şarkışlalı, “Yağ aldırma operasyonlarına alternatif olan bu yöntem; önce ısıtma, sonra soğutma ile vücudu şaşırtıp, yağ hücrelerini tek seansta yok ederek vücuttan süreç içinde atılımını sağlıyor. Acısız,, ağrısız ve ameliyatsız olarak uygulanan yöntem ortalama 1 ya da 2 saat sürüyor” şeklinde konuştu.

Yan Etkisi Olmadan Uygulanan Bir Yöntem
Yan etkisi olmayan ve doktor kontrolünde uygulanan yöntem, kalp, diabet ve tiroit hastalarında da başarılı sonuçlar veriyor. Yağ aldırma işlemi olmadan tek seansta yapılan uygulama sonrası hastalar şikâyetçi oldukları bölgedeki yağlardan kurtuluyor. Kişinin yaş, kilo ve durumuna göre uygulanan bu yöntem sonrası kişiler normal hayatına hemen dönebilmekte acı ve ağrı duymamaktadır.

Sevgililer Gününe Özel AŞK Yiyecekleri

14 Şubat sevgililer gününde aşkınızın tadını doyasıya çıkarmak için hem sağlıklı hem de afrodizyak etkili besinleri tüketmenizi öneriyor Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak. Doğanın bizlere sunmuş olduğu, libidoyu arttırıcı etkisi olan besinleri bu özel günde mutlaka beslenmenize eklemelisiniz.

Deniz Ürünleri; İstiridye, karides, havyar, somon
Deniz ürünleri içeriğinde bulunan çinko özellikle sperm kalitesini ve Omega 3 ise cinsel gücü artırmakta etkindir.

Meyveler; çilek, nar, muz, kivi, yaban mersini, avokado
Avokado içerdiği sağlıklı yağlar ise seks hormonları yapımını desteklemektedir. Muzda bulunan bufotenin adlı madde, güven duygusunu ve cinsellik arzusunu artırıcı niteliğe sahiptir. C vitamini kaynağı olan nar, çilek ve yaban mersini gibi kırmızı meyveler de sperm aktivitesini artırmaktadır.

Sebzeler; kereviz, kuşkonmaz, tatlı patates, roka, marul, enginar, fesleğen
Kerevizin içinde bulunan erkeklik hormonu androsteron tüketildikten sonra karşı cins üzerinde etkiyi artırmaya yardımcı olmaktadır. Kuşkonmaz ve fesleğen, hem erkek hem de kadınlarda cinsel isteği artırır ve bu sebzeler afrodizyak etki göstermektedir.

Baharatlar; zencefil, kırmızıbiber, vanilya, tarçın
Baharatlar kokularıyla duyularımızı harekete geçirmekte oldukça etkilidir. Zencefil, dolaşım sistemini etkiler ve genital organlara kanın pompalanmasını hızlandırır. Acı biberde bulunan kapsaisin, beynin endorfin salınımını ve cinsel isteği ateşler. Vanilya ile tarçın ise, kokusu ve aroması sayesinde cinsel isteği arttırıcı özelliğe sahiptir.

Yağlı tohumlar; kabak çekirdeği, badem, keten tohumu
Kabak çekirdeğinde bulunan çinko cinsel isteğin ve verimliliğin artmasında etkilidir. Badem içeriğindeki E vitamini ile sperm kalitesini artırır ve enerji sağlar. Keten tohumu ise testosteronu (libidoyu doğrudan en çok arttıran kimyasal) yükseltir.

Bitter çikolata ve bal
Çikolata yemek için bir neden daha! Kadınların en büyük tutkusu olan çikolata, içeriğindeki magnezyum, fosfor ve kafein ile afrodizyak etkili besinlerdendir. Mutluluk hormonu olarak bilinen seratonin salımını artırır. Bitter çikolata, sütlü çikolataya oranla yaklaşık olarak 3 kat daha fazla antioksidan etkiye sahiptir bu nedenle %70 kakao oranına sahip çikolatayı seçmeniz daha etkili olacaktır.

Balda bulunan bor minerali ise testosteron üretiminde etkidir ve kadınlarda östrojen hormonunu da dengeler. Hem erkek hem de kadınlarda cinsel isteği arttırdığı kanıtlanmıştır. Enerji artırıcı etkisi bulunmaktadır.

SEVGİLİLER GÜNÜNE ÖZEL ÖRNEK AKŞAM YEMEĞİ MENÜSÜ (RESTORAN YA DA EVDE)
1 kase sebze çorbası/ balık çorbası/ domates çorbası/ mantar çorbası
Karides Güveç/ Izgara somon / Izgara bonfile/ Fırında Tavuk
Narlı Avokadolu Yeşil salata/ Roka salatası/ Yeşil mercimek salatası
1 dilim kızarmış ekmek/ 1 küçük boy haşlanmış patates
Çikolata ile kaplamış meyveler veya cevizli kabak tatlısı veya ½ çikolatalı sufle
***(Alkollü içecek tercih edenlere: Beyaz/kırmızı/rose şarap veya şampanya)

SEVGİLİLER GÜNÜ SAĞLIKLI ve AFRODİZYAK ETKİLİ TARİFLER

Sebze Çorbası
1 orta boy kereviz (yapraklarını da kullanacağız)
1 orta boy havuç
2 yemek kaşığı kinoa
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 çay kaşığı taze rendelenmiş zencefil
1 tatlı kaşığı dövülmüş keten tohumu
Yapılışı; kereviz ve havuç küp küp doğranır, sapları temizlenir. Tencereye 6 bardak su eklenir içine sebzeler, kinoa, zeytinyağı, keten tohumu ve zencefil ilave edilip pişirilir.
Karides Güveç
250 gr kabuklu orta boy etli karides
1 adet soğan
4 adet mantar
1 adet domates
3 adet yeşilbiber
1 diş sarımsak
½ diş damla sakızı
3 adet kuşkonmaz
2 yemek kaşığı zeytinyağı
Tuz, karabiber
Yapılışı; yeşilbiber, soğan, sarımsak, domates yemeklik doğranır ve karides ile zeytinyağı eklenerek pişirilir kaynadıktan sonra damla sakızı, baharatlar ile mantarlar dörde bölünerek eklenip 3-4 dakika pişirmeye devam edilir ve karışım güveç kaplarına alınır üzerine 3 adet kuşkonmaz dilimlenerek koyulur ve üzeri kızarana kadar fırınlanır.

Narlı Avokadolu Yeşil Salata
1 adet top mozarella
1 adet haşlanmış enginar
½ adet avokado
1 küçük boy salatalık
1 küçük boy domates
Taze reyhan, fesleğen, roka, kuzukulağı, nane
5 adet kavrulmuş ceviz
2 yemek kaşığı nar
1 yemek kaşığı zeytinyağı
½ limon suyu
1 yemek kaşığı balzemik sirke
Yapılışı;
Tüm yeşillikleri salata malzemesi olarak doğruyoruz. Salata kasesine alıp üzerine küp dilimlediğimiz salatalık, domates, enginarı ve avokadoyu ekliyoruz. Nar ve kavrulmuş cevizi de ekleyip, zeytinyağı, limon suyu ve balzemik sos ilave edip servis ediyoruz.

Çikolata ile Kaplanmış Meyveler
10 adet çilek
1 adet muz
1 adet kivi
200 gr bitter çikolata
½ çay kaşığı taze zencefil rendesi

Yapılışı; bitter çikolatayı ben-mari usulü eritip, toz zencefil ilave edip karıştırıyoruz. Çilekleri yıkayıp, muzları ve kiviyi dilimleyip, meyveleri eritmiş olduğunuz çikolataya batırıyoruz. Soğuması için buzdolabında bekletiyoruz.

Açlık beyninizde mi, kalbinizde mi , midenizde mi?

Duygularımız, hayatımızı yönetirken hep ön planda olmuştur aynı durum yemek seçimlerimize de yansımaktadır. Aç olduğumuzu en basit şekilde karnımız guruldamaya başladığında anlarız ancak duygusal açlık, fiziksel açlıktan oldukça farklı olmasına rağmen ikisini birbirinden ayırt etmek oldukça zor olabilmektedir. 

Duygular, beslenmemizi etkileyen önemli faktörlerden biridir. Yapılan araştırmalar, normalin üzerinde yemek yeme sebebimizin %75 oranında duygusal duruma bağlı olduğunu gösteriyor diyor, Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak.

En önemli soru şu Gerçekten Aç Mısınız?
Beynimiz, sinirler arasında iletişimi ‘nörotransmitter’ adı verilen kimyasallar ile sağlar. Ruh halimizi direk etkileyen nörotransmitter’ler; serotonin, noradrenalin ve dopamin’dir.

Serotonin; rahatlamayı ve sakinleşmeyi sağlamakla birlikte iştah ve uykunun düzenlenmesinde rol oynar. Serotonin stres ve gerilim hissini azaltır.

Dopamin ve Noradrenalin; enerjikliği ve uyanıklığı sağlar. Vücutta üretildiklerinde; birey daha hızlı düşünmeye, tepki vermeye başlar, daha motive hisseder, refleksleri hızlanır.

BEYNİN AÇ
Yale Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmada, açken ve tokken beynin aktiviteleri ölçülüp beynin açlık durumdaki tepkisi gözlemlenmiştir. Katılımcılar bir cihaza bağlanarak kan glikoz seviyelerinden açlık ve tokluk durumlarına, ayrıca işlevsel MRI yöntemiyle beyin aktivitelerine bakılmıştır.
Yemekten iki saat sonra katılımcılara çeşitli yemek fotoğrafları gösterilmiş ve ölçümlere başlanmıştır. Katılımcıların beyindeki, mantıklı düşünme ve karar verme, sebep- sonuç, planlama gibi yönetimsel becerilerinin olduğu kısımda daha fazla aktivite olduğu görülmüştür. Bireyler, yüksek kalorili abur cuburları reddetmek ve duygularını kontrol etmekte daha başarılı olmuştur. Ancak uzun süreli açlık sonrası glikoz değerleri düşmeye başladığında beyindeki duygularımızla ilişkili daha derin alanlar aktive oluyor. Beyin komut vererek bireyi yemeğe yönlendiriyor ve birey gördüğü abur cuburu yemeye başlıyor.

Uzun süreli açlık gibi, yapılan şok ve düşük kalorili diyetler sonucu da besin bulamayan beyin hücreleri, açlık adını verdiğimiz içgüdümüzü harekete geçirir.

KALBİN AÇ
Duygusal yemek yeme, en çok ‘Kalbimiz Aç’ olduğunda ortaya çıkmaktadır. Kızgınlık, öfke, yalnızlık, güvensizlik, suçluluk, kıskançlık, kaygı, hayal kırıklığı, üzüntü, sıkıntı, sevgi boşluğu duygusal yemek yemeği tetikler. Duyguların yerini yemekle doldurmak, kilo alma sürecini başlatacaktır. Kilo aldıkça kendini beğenmeme ve bunun sonucu şok diyet uygulamaları ve sonrasında tekrar kilo alımı vücutta yo-yo sendromuna sebep olacaktır. Mutsuz hisseden kişi kilo alır. Hayal kırıklığı kişiye kendini yalnız ve gelecek hakkında umutsuz hissettirir. Bu da kendine olan ilgisini kaybetmesine ve belki de kilosunu umursamamasına yol açar. Bastırılmış üzüntü fark edilip, başa çıkılmadığı sürece, binge eating olarak adlandırdığımız tıkınırcasına yemek yeme sendromuna yol açabilir. Depresyon yüzünden yiyen kişiler, genellikle süt ürünlerine yönelirler (dondurma, çikolata, peynir gibi). Çünkü süt ürünleri kimyasal yapıları nedeniyle antidepresan ilaçlarla aynı nörolojik etkiyi yaparlar.

MİDEN AÇ
Normalde sağlıklı bir diyet programı kişiyi çok ciddi bir şekilde acıktırmaz. İnsan fizyolojisinde kan şekeri 3 saatte bir düştüğü için, 3 saatlik aralarda mutlaka ara öğünlerin tüketilmesi gerekir. Eğer kişi sadece 3 ana öğünden oluşan bir diyet yapıyorsa, ya da uyguladığı diyet programı kendi vücuduna ve metabolik hızına göre çok düşük kaloride ise o zaman ani açlık krizleri oluşur.

Açlık krizleri/yiyecek aşermelerinin vücudun bilgeliğini yansıttığına inananlardanım; vücudun ihtiyaç duyduğu besin ögelerinin sinyalini verdiğini düşünüyorum. Örneğin; krize girip çikolataya aşermek vücudun daha fazla antioksidana ihtiyaç duyması olabilir. Bununla birlikte aslında bir kase dolusu kırmızı üzüm, çikolataya oranla daha yüksek antioksidan sağlar ancak çoğumuz üzüm yerine çikolatayı tercih ederiz.

Açlık krizlerinin ve aşermelerin psikolojik mi fizyolojik mi olduğuna dair çok uzun zamandır araştırma yapılmakta ancak her iki durumunda etkili olabildiği görülmektedir. Örneğin; küçükken hasta olduğumuzda annemizin yapmış olduğu tavuk suyu çorba bizi iyileştirmeye yeter. Büyüyünce de hasta olduğumuzda psikolojik olarak anne eli değmiş tavuk suyuna çorbanın işe yaracağını düşünürüz. Her yiyeceğe aşerebiliriz ancak genelde bunlar pek de besleyici olmayan yiyeceklerdir ve bu durumlarda psikolojik faktörler muhtemelen fiziksel ihtiyaçlardan daha etkilidir.
Açlık kriziniz/aşermeleriniz karşı konulamaz duruma geldi ve kaçamak yaptınız kendinizi suçlu hissediyorsunuz...

Çok sıkı diyetler uygulamak veya diyetteyken bazı grupları kısıtlamak (özellikle karbonhidratları) bu krizlerin pik yapmasına neden olur ve kendinizi kısır bir döngünün içinde bulabilirsiniz. Bazıları başarılı olabilir ancak genelde kaçınma daha da güçlü bir istekle sonlanır. Aşerilen yiyecek ciddi bir sağlık riski oluşturmadığı sürece (yüksek tansiyonu olan birinin tuzlu yiyecekler aşermesi gibi) bu isteği gidermenin ancak bunu ılımlı bir şekilde yapmak daha iyidir. Bazen yüksek kalorili ve yağlı yiyeceklerden minik miktarlarda tüketmek kendinizi kontrol etmenize yardımcı olabilir.

Açlık Krizleri/Aşermelerle Başa Çıkmanın İpuçları;
• Açlık krizleri genelde kısa sürelidir 20 dakika dayanabilirseniz bu isteğinizin geçtiğini görebilirsiniz.
• Ara öğünlerinizi planlayarak krizleri önleyebilirsiniz, çalışma masanızın çekmecesinde, arabanızda ve çantanızda mutlaka sağlıklı atıştırmalıklar taşıyın.
• Kriz anlarınızı ve aşermelerinizi not edin. Örneğin günün hangi saatlerinde açlık krizi yaşıyorsunuz hangi yiyeceklere aşeriyorsunuz, ne kadar uzun sürüyor ve nasıl başa çıkıyorsunuz? Aşermeleriniz hakkında notlar tutmak ilerideki günler için size ışık tutacaktır ve kontrol edilebilirliği sağlayacaktır.
• Sağlıklı alternatiflere yönelin. Cips yerine yağsız patlamış mısır olabilir. Sert ve gevrek bir şeyler mi canınız çekiyor o zaman meyve kurularını deneyin.
• Tatlı mı istiyorsunuz? Elma, armut veya şeftaliyi fırınlayıp üzerine tarçın eklemeye ne dersiniz.
• Bazen susuzlukla açlık birbirine karışır. Acıktığınızı hissettiğinizde önce su için ve bekleyin, çoğu zaman aslında aç olmadığınızı fark edeceksiniz.

Kilolarınızdan 4 yapraklı yonca modeliyle kurtulun!

Yepyeni bir yılın arifesinde alacağımız yeni kararların hayatımızı değiştirebileceğine dikkat çeken uzmanlar, özellikle sağlıklı bir hayat için tavsiyelerde bulunuyor. 4 yapraklı yonca dengesi ile sağlıklı beslenmek mümkün!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Gizem Köse, 2015’in daha sağlıklı bir yıl olması için hayatımızda bazı yenilikler yapmamız gerektiğinin altını çizdi. Köse, şu tavsiyelerde bulundu:

“Dünya Sağlık Örgütü, ‘sağlıklı olmayı’ sadece hastalıklardan ve mikroplardan korunma değil, ‘Bir bütün olarak fiziki, ruhi ve sosyal açıdan iyi olma hali’ olarak açıklıyor. Bu da demek oluyor ki bir bütün olarak iyi olabileceğimiz yeni bir başlangıç sizlerin elinde...

Hareket edin, hafifleyin!
Hem sağlıklı hem formda olmak için sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite şart. Fiziksel aktivite demek illa ki her gün spor yapmanız gerekiyor anlamına gelmez. Gün içinde hareketlerinizi arttırın. Örneğin iki saatten fazla oturmayın, on dakika kadar dolaşın, hava alın. Asansör yerine merdiven kullanın. Televizyon ya da bilgisayar başındayken esneme hareketleri yapın.

Yiyecek için strese girmeyin!
Yenilmemesi gereken bir yiyeceği tüketmek istiyorsanız kendinizi strese sokmayın. Evet, tüketebilirsiniz. Haftada bir gün yiyeceğiniz 1 dilim pasta size zarar vermez asıl size kilo aldıracak olan bu durumu alışkanlık haline getirip her gün yemenizdir. Bu yüzden ara sıra kendinizi şımartın.
Fazla yediğinizi düşünüyorsanız ve rahatsız hissettiyseniz de 1 saat yürüyüş yapın, hem kalorinizi harcarsınız hem de mutluluk hormonunuzun artması ile stresten kurtulursunuz. Aslında ne kadar kolay değil mi? Çalışmalarda fiziksel aktivite yaparken müzik dinlemenin motivasyonu arttırdığı kanıtlanmış durumda. Fiziksel aktivite için sizin belirlediğiniz küçük bir motivasyon sağlarsanız yürüyüş yapmak inanın zor değil.

İçecek olarak suyu tercih edin
Her yemeğin yanında yutmayı ve sindirimi kolaylaştırmak için bir şeyler içiyorsunuz. İçecek tüketirken her zaman ilk önce suyu tercih edin. Günde en az 2 litre önerisi hep aklınızda bulunsun. Günde 2 litre içmek danışanlarımdan da gördüğüm kadarıyla bazen zor olabiliyor ancak iki hafta zorlu süreçten sonra artık vücudunuz kendisi su tüketmek istiyor ve metabolizmanız hızlanıyor. Organların daha dengeli çalışması ve metabolizmanızın hızlanması için günde 2 litre suyu mutlaka tüketin.

Beslenmede dört yapraklı yonca dengesi
Hızlı kilo vermeyi vaad eden tek yönlü diyetler size hiç bir zaman yarar sağlamayacak. Bunu illa deneyerek öğrenmeyin, sağlıklı beslenmenin uygulaması gerçekten çok kolay. Hayatta bir şeyi tek başına uygulamak, tek yönde davranışlarda bulunmak hiçbir zaman doğru değildir. Beslenmenin temelleri de tek yönlü olmamalıdır.

Türkiye’de yapılan çalışmalarla beraber besin grupları dört yapraklı yonca adı verilerek gruplandırılmıştır. Et grubu (et, tavuk, yumurta, kurubaklagil vs), süt grubu (süt, yoğurt, peynir vs), tahıl grubu (ekmek, bulgur, makarna, çorba vs) ve meyve-sebze grubu şeklindedir. Her öğününüzde bu gruptan bir miktar besini eşit miktarlarda tüketirseniz hem yeterli hem dengeli beslenmiş olursunuz. Örneğin: öğlen yemeğinde 1 kase çorba, 1 porsiyon etli sebze yemeği, 1 kase yoğurt ve 1 ince dilim tam buğday ekmeği gibi…

Duygusal açlık şişmanlatıyor!
Açlık bazen durdurulamayıp tıkınırcasına yeme nöbetlerine giriyorsanız duygusal açlığınız olabilir. Duygusal açlığınız var ise giderilmesi için davranış kontrolü ve beslenmenin doğru yollarını öğrenmeniz gerekir.

Öğrenme gerçekleştikten sonra fark edilmeden dikkat edilecek noktalarla yaşam kaliteniz yükselecektir. Kendi kendinize denemiş buna rağmen duygusal yemenizi kontrol edemiyorsanız da profesyonel bir terapi ile beraber beslenme uzmanı ile görüşmeniz gerekir. Terapi, duygusal yemenizin arkasında saklı olan motivasyonların ortaya çıkmasını ve başarı çıkma becerilerinin bulunmasını sağlar. “

3 Günlük Detoksla Yeni Yılda Zinde Kalın

Birbirinden lezzetli yemeklerin buluşacağı yılbaşı sofraları için son hazırlıklar yapılıyor. İdeal ancak sağlıklı bir yılbaşı sofrasına oturmak yeni yılı zinde karşılaşmak isteyenler için önem taşıyor. 

Memorial Şişli Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Uz. Dyt. Yeşim Çelik, yeni yılı enerjik ve formda geçirmek isteyenler için 3 günlük detoks programı hakkında bilgi verdi

Aşırı yeme güdüsünü kontrol altına almak için…
Fazla alkol, aşırı yağlı ve şekerli gıdalar, ağır yemeklerin üzerine hemen tatlı yemek, sınırsız kuruyemiş tüketimi… Yılbaşı gecesi yapılan başlıca ve hayati hataların başında yer alıyor. Sofra içeriğine ne kadar dikkat edilse de kişi elinde olmadan bol miktarda kalori alıyor. Aşırı yeme güdüsünü kontrol altına almak istiyorsanız; yemeğe başlamadan önce iki bardak su için, daha sonra çorba ve salata ile devam edin ve en son ana yemeği tüketin.

Ne de olsa bir gün, her isteğimi yerim derseniz…
“Yılbaşı gecesi sınırsız yemek yemenin hiçbir zararı olmaz” fikri sağlığınızı ciddi anlamda etkilemektedir. Aşırı yağlı yemek; mide rahatsızlıkları başta olmak üzere bir sürü sağlık problemine neden olabilir. Kontrolü kaçırmamak için kendinize bir servis tabağı alın, yarısını salata ile doldurun ve geri kalan kısmına menüde ne varsa hepsinden birer ikişer kaşık ekleyin. Aynı şeyi meyve, kuruyemiş ve tatlı için de yapabilirsiniz.

Yeni yıla yorgun, halsiz ve de mide sorunlarıyla girmek istemiyorsanız…
• Yılbaşı sofrasında mevsim sebzelerinden oluşan bir salata bulundurun.
• Hindiyi fırında pişirin.
• Kızartma ve kavurma türü yemekleri sınırlandırın.
• Pirinç pilavı yerine bulgur pilavı tercih edin.
• Tatlı olarak meyve ve sütlü tatlıları seçin.
• Kuruyemişleri yemekten 1 saat sonra, en fazla bir avuç tüketin.
• Meyveyi yemekten 1 saat sonra ikram edin. Ananas ve muzdan oluşan meyve tabağının mutluluk hormonu salgılatacağını ve yorgunluğu alacağını da unutmayın.

Adım adım detoks programı
Aşırı kalori almış bir vücut, 3 günlük detoks programı ile hafifletilip, eski beslenme düzenine hızlıca dönüş yapılabilir. Bunun için:

• Güne kahvaltıyla başlanmalı, hafif bir kahvaltı yapılmalı.
• Uykusuzluk, fazla alkol ve aşırı yemek nedeniyle oluşan ödem, bol su tüketimi ile atılmalı.
• Gün içinde 1-2 kupa yeşil çay içilmeli.
• Sık aralıklarla sağlıklı ara öğünler yapılmalı.
• Yarım saatlik yürüyüş ile vücudun yeniden denge kurması sağlanmalı.

Detoks öneri listesi
Sabah: 1 bardak badem sütü, 2-3 dilim ananas
Ara: 1 fincan yeşil çay
Öğlen: Avokadolu cevizli salata
Ara: Elma ve yulaf ezmeli yoğurt (1 küçük kase)
Akşam: 1 tabak zeytinyağlı sebze yemeği + 1-2 dilim tahıllı ekmek
Ara: 1 fincan yeşil çay + 1 elma

Avokadolu cevizli salata nasıl yapılır?
2-3 dilim olgun avokado,1 adet kırmızıbiber
2-3 dal yeşil soğan, 2 diş taze sarımsak
3- adet chery domates,
4-5 adet haşlanmış brokoli, 10-12 dal nane-maydanoz, 10 dal roka
1 çorba kaşığı ince doğranmış yeşil zeytin
2-3 adet ceviz (dövülmüş)
Sos için:1 tatlı kaşığı balzamik sirke+ 1 çorba kaşığı limon+1 tatlı kaşığı zeytinyağı

10 egzersizle ofiste formda kalın

Yoğun iş temposundan dolayı özel hayatlarında spor yapma imkanı bulamayan çalışanlar, masa başında ve ofiste yapacakları basit hareketlerle formlarını koruyabilir. 

Eski milli jimnastikçi ve Herbalife Türkiye Spor Danışmanı Ebru Karaduman, iş ortamında herkesin rahatlıkla uygulayabileceği 10 pratik egzersizle formda kalma sırlarını paylaştı.

Eski milli jimnastikçi ve Herbalife Türkiye Spor Danışmanı Ebru Karaduman, sadece spor salonunda değil, masa başında ve ofiste de kasları güçlendirecek hareketler yapmanın mümkün olduğunu vurguladı. Karaduman, haftanın 6 günü çalışan ve düzenli spor yapmaya vakit bulamayanlar için 10 pratik hareketten oluşan özel bir egzersiz programı hazırladı. Bu listedeki egzersizleri siz de ofisinizde kendinize yaratacağınız boş saatlerde uygulayarak kaslarınızı güçlendirebilirsiniz. Önemli olan, kararlı olmak ve spor yapma fırsatını kendinize yaratmak.

Düzenli nefes alıp vererek ofiste stresi azaltın
Herbalife Türkiye Spor Danışmanı Ebru Karaduman, ofiste yapılacak egzersizlerin kaslarda esnekliği ve uzamayı sağlamanın yanı sıra, düzenli yapıldığında kasların güçlenmesine de yardımcı olacağını söyledi. Eski milli jimnastikçiye göre egzersizler sırasında düzenli nefes alıp vermeye özen göstererek gerginliğin ve stresin azaltılması da sağlanabilir. Ebru Karaduman, ofiste rahatlıkla uygulanabilecek 10 maddelik egzersiz serisini şöyle açıkladı:

1. El bileklerinizi, içe doğru sekiz kez çevirin, aynı hareketi ters yönde tekrarlayın.
2. Omuzlarınıza önden arkaya doğru rotasyon hareketi yaptırın. Omuzları önce öne, sonra yukarı, sonra geriye hareket ettirin. Bunu 8 kere yapın. Aynı hareketi arkadan öne doğru tekrar edin.
3. Ayakta durun. Ellerinizi kalçalarınızın üzerine koyun. Her iki kolu arkada birleştirmek istermiş gibi geriye doğru çekin. Bu pozisyonda 10’a kadar sayın.
4. Omuzlarınızı olabildiğince öne itin. Sonra normal pozisyona dönün. Daha sonra olabildiğince geriye itin. Bunu 8 kere yapın.
5. Ayaktayken masa ve sandalyeden destek alın. Tek ayaküstünde durun. Diğer topuğu yerden kaldırın. Bileği içe doğru çevirin, gövdenize doğru çekin. Sonra pedala basar gibi ileri itin. Bu hareketi 8 kere yapın.
6. Sandalyeye dik oturun. Sandalyenin kenarlarından tutarken, önce sağ dizinizi sonra sol dizinizi yukarı kaldırın. Bunu dörder kere yapın.
7. Sandalyenin arkasına geçin ve tutunun. Sağ dizinizi olabildiğince yukarı kaldırın. Başlangıç pozisyonuna dönün, sonra sağ bacağı tamamen geriye itin. Bunu 8 kere yapın.
8. Oturur pozisyonda iken, yavaşça sandalyenin arkasına yaslanın. Kollarınızı iyice yukarı ve geriye doğru uzatın ve gerinin. Bacaklarınızın önde ve düz, ayaklarınızın yerde olmasına dikkat edin.
9. Ayakta dururken masa veya sandalyeden destek alın. Ayak parmak uçlarınız içe dönmüş şekilde parmak ucunda kalkın ve inin. Bunu 10 kere tekrarlayın.
10. Ayakta masa veya sandalyeden destek alın. Ayak parmak uçlarınızı dışa doğru döndürün, diz kapaklarınız ile parmak uçlarınız paralel olacaktır. Parmak ucunda kalkın ve inin. Bunu 10 kere tekrarlayın.

Sağlıklı Et Pişirmek İçin Dört Püf Noktasına Dikkat!

Sofralarında sağlıklı et tüketmek isteyenlerin sadece birkaç püf noktasına dikkat etmesi yeterli…Etinizi yüksek ateşte pişirmemek, kuyruk yağı gibi kolesterol seviyesini kolay yükselten yağlardan uzak durmak ve haşlama, ızgara, fırın gibi pişirme yöntemlerini kullanmak öncelikli konularınız olmalı..!

İnsan vücudunun sağlıklı olması için hayati önem taşıyan et ve et ürünlerini birkaç püf noktasına dikkat ederek doğru yöntemlerle pişirin; sofralarınız hem sağlıklı hem de lezzetli olsun. Etin haşlama, ızgara ve fırında pişirilmesinin en sağlıklı yöntemlerden olduğuna dikkat çeken uzmanlar uyarıyor: “Eti yüksek ateşte pişirmeyin ve asla ekstra yağ kullanmayın..!”

Eti en sağlıklı ve doğru şekilde pişirmek isteyenler için Mahallenin Kasabı adına uzman tavsiyelerinde bulunan Diyetisyen ve Yaşam Koçu Gizem Şeber’e göre; dört püf noktasına dikkat etmeniz gerekiyor:

• KUYRUK YAĞI KULLANMAYIN: 
İç yağı ve kuyruk yağı kolesterol ile trigliserit seviyelerini en kolay yükselten yağlar. Bu yüzden et mümkün olduğunca yağlardan arındırılmalı ve o şekilde pişirilmelidir.

• TEREYAĞINDA KAVURMAYIN: 
Etin yağ dokusu içerisinde kendisinden bulunan yağlar, pişirme esnasında eriyerek ete yeterli lezzeti katar. Ekstra yağ eklemeye gerek yoktur. Özellikle yağlı etleri bir de tereyağında kavurmak son derece sağlıksızdır.

• KIZARTMA YAPMAYIN: 
Et, haşlama, ızgara veya fırında pişirilmelidir. Kuşbaşı halinde doğranarak yağsız olarak sebzelerle birlikte sote de edilebilir. Kızartma ve kavurma yöntemleri mümkün olduğunca tercih edilmemelidir.

• YÜKSEK ATEŞTE PİŞİRMEYİN: 
Birden yüksek ateşe konulan etlerin dış yüzeyleri hızlıca pişer, içleri çiğ kalır. Hızlıca pişme sürecinde dışı katılaşan et hem lezzetsiz olur hem de kanserojen maddeler oluşur. Bu nedenle kırmızı etin, uzun sürede piştiği unutulmamalı ve mümkün olduğunca kısık ateşte pişirilmelidir.

Bu kışı göbeksiz geçirmek mümkün!

Kış geldi bahanesiyle kalın kazakların altına saklanmaktan vazgeçerek göbeğinizi eritebilirsiniz. Uzman diyetisyenlere kulak vererek kışı göbeksiz geçirmeniz artık mümkün.

Soğuyan havalara bağlı olarak, metabolizmanızın yavaşlaması kaçınılmaz bir durum. Ayrıca soğuk havaya karşı direnmek isteyen vücudunuz deri altı yağ dokusunu kalınlaştırmak istiyor. Havaların soğukluğu nedeniyle günlük fiziksel aktivitelerinizi de askıya aldığınızı düşünürsek; kilo almaya davetiye çıkarıyor olabilirsiniz. Oysa kış demek, göbek demek değil!

Diyetkolik.com’un diyetisyeni Diğdem Özkahya, gereken önlemi aldığınız sürece kışın kilo almaya engel olabileceğinizi söylüyor. Bu kışın modasında da göbek olmadığına göre, kalın ve yünlü kıyafetlerin altında saklanmamak için şunlara dikkat etmeniz gerekiyor:

• Düzenli ve dengeli beslenin, ara öğünleri atlamayın.
• Yağlı ve şekerli besinlerden uzak durun. Bunların yerine kuru baklagiller, tahıllar, taze mevsim sebze ve meyveleri gibi sizi tok tutacak ve posa içeriği yüksek olan besinleri tercih edin.
• Yemek pişirirken margarin gibi katı yağlar kullanmaktan kaçınarak sıvı yağları tercih edin.
• Etli yemek yaparken az yağlı etleri tercih edin ve mümkünse yemeğe ayrıca yağ ilave etmeyin.
• Kızartma yerine ızgara, buğulama veya fırında pişirme yöntemlerini deneyin.
• Dengeli beslenmenin yanı sıra fiziksel aktivitenizi artırın.

Diyetisyenler kış aylarında tercih edebileceğiniz besin önerileri de sunuyor.

• Az yağlı süt ve süt ürünleri: Kış mevsiminde azalan güneş ışığı ve giyilen kapalı kıyafetler nedeniyle D vitamini eksikliği yaşanabilir. Bu nedenle süt ve süt ürünlerinde bulunan kalsiyum, fosfor ve D vitamini kemik sağlığınız için son derece önemlidir.

• Haftada en az iki porsiyon balık: Yapılan pek çok araştırmada balığın içerdiği omega-3 yağ asitleri ve deniz ürünlerinde bulunan selenyum mineralinin, kalp ve damar sağlına iyi geldiği kanıtlanmış ve bağışıklık sistemini güçlendirdiği görülmüştür. Omega yağ asitleri, kilo kontrolünün sağlanmasında da destekleyici rol oynar.

Her gün 4-5 porsiyon sebze ve meyve: Kış mevsiminde bulunan meyve ve sebzeleri tüketmek bağışıklık sisteminizi güçlendirmenize yardımcı olur ve sizi hastalıklara karşı korur. Özellikle A, C, B6, E vitamini, çinko ve selenyum mineralleri açısından zengin olan kış sebzelerinden brokoli, lahana, bürüksel lahanası, kırmızı lahana, karnabahar, havuç, marul, yeşil biber, roka, sarımsak, soğan ve meyvelerden portakal, mandalina, greyfurt, kivi ve elmayı tercih edebilirsiniz. Yediklerinizin posa içeriğinin yüksek olması, göbek bölgenizdeki yağlanmayı engelleyecektir.

• Bitki çayları: Bitki çayları kış ayları boyunca yavaşlayan metabolizmanızı hızlandırmanıza yardımcı olur. Kuşburnu, ıhlamur, adaçayı, rezene ve nane-limondan herhangi birini günde 1-2 fincan tüketebilirsiniz.

• Her gün 2 litre su: Kış aylarında vücudunuzun su isteği azalır. Ancak buna aldanarak su içmeyi ihmal etmeyin. Suyunuza nane yaprağı, kabuk tarçın, meyve dilimleri ekleyerek hem tat katabilir, hem de metabolizmanızın hızlanmasına yardımcı olabilirsiniz.

Türkler Kendilerini Olduklarından Zayıf Sanıyor

Herbalife Beslenme Araştırması sonuçları açıklandı. Araştırma sonuçlarına göre Türk toplumunun sadece yüzde 17’si kendisini aşırı kilolu görüyor. Bu oran Avrupa’da yüzde 40. Türkiye bu oranla Avrupa’nın en düşük rakamlarına sahip. Herbalife Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmet Tamer, bilimsel çalışmaların Türkiye’de obezitenin hızla arttığını ortaya koyduğunu ancak Türklerin kilolu olduklarını kabullenmekte zorlandıklarını belirtti

Herbalife tüm dünyada beslenme alışkanlıklarına yönelik bir araştırma yaptı. Araştırmanın Türkiye ayağında çıkan çarpıcı sonuçları Herbalife Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmet Tamer yorumladı.

Herbalife Beslenme Danışma Kurulu’na yeni katılan Aile Hekimliği Uzmanı Doç. Dr. İsmet Tamer, Herbalife Beslenme Araştırması’nın Türk halkının beslenme alışkanlıklarına ışık tuttuğunu ifade etti.
Doç. Dr. İsmet Tamer, dünyada ve ülkemizde hızla artan obezite tehdidine dikkat çekerek Türk toplumunun sadece yüzde 17’sinin kendisini aşırı kilolu görmesinin çarpıcı olduğunu söyledi. Yapılan bilimsel çalışmalarda, Türkiye’de her 100 kadından 40’ı her 100 erkekten de 20-22’sinin obez sınırını aştığının ortaya konduğunu ifade eden Doç. Dr. İsmet Tamer, bazı kilolu Türklerin de aslında kendisini zayıf kabul ettiğinin ortaya koyduğuna dikkat çekti.

Türkler kendilerini çok sağlıklı hissediyorlar
Doç. Dr. Tamer, araştırmada, toplumun yüzde 32’sinin kendisinin çok sağlıklı, yüzde 49’unun sağlıklı gördüğünü sonucuna ulaşıldığını belirtti. Doç. Dr. Tamer, sadece yüzde 2’lik bir dilimin kendisini çok sağlıksız hissettiğini, yüzde 17’nin biraz sağlıksız olduğunu düşündüğünü ifade etti.

Ev yemeği en sağlıklı beslenme
Hangi ortamda daha sağlıklı besleniyorsunuz sorusuna yüzde 77 ailesiyle birlikteyken, yüzde 10’u sevgilisiyle buluştuğunda, yüzde 6’sı yalnızken, yüzde 3’ü tatilde, yüzde 3’ü ofiste, yüzde 2’si restoranda diye yanıt vermiştir. Doç. Dr. Tamer, ev yemeğinin hala toplumda en sağlıklı beslenme türü olarak görüldüğünü belirtti.

En kalorili yiyecek: Siyah çikolata
Doç. Dr. Tamer, tüketicilerin kalorili yiyeceklerle ilgili yeterli bilince sahip olmadığına dikkat çekerek, araştırma sonuçlarından çarpıcı şu verileri paylaştı: “Türklerin en kalorili olduğunu düşündükleri yiyecekler arasında yüzde 42 ile siyah çikolata ilk sırada geliyor. Çikolatayı, yüzde 23 ile domates soslu makarna, yüzde 22 ile bonfile, yüzde 13 ile yağlı süt izliyor.” Doç. Dr. Tamer, bu sonuçların tüketicilerin etraftan birçok şeyi duyduklarını ancak bu bilgileri yeterli bilince sahip olmadan içselleştirdiklerini ve bu durumun da birçok yanlış kanıya neden olduğunu söyledi.

Zayıflamak için her 4 kişiden 1’i bir yiyecek grubunu yemiyor
Araştırma sonuçlarına göre kilo vermek için kullanılan en popüler yöntemler şöyle; yüzde 45 diyet ve egzersizi bir arada uyguluyor, yüzde 27’si spor salonuna gitmeyi tercih ediyor, yüzde 26’sı daha dengeli beslenmeye çalışıyor. Katılımcıların yüzde 25’i bir yiyecek grubunu tüketmeyerek diyet yapıyor, yüzde 18’i yürümek gibi geçici egzersizlere başvururken, yüzde 11’i günde 2 öğün yemek yemeyi tercih ediyor. Araştırmaya katılanların yüzde 11’i et yerine geçen ürünleri tüketmeyi diyet yerine kabul ederken, yüzde 5’i futbol, dans gibi benzer zevklere sahip olduğu kişilerle bir etkinliğe katılmayı tercih ediyor. Katılımcıların yüzde 4’ü ise diğer diyet ürünlerini seçiyor. Doç. Dr. İsmet Tamer, özellikle bir yiyecek grubunu yemeyerek yapılan diyetlerin metabolizma için sağlıksız olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Sağlıklı beslenmek için besin yoncasında yer alan tüm besinlerin dengeli bir şekilde tüketilmesi son derece önemli.”

Süpürerek fit kalmaya çalışıyoruz
Araştırma kapsamında, sağlıklı bir yaşamın en önemli parçası olan egzersizlerle ilgili Türklere alışkanlıkları soruldu. Araştırmaya katılanların yüzde 32’si her gün, yüzde 24’ü haftada 3 kez, yüzde 19’u haftada 1 gün, yüzde 9’u ayda 1 kez 20 dakika egzersiz yaptığını söyledi. Hiç egzersiz yapmayanların oranı ise yüzde 16’da kaldı.

Araştırmaya katılanlardan yaptıkları egzersizlere örnek vermeleri istendiğinde ise ilginç sonuçlar çıktı. Yüzde 55’i 20 dakika yürümeyi, yüzde 34’ü 45 dakika koşmayı, yüzde 16’sı 5 kat merdiven çıkmayı, yüzde 9’u hareketli bir şekilde ev süpürmeyi ve yüzde 8’i alışveriş yapmayı egzersiz olarak gördüğünü belirtti.

Kilo Artışlarının Sebebi Ciddi Hastalıklar Olabilir

Yemek düzeninizde herhangi bir değişiklik yapmamanıza rağmen her geçen gün kilo alıyorsanız ve aldığınız kiloları veremiyorsanız ciddi bir sağlık sorunu yaşıyor olabilirsiniz. Memorial Hizmet Hastanesi Endokrinoloji Bölümü’nden Uz. Dr. A. Ender Yılmaz, kilo alımına neden olabilecek hastalıklar ve alınması gereken önlemler hakkında bilgi verdi.

Tiroid hormonlarının azalması kilo aldırabilir
Tiroid hormonları kişilerin metabolizma hızını ayarlayan en önemli hormonlardır. Eğer tiroid hormonları vücutta normal değerine göre azalırsa kilo alıma eğilim artabilmektedir. Bu kilo alımı genellikle vücutta serbest su atılımının bozulması, yani böbreklerin suyu yeterince süzememesi sonucu oluşmaktadır. Ayrıca hipotiroidinin uzun sürede metabolizmayı yavaşlatması nedeniyle, yapılan diyetlere yanıt alınamaması ve kilo vermede zorlanma oluşmaktadır. Tiroid hormonları var olan metabolik aktiviteyi hızlandırırken, metabolizma büyüklüğünü etkilenmez. 80 kg. civarında bir kişinin vücut kompozisyonu (kas yapısı vs.) ile oluşturabileceği metabolik aktivite bellidir. Bu aktivite tiroid hormonları ile maksimuma çıkartılır. Bu nedenle metabolik aktivitenin tiroid hormonları ile zorlanması sonucu elde edilebilecek kilo kaybı sınırlıdır ve genellikle kalp yorgunluğu ve iskelet sistemi aşınması ile sonuçlanmaktadır. Ayrıca, birlikte iştah artışı olacağı için kilo alımına da yol açabilmektedir.

Karın bölgesindeki yağlanma “Cushing sendromu” olabilir
Vücudun strese dayanıklılığını, enerjisini, su ve tuz dengesini ayarlayan hormonlara “Adrenokortikal hormonlar” denilmektedir. Bu hormonların aşırı salgılanması ile “Cushing Sendromu” denilen özel bir obezite çeşidi oluşmaktadır. Bu rahatsızlık nedeniyle yağlar belirli bölgelerde toplanmaktadır. Daha çok gövdede toplanan yağlar sonucu karın genişlemekte ve ciltte kırmızı renkli yırtılmalar veya çatlamalar oluşmaktadır. Ayıca bu hastalıkta kişilerin yüzleri kırmızı ve yuvarlak olmaktadır. Kilonun yanında tüylenme, adet düzensizlikleri, ciltte sivilcelenme, kolesterol yüksekliği gibi birçok hastalık ve bulguya yol açabilmektedir.

İnsülin direnci ve polikistik over yağlanma yapıyor
Polikistik over sorunu yaşayan kişide adet düzensizliği ve erkek hormonu fazlalığına (androjen) bağlı olarak bel bölgesinin genişlemesi tipinde (android) bir kilo artışı görülmektedir. Bu tip kilo alımlarında kalp hastalıklarına daha sıklıkla rastlanmaktadır. Bunun yanında insülin direnci, polikistik over hastalığının hem göstergesi hem de nedeni olarak bilinmektedir. İnsülin direnci sadece polikistik hastalık değil karaciğer yağlanması, kolesterol yüksekliği gibi birçok rahatsızlığın da nedeni olmaktadır.

Tek suçlu menopoz değil
Menopoz ile birlikte alınan kilolarda, vücuttaki hormonal değişimin etkisi bilinmektedir. Bununla birlikte, yaş durumuna göre, kas kitle oranının azalışı, zaman içinde birtakım hastalıkların geçirilmiş olması, hareket azalışına neden olduğu için kilo alımı görülmektedir

Uykusuzluk ve stresten uzak durun
Günlük yaşamın içinde yaşanan üzücü olaylar, stres, karar verme baskısı gibi nedenler kişileri etkilemektedir. Bu tür durumlar uykusuzluğa ve geç yatmaya neden olabilmektedir. Hormonal dengesizliği bozan stres, iştah artışı ile sonuçlanabilmektedir. İştah artışı olan kişi, kendini ödüllendirme şeklinde ortaya çıkan atıştırmalarla, ekstra kalori alımına yönelebilmektedir.

Antidepresan haplara dikkat!
İlaç kullanımına dikkat etmek gerekmektedir. Özellikle, sık kullanılan antidepresan ilaçlar, kişinin kendini daha mutlu hissetmesine ve yemek konusunda kısıtlamaları kaldırmasına yol açabilmektedir. Bazı durumlarda antidepresanın kendi etkisi ile de kilo alımı olabilmektedir. Bunun yanında epilepsi, migren ve diyabet gibi durumlarda kullanılan ilaçlar da kilo alımını tetikleyebilmektedir. Doğum kontrol ilaçlarının iddiaların aksine obezite yaptığı kanıtlanmamıştır. Bazı durumlarda su tutulması ve kilo artışı gözlemlenmektedir ancak bu durum obezite olarak değerlendirilmemektedir.

Hiperaktif Çocuklara Özel Beslenme

Hiperaktivite ve dikkat dağınıklığı hem aileler hem de çocuğun kendisi için ciddi bir stres kaynağıdır. Çocuğunuzun çok hareketli ve atak olduğundan, konsantrasyon bozukluğu yaşadığından şikayetçi iseniz öncelikle tanı için mutlaka bir hekime danışın. 

Bu tanılardan birinin konduğu çocuklarda, huzursuzluk, sabırsızlık, dikkat kaybı, unutkanlık, öğrenme güçlüğü gibi davranış bozuklukları saptanmıştır. Bu çocukların beyin kimyasındaki dengesizlikler sonucunda anormal davranışlar gösterebildiği görülmüş fakat hala tam anlamıyla nedeni tanımlanamamıştır. Bu rahatsızlıkları olan çocukların beslenmelerinin çok önemli olduğunu vurgulayan Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak’tan altın değerinde beslenme önerileri ebeveynlerin işini kolaylaştırıyor.

Hiperaktivite kızlara oranla erkek çocuklarında daha çok görülmekte ve çocuklardaki dikkat dağınıklığı genelde 3 yaşında başlamaktadır. Bu dönemlerde önemsenmeyip kontrol altına alınmazsa çocuğun ileriki yaşamını olumsuz yönde etkileyecek problemler ortaya çıkabilmektedir. Özellikle ergenlik dönemini daha çalkantılı ve başarısız geçirmesine sebep olmaktadır.

Bu tanıların konduğu bir çocuğunuz varsa paniğe kapılmanıza gerek yok öncelikle gözlemci ve dikkatli olun. Hastalığı kontrol edebilmek için iyi bir beslenme tedavisi de uygulamak gerekmektedir. Bu nedenle hiperaktivite konusunda uzman bir diyetisyene danışmalısınız. Özellikle çocuğunuz şekerli besinleri tükettikten sonra daha hareketli olup yerinde duramıyorlarsa ve konsantrasyon bozukluğu yaşıyorsa bu tür besinlerin tüketimini sınırlandırmalısınız.

Şeker ve Katkı Maddeleri Tetikleyici
Yapılan bilimsel çalışmalar, katkı-koruyucu madde eklenmiş besinlerin ve aşırı şeker tüketiminden sonra çocuklardaki hiperaktifliğin arttığını kanıtlamıştır. Ayrıca çalışmalar yeterli ve sağlıklı beslenmeyen çocukların hiperaktif olduklarını ortaya koymaktadır.

Salisilatlara Dikkat
Hiperaktif ve dikkat dağınıklığı olan çocukların bir çoğu, salisilatlar ve fenolik bileşiklere karşı çok daha duyarlılık göstermektedir bu sebeple salisilat oranı düşük olan besinler tercih edilmelidir.
• Salisilat oranı düşük-normal meyveler; muz, armut, şeftali, lime, sarı elma, nar, mango, incir, limon
• Salisilat oranı düşük-normal sebzeler; lahana, nohut, bezelye, kereviz, kırmızı-yeşil mercimek, marul, şalgam, patates, Brüksel lahanası, karnabahar, kuşkonmaz, pırasa, soğan, patlıcan (kabuğu soyulmuş), kırmızı pancar, siyah zeytin, havuç, taze domates, mantar, balkabağı, mısır
• Salisilat oranı düşük-normal yağlı tohumlar; kaju, fındık, pekan cevizi, ay çekirdeği, fıstık ezmesi, kabak çekirdeği, susam, ceviz
• Bunların dışında kalan tüm kurutulmuş ve taze meyveler, sebzeler ve yağlı tohumların salisilat oranı yüksektir.

Tüketiminde dikkat edilmesi gereken yiyecekler;
Asitli içecekler ve hazır meyve suları, şekerlemeler ve boyalı besinler, beyaz şeker boya ilave edilmiş süt ve süt ürünleri, kahvaltılık gevrekler, çikolata, bisküvi, cips gibi atıştırmalıklar, konserveler, hazır çorba ve baharat karışımları, şarküteri ürünler (sucuk, salam, sosis gibi), et suyu-tavuk suyu tabletleri, hazır puding ve kekler gibi tüm koruyucu ve katkı maddesi içeren yiyeceklerin fazla tüketiminden kaçınılmalıdır. Kafein içeren içeceklerden de uzak durulmalıdır.

• Et, tavuk, balık, yumurta, süt ürünleri ve tahıllarında salisilat oranı düşüktür. Fakat miktarlara dikkat edilmelidir çünkü çocuğunuz bu besinlere karşı da duyarlılık gösterebilir.

Annelere Öneriler;
Hiperaktif ve dikkat dağınıklığı olan çocukların beslenmesine dikkat edilerek, davranışlarında olumlu gelişmeler kaydedilebilir. Özellikle annelere önemli görevler düşmektedir.
• Çocuğunuzun diğer çocuklara göre daha hareketli ve konsantrasyonun bozuk olduğunu kabul edip beslenmesinden eğitimine, egzersizinden davranışlarına kadar her şeyi ile yakından ilgilenmelisiniz.
• Bu çocukların az miktarlarda sık beslenmesi gerekir. Hiperaktif çocuklar boş enerji kaynakları verilmeden, katkı maddeleri katılmamış doğal gıdalarla beslenmelidir.
• Son yıllarda yapılan araştırmalarda Omega-3 kullanımın olumlu etkisi olduğunu göstermektedir. Haftada 2 kez balık tüketimine özen göstermelisiniz.
• Hiperaktif ve dikkat dağınıklığı olan çocukların günlük diyetlerine çinko ve demir minerallerinin eklenmesiyle davranışlarda olumlu değişiklikler sağladığını görülmüştür.
• Aşırı adrenalin salgılandığında hızla harcanan magnezyumun yetersizliğinin önlenmesi için de ek magnezyum verilmesi önerilebilir.
• Protein ağırlıklı beslenme, genel uyanıklık ve dikkat düzeyini artırır.
• Yüksek oranda yağ içeren poğaça, açma, börek gibi yiyecekler çocuğun tedavisi için kullandığı ilaçların emilimini geciktirebilmektedir.

Hiperaktif ve Dikkat Dağınıklığı olan Okul çocuğunun bir günlük örnek beslenme mönüsü
Sabah
1 adet yumurta
1 dilim peynir
5 adet siyah zeytin veya 3 tam ceviz
Domates, havuç gibi çiğ sebzeler
2 dilim tam buğday ekmeği

Ara
10 adet fındık+ 1 taze meyve (salisilat oranı düşük olanlar listeden seçilmeli)

Öğle
1 kase çorba
1 tabak etli sebze yemeği (salisilat oranı düşük olanlar listeden seçilmeli)
1 dilim tam buğday ekmeği
1 kase yoğurt

Ara
1 bardak sade süt + 1 taze meyve (salisilat oranı düşük olanlar listeden seçilmeli)

Akşam
90-120 gr ızgara köfte/ et/tavuk/balık
3-4 kaşık bulgur pilavı / tam buğday makarna
Salata (salisilat oranı düşük olanlar listeden seçilmeli)
1 bardak ayran veya yoğurt

Ara
1 taze meyve (salisilat oranı düşük olanlar listeden seçilmeli)
Yatarken
1 bardak sade süt

90 Dakikada Kaç Kalori Alıyoruz?

Tuttuğunuz takımın fanatik bir seyircisi misiniz? Ve hiçbir maçı kaçırmıyor musunuz? 

Arkadaşlarınızla bir araya gelip hem yemek yemek hem de maçı izleyip, takımızı desteklemek sizin için ayrı bir zevkse dikkat diyor, Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak. 

 Genç ve yetişkinler, arkadaş grubuyla beraber yemek yediğinde besin tüketim miktarları da ciddi oranda artıyor. Yani sosyal çevreniz ve iştahlı arkadaşlarınız kilo almada oldukça önemli rol oynuyor. Televizyonda futbol maçı izlerken genellikle yüksek kalorili ve besleyici değeri olmayan yiyecekler tüketiliyor. 90 dakikalık maçta pizza, patates kızartması, cips, patlamış mısır, kuru yemiş, 1-2 şişe bira yada gazlı içecek tüketilebiliyor yani yaklaşık 3000-3500 kalori alınıyor. Fazladan alınan her 7000 kalori 1 kg yağ almak demektir böylece izlediğiniz her 90 dakikalık maç boyunca yarım kilo almanız söz konusu oluyor.

Yapılan araştırma sonuçlarına göre kalabalık bir masada yemek yediğimizde, yalnız yiyeceğimize oranla yüzde 44 daha fazla yemek tüketiyoruz. Eğer iki kişiysek tek başımıza olduğumuz oranla yüzde 33 daha fazla yemek yiyoruz. Eğer 3 kişiysek bu oran yüzde 47’ye çıkıyor. Öyle ki eğer 7 kişiden fazlaysak tek başımıza yiyeceğimize oranla yüzde 96 daha fazla yiyoruz.

Pek ne yapmak gerekiyor?

• 1 orta boy karışık pizza 1500 kalori
• 1 büyük boy patates kızartması 410 kalori
• 1 orta boy cips 400 kalori
• 1 avuç dolusu karışık kuru yemiş 250 kalori
• 1 orta boy patlamış mısır 350 kalori
• 2 şişe bira veya 2 şişe gazlı içecek 300-400 kalori
• 1 orta boy hamburger 500 kalori

90 DAKİKALIK HAFİF, PRATİK VE LEZİZ TARİFLER

 Hamburger (500 kalori) yerine Tavuklu Wrap (300 kalori)
Malzemeler
1 adet tam buğday lavaş
1 tatlı kaşığı zeytin ezmesi
Marul yaprakları
1 adet kırmızı tatlı biber
90 gr ızgara tavuk dilimleri
Yapılışı; Tavuklar, ızgara yapılır ve dilimlenir. Lavaş içerisine önce zeytin ezmesi sürülür daha marul yaprakları ve jülyen dilimlenmiş tatlı biber ilave edilir ve son olarak ızgara tavuk dilimleri eklenir sarılır ve tost makinesinde ısıtılır.

 Patates Kızartması (410 kalori) yerine Fırında Tatlı Patates (250 kalori)
Fırında Tatlı Patates
Malzemeler:
1 adet tatlı patates
1 çay kaşığı tuz
1 yemek kaşığı zeytinyağ
1 tatlı kaşığı kekik
1 çay kaşığı pul biber
1 çay kaşığı kimyon
1 yemek kaşığı parmesan peyniri
Yapılışı;
Taze patates kabuklarını sadece fırçalayın ve çubuk çubuk dilimleyin. Fırın kabına patatesleri koyup üzerine zeytinyağı gezdirin ve üzerine baharatları serpin. 30 dakika boyunca 200° C’de pişirdikten sonra parmesan peynirini patateslerin üzerine ekleyip, 10 dakika patatesler hafifçe kızarana kadar, tekrar pişirin.

 Gazlı İçecek ve Bira (300-400 kalori) yerine Heyecanı Yatıştıran Smootie (200 kalori)
Heyecanı Yatıştıran Smootie
Malzemeler:
½ muz
1 tatlı kaşığı keten tohumu
½ su bardağı nar
5 yemek kaşığı light yoğurt
1 çay kaşığı bal
Yapılışı;
Tüm malzemeleri blenderdan geçirin. Maç boyunca heyecanınızı kontrol edebilmek için mutlaka denemenizi öneririm.

 Pizza (1500 kalori) yerine Lavaş Pizza (450 kalori)
Lavaş pizza
Malzemeler:
1 adet tam buğday lavaş
½ su bardağı rende domates
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı kekik
½ kabak
3 adet mantar
1 tatlı kaşığı mısır
2 dilim hindi/tavuk jambon
2 yemek kaşığı light kaşar
Yapılışı;
Domates rendesi, zeytinyağı ve kekik karıştırıp lavaş üzerine sos olarak sürüyoruz. Üzerine rende kaşar ekliyoruz. Kabakları, mantarı, jambonu jülye olarak dilimleyip pizzamızı süslüyoruz ve mısır ilave edip 250 C de 10 dk pişiriyoruz. Süslemek için roka yaprakları kullanılabilir.

 Cips (400 kalori) yerine Nohut Çerezi (225 kalori)
Nohut Çerezi
Malzemeler:
1 çay bardağı haşlanmış nohut
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı pul biber ve kekik
Yapılışı; Yağlı kağıt üzerine nohut, yağ ve baharatları ekleyip harmanlayın. 180 C de 20 dk fırınlayın.

Yeni yıla formda girmek bu tüyolarla çok kolay

Yeni bir yıl, yeni umutlar… Bu yılbaşı yeni yılda sağlıklı ve formda olma dileklerinizi lafta bırakmayın. Uzman diyetisyenler, yeni yıla yeni biri olarak başlamanızı sağlayacak öneriler sunuyor.

Yeni yıla girerken hep akıllarda yeni umutlar ve yeni hedefler olur. Pek çok kişi yeni yıla daha sağlıklı ve formda olma hayalleriyle başlar. Yeni bir yıla, yeni biri olarak girmek için tavsiyeler veriyoruz. Diyetisyenlerin önerileriyle hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek artık mümkün!

Diyet, aç kalmak anlamına gelmiyor
Diyet yaparken aç kalmamanız gerekiyor. Aksi takdirde aç kalan bedeniniz küser ve kilo vermenizi zorlaştırır. Diyetkolik.com’a tıklayarak günlük almanız gereken kaloriyi hesaplayın ve Diyetkolik.com’un sunduğu besin değerleri açısından dengeli ve sağlıklı olan programı sürdürün. Diyet sürecinde bazal metabolizmanın altında enerji almanın metabolizmayı yavaşlatarak kilo kontrolünün sağlanamamasına neden olduğunu unutmamak gerekir.

Bol su tüketin
Bedeninizi susuz bırakmak yeni yılda faturasını bedeninize ödeteceğiniz sorunlara yol açabilir. Az su içmek, vücutta metabolik faaliyetlerin gerçekleşmesi için gerekli olan suyun yetersiz olmasına neden olarak uzun vadede metabolizmanızın yavaşlamasına sebebiyet verebilir.

Motivasyon önemli
Sağlıksız ve bir o kadar da pahalı yemekler tüketmek hem bütçenize, hem sağlığınıza zarar verir. Onun yerine zayıfladığınız zaman giyebileceğiniz elbiseler alarak kendinizi motive edebilirsiniz.

Benden geçti demeyin
Nasıl bir elin 4 parmak olması düşünülemezse, diyetin sporsuz, sporun ise diyetsiz olması düşünülemez. Yeni yıla az kala benden geçti diyerek spordan uzak kalmayın. Bedeninizi spora alıştırarak sağlıklı olabilirsiniz.

Sevdiğiniz besinleri tüketin
Diyet yaparken sevmediğiniz yemekleri tercih etmek zorunda değilsiniz. Severek tükettiğiniz yemeğin vücudunuza sağladığı fayda, sevmeden yediğiniz besinin size sağladığı yarardan çok daha fazla olduğunu unutmayın. Severek yemek size iki kat fayda sağlar.

Günlük tutun
Ruh halleri ve tüketilen yiyeceklerin genelde birbiriyle ilişkisi vardır. Her gün yediklerinizi not ederek günlük tutabilirsiniz. Böylece midenizi tanıyarak bedeninizi yönlendirmeyi öğrenebilirsiniz.

Kahvaltı Etmeyen Kişiler Obez Oluyor!

Yapılan çalışmalarda düzenli kahvaltı yapmayan veya kahvaltıda yeterli miktarda doğru besinleri tüketmeyen kişilerin daha fazla obez olduğu görüldü. 

Kahvaltı edilmemesi sonucunda öğle vaktinde daha fazla acıkılacağı ve bunun sonucunda da bir sonraki öğünde besin tüketiminin daha fazla olacağı unutulmaması gerekir. Ortalama 8-9 saatlik açlık sonrası vücut, beslenmeye en çok sabah ihtiyaç duyar bu yüzden de en önemli öğün kahvaltıdır diyen beslenme uzmanı İpek Ağaca, vücudun ihtiyacı olan besin öğeleri proteinler, yağlar, karbonhidratlar, mineraller, vitaminler ve su bir an evvel karşılamak gerekir diye konuştu.

Gün boyu yüksek performansta çalışmak, derslerdeki konsantrasyonunuzu ve buna bağlı olarak başarıyı arttırmak, daha aktif ve formda kalmak için güne kahvaltısız başlanmamasını belirten Ağaca, kahvaltı alışkanlığı olmayan pek çok kişi, sabah kalktığında her zamankinden daha hassas, alıngan ve sinirli olur. Tüm gece aç kalmış olan vücut, bize tepkisini bu şekilde gösterir. Yeterli miktarlarda protein, karbonhidrat, yağ ve vitamin-mineral içeren, güzel bir kahvaltıdan sonra olaylara daha ılımlı davranıldığı, stres faktörünün azaldığı pek çok araştırmada da belirtilmektedir dedi

Türk Kahvaltısı Çok Sağlıklı. Kahvaltılık Gevrek Obeziteyi Önlemez
Kahvaltı sofrasında ne kadar fazla renk bulunursa gününüz de o kadar renkli geçer. Keyifli bir kahvaltıyla başlanan bir günün kötü geçmesi imkansıza yakındır. Kahvaltı yapmanız hem sizin, hem de yaydığınız pozitif enerjiden dolayı etrafınızdaki insanların gününün iyi geçmesini sağlayacaktır. Kahvaltınızın daha renkli ve daha keyifli olması için; domates, salatalık, havuç dilimleri, maydanoz, taze nane gibi çeşitli renkteki pek çok sebzeyi sofranızda bulundurmalısınız. Bu sebzelerin içerdiği vitamin, minerallerden de faydalanmış olacaksınız.

Kahvaltıda ihtiyacınız kadar esmer ekmek, orta yağlı peynir, yumurta, uygun miktarda zeytin veya ceviz tercih edebilirsiniz. Türk geleneksel kahvaltımız lezzetli olduğu kadar çok da sağlıklıdır.Türk kahvaltısı size gerekli olan proteini,kalsiyum ve yağı verir ve sizi uzun süre tok tutar. Kahvaltılık gevrek yerine Türk kahvaltısı tercih edilmeli diyen İpek Ağaca , kahvaltılık gevreklerin koşuşturmalı günlük hayatta çabucak hazırlanabilen bir kahvaltı seçeneği olması bakımından faydalı olabileceğini fakat sabahları kahvaltılık gevrek yemek, obeziteden kurtulmak için bir çözüm olmayacaktır.

Geleneksel kahvaltı ile kahvaltılık gevrekleri yeterli ve dengeli beslenme çerçevesinde tüketmek doğrudur. Hafta içine dengeli şekilde dağıtarak kahvaltıda çeşitlilik de sağlanmış olur diye konuştu.

‘Düz Karın’ için en iyi 11 besin

Siz de karın bölgenizde ki yağlardan şikayetçi misiniz? Yapılan birçok çalışma karın bölgesinden memnun olmayan kadınların sayısının oldukça yüksek olduğunu gösteriyor. Sadece görsel açıdan değil aynı zamanda karın bölgesinde biriken yağlar sağlık açısından da tehdit oluşturuyor. 


Diyabet, yüksek tansiyon, karaciğer yağlanması ve kalp hastalıkları riskini önemli ölçüde artırıyor. Boy uzunluğunuza göre vücut ağırlığınız normal sınırlar içinde olabilir ancak karın yağlarınız fazla ise “abdominal obez” olabilirsiniz. Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak’ın önerileri ile düz karına ulaşmak imkansız değil.

Kadınlarda 80 cm, erkeklerde 94 cm üzeri tehlike sinyalidir. Eğer kadınlarda 88 cm, erkeklerde 102 cm üzerindeyseniz dikkatli olmanızı öneririm.

Karın bölgesini sıkılaştırmak için sadece egzersiz yapmak yeterli olmaz aynı zamanda doğru besinleri tüketiyor olmak da önem taşır. Besinlerin gücünden faydalanarak, kas miktarını arttırıp ve yağ yakımını hızlandırıp düz bir karına sahip olabilirsiniz.

Badem ve diğer yağı tohumlar
Faydası; kas yapımı, açlık hissini azaltır. Obezite, kalp hastalıkları, kas kaybı, kırışıklık, kanser, yüksek kan basıncı ile savaşırlar.
Baklagiller
Faydası; kas yapımı, yağ yakımını sağlar, sindirimi düzenler. Obezite, kolon kanseri, kalp hastalıkları, yüksek kan basıncı ile savaşırlar.
Ispanak ve diğer yeşil yapraklı sebzeler
Faydası; serbest radikalleri vücuttan uzaklaştırarak yaşlanmaya karşı kalkan oluştururlar. Kanser, kalp hastalıkları, inme, obezite ve osteoporoz ile savaşırlar.
Süt ve süt ürünleri (az yağlı veya yağsız olanlar)
Faydası; güçlü kasların yapımı ve kilo kaybını tetikler. Osteoporoz başta olmak, üzere obezite, yüksek kan basıncı ve kanser ile savaşır.
Yulaf kepeği (şeker ilavesiz)
Faydası; enerjiyi arttırır, LDL kolesterolü düşürür, kan şekerini dengeler ve bağırsak sistemini düzenler. Kalp Hastalıkları, diyabet, kolon kanseri ve obezite ile savaşır.
Yumurta
Faydası; kas yapımını destekler, yağ yakımını sağlar. Obezite ile savaşır.
Hindi ve diğer yağsız etler
Faydası; kas yapımını destekler, bağışıklık sistemini güçlendirir. Obezite ve diğer biçok hastalık ile savaşır.
Uzman Diyetisyen
Gamze Şanlı Ak
Fıstık Ezmesi
Faydası; kas yapımını destekler, yağ yakımını sağlar. Obezite, kas kaybı, kırışıklık ve kalp hastalıkları ile savaşır.
Zeytinyağı
Faydası; kolesterolü düşürür, bağışıklık sistemini güçlendirir. Obezite, kanser, kalp hastalıkları, yüksek kan basıncı ile savaşır.
Tam Buğdaylı ekmekler ve şekersiz kahvaltılık gevrekler
Faydaları; vücudun yağ depolamasını engeller. Obezite, kanser, yüksek kan basıncı ve kalp hastalıkları ile savaşır.
Ahududu, böğürtlen gibi Kırmızı meyveler
Faydaları; kalbi korur, göz sağlığını destekler, denge, kordinasyon ve kısa süreli hafıza üzerinde etkilidir, açlık hissini engeller. kalp hastalıkları, kanser ve obezite ile savaşır.

Bu besinlerin etkilerinden faydalanmak için;
• İki veya daha fazlasını ana menüde ve en az birini de ara öğünde kullanmaya çalışın.
• Protein, karbonhidrat ve yağ dengesini sağlamak için besinleri her öğününüze paylaştırın.
• Ara öğün yaparken mutlaka bir parça protein aldığınızdan emin olun.


Kışı kilo almadan geçirebilirsiniz!

Kış aylarından hareketsizlikten, fiziksel aktivitelerin kısıtlanmasından ve sıklaşan ev ziyaretlerinden kilolar da artıyor. Kış aylarında alınan kilolar ortalama 0,5- 1 kg arasında değişiklik gösteriyor. 

Liv HOSPITAL’dan Beslenme ve Diyet Uzmanı Sanem Apa kışı kilo almadan geçirmenin 10 kolay yolunu anlattı.

Taze besinleri seçin
Beslenme planınızda mutlaka taze besinlere yer vermelisiniz. Böylece vitamin, mineral, antioksidan ve posa alımınızı zengin kaynaklardan sağlamış olursunuz. İşlenmiş ve paketli ürünlerin yağ içeriğinin fazla olmasının yanı sıra tuz ve şeker yönünden de zengin olduğunu bilmelisiniz. Beslenme programınızda taze meyvelere yer vermek ile antioksidan alımınızı ve beraberinde A ve C vitaminince de zengin beslenmenizi sağlamış olur. Burada verilecek ipucu müsli veya yulaf tüketiyorsanız meyve ile değil yoğurt veya süt ile tüketmek olmalıdır.

Renkli beslenin
Serotonin salgılanmasını artırmak mutlu olmanızı sağlar. Tam buğday, esmer pirinç, yulaf, muz ve yağlı tohumlar gibi triptofan içeren besinleri tüketmek serotonin salgılanmasını arttırır. Üstelik verimliliğinizin artmasını sağlar. Avokado, yeşil yapraklı sebzeler de yine magnezyum içerikleri ile serotonin üretimini destekler. Beslenmenizde mutlaka B ve C vitaminleri ile magnezyum, çinko, kalsiyum ve manganeze yer vermelisiniz. Renkli beslenin. Her gün renkli besinler seçmeye özen gösterin. Kırmızı ve turuncu renkteki besinler A ve C vitaminlerince zengindir. Yeşil renkli besinler ise folik asitin iyi birer kaynaklarıdır. Nar, portakal, mandalina, ıspanak, brokoli, Brüksel lahanası, havuç, bal kabağı renkli beslenmenizin baş mimarları olabilir.

İşlenmiş karbonhidratlardan uzak durun
Modern toplumlarda işleme maruz kalmış karbonhidratların tüketiminden uzak kalmak gerekir. Çünkü bu besinler kan şekeri seviyesine etki ederek ağırlık artışına neden olabilir. Lif oranı yüksek besinler tüketmeniz glisemik indeks yönünden de düşük beslenmenize destek olduğundan ağırlık kontrolünüzü sağlamanız kolaylaşacaktır. Tam buğday unundan yapılmış ekmekler, kepekli pirinç, tam buğdaylı veya kepekli makarnaları tercih edebilirsiniz.

Protein tüketin
Her öğünde düşük yağlı ve kaliteli protein tercih etmeniz ağırlığınızı korumaya veya ağırlık kaybetmenize destek olur. Proteinler düşük glisemik indeks içerir, bu da kan şekeri seviyenizin uygun seviyede kalmasına yardım ederken bir sonraki öğünde yoğun tatlı atıştırmanızı engeller.

Doymuş yağları sınırlayın
Doymuş ve trans yağ asitlerinden zengin beslenmek sadece ağırlık artışına neden olmaz aynı zamanda kalp- damar hastalıklarına da neden olabilir. Özellikle kışa aylarında tüketimi artan cipsler ve fast food tarzı besinlerden uzak durmak doymuş yağ alımınızı azaltacağı için uygun olacaktır.

Krema değil çorba tüketin
Son yıllarda kremalı çorba tüketiminde artış vardır. Bu tarz çorbaların yağ içerikleri yüksektirç. Özellikle kış aylarında artan çorba tüketiminizi kremalı çorbalardan yana kullanmamak ağrılık kontrolü açısından doğru olur. Tavuk suyuna çorba yapacaksanız yine tavuğun derisini ayırarak haşlamanız daha az yağ alımını sağlar. Ayrıca kahvelere ilave edilen kremanın da ortalama 360 kalori ekstra enerji verdiğini söylemeliyiz.

Kış aylarının ritüellerini sınırlayın
Salep, boza, kestane, patlamış mısır… Bu besinler kışın geldiğinin habercisi gibidir. Ancak şeker, karbonhidrat ve yağ içerikleri fazla olabilir. Ağırlık kontrolünüzü sağlamak istiyorsanız; Salep ve bozayı haftada birer kez tüketebilirsiniz. Sinemada küçük boy mısırı tercih edebilir veya 1 çay bardağı mısırı kendiniz evde patlatabilirsiniz. Kestanenin ise 3 tanesinin 1 dilim ekmek olduğunu söylersek tüketim miktarını sınırlamanın ne kadar önemli olduğunu görebilirsiniz.

Omega 3 yağ asitlerini tüketin
Tüm vücut hücreleri için omega 3 yağ asitlerinin önemi artık bilinen bir gerçek. Haftada en az 2 defa olacak şekilde ızgara, buğulama veya fırında pişireceğiniz balık sağlıklı beslenme programı içerisinde hem ağırlık kaybına destek olur hem de bağışıklık sisteminizi güçlendirici rol oynar. Ayrıca yağlı tohumlarda ara öğünleriniz için çok uygun alternatiflerdir. Gün içerisinde tüketeceğiniz 8- 10 fındık veya baden veya 12- 15 Antep fıstığı veya 2- 3 ceviz ile omega 3 yağ asitlerinden almış, kalp sağlığınıza yatırım yapmış, ağırlık kontrolünüzü sağlamış olursunuz.

Su için
Vücudumuzda her bir kalorinin metabolize olması için 1 mL suya ihtiyaç vardır. Bu nedenle günde en az 1,5 litre su tüketimini sağlamalısınız. Erkekler için bu miktar 2 litreye kadar çıkarılmalıdır. Limon, mandalina veya portakal dilimleri ekleyeceğiniz su bağışıklık sisteminizi güçlendirir. Çubuk tarçın ilavesi ise kan şekeri kontrolünüzü sağlayarak tatlı krizlerinizin önüne geçebilir.

Kış döneminde de aktif olun
Havaların soğuması ile evlere kapanarak hareketlerimizi iyice azalttığımız bu dönemlerde spor salonlarına üye olabilir veya evde ufak değişiklikler ile aktif olmayı sağlayabilirsiniz. Örneğin 20 adet kibrit çöpünü yere dağıttıktan sonra her bir kibrit çöpünü çömelerek topladığınızda kaslarınızın birçoğunu çalıştırmış olursunuz. İş yerinde merdivenleri kullanabilirsiniz. Ayrıca buna ek olarak haftada en az 3 kez 30- 35 dakika yürüyüş yapmanız da size aktif olma yönünde destek olacaktır.

Önemli olan mevsimsel beslenme tarzları değil yaşamınızın temelini oluşturacak beslenme tarzlarını öğrenmektir. Yapacağınız değişimlerin uzun vadeli olmasına dikkat etmelisiniz.

Sağlıklı Yaşamın Anahtarı

Probiyotik nedir? Probiyotikler, vücudumuzda çok sayıda bulunan ve sağlığımızı olumlu yönden etkileyen canlı mikroorganizmalardır. Her insanda doğumla birlikte bağırsaklardaki yerleşik hayatlarına başlayan probiyotikler ek gıda şeklinde de alınabilir. Bu yararlı mikroorganizmalar, vücudumuzu yerleşerek zararlı mikroorganizmalarla mücadele ederler.

Probiyotik eksikliğinde neler gözlenir?
Probiyotikler, hava kirliliği, günlük hayatın yarattığı olumsuz etkiler, kötü beslenme alışkanlığı gibi sebeplerle zamanla azalabilirler. Probiyotik sayısının azalması, ishal, kabızlık, şişkinlik, karın ağrısı, ürogenital enfeksiyonlar, atopik dermatit gibi alerjik durumlarla kendini gösterebilir.

Probiyotiklerin kullanım alanları nelerdir?
Probiyotikler yalnızca sindirim sistemimizle ilgili değildir. Aynı zamanda solunum yolları ile ilgili rahatsızlıklarda, idrar ve üreme yolu enfeksiyonlarında, besin alerjilerinin engellenmesinde bağışıklık ve sindirim sistemini düzenlenmeye yardımcı olur. Probiyotikler bu etkileriyle sağlık alanında son zamanların en çok değer verilen yaklaşımlar haline gelmişlerdir. Herhangi bir yan etkilerinin olmayışıyla uzmanların hastalarına güvenle önerebildikleri takviyelerdir.

Probiyotikler tek başlarına yeterli midir?
Dışarıdan takviye şeklinde alınan probiyotiklerin vücudumuzda yaşayabilmeleri için öncelikle sindirim yolunu herhangi bir dış etkiye maruz kalmadan, sayıca azalmaya uğramadan geçebilmesi gerekmektedir. Sağlıklı bir şekilde bağırsaklara ulaştığında ise yaşamını devam ettirebilmesi için uygun besinlerle beslenebilmesi gerekmektedir. Bu nedenle dışarıdan alınan probiyotik içeren takviyeler çok iyi bir koruma sistemi ile beraber probiyotiğin besini olan prebiyotikleri içermelidir. Prebiyotik ve probiyotikler fizyolojik fonksiyonel besinler grubunda incelenmektedir. Prebiyotik bir besin bileşenidir. Prebiyotikler bağırsaklarda normal olarak bulunan bakterileri “besleyerek” sağlıklı olma durumunu devam ettirilebilirler. Bir besin bileşeninin prebiyotik olarak nitelenebilmesi için mide ve pankreas enzimlerine dirençli olması, fermente olarak seçici bir biçimde bir veya daha çok türden bakterinin çoğalması koşulu aranmaktadır. Prebiyotiklerin bağırsaklarda fermentasyonu kalsiyum gibi minerallerin emilimini kolaylaştırır.

Her probiyotik her sorun için kullanılabilir mi?
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, optimum etki için uygun probiyotikler ve kombinasyonları kullanılmalıdır. Her probiyotiğin kendine özgü destek sağladığı noktalar vardır, doğru yerde ve etkin şekilde kullanıldıklarında en yüksek verim alınabilmektedir. Nasıl ki her hastalık için farklı ilaçlar mevcutsa, farklı problemler için probiyotik kullanımına da aynı şekilde yaklaşılmalıdır. Unutmamalı ki hiçbir probiyotik veya probiyotik kombinasyonu, tek başına problemlerin hepsini çözemez, düzenlemeye yardımcı olamaz.

Bu nedenle “farklı problemlere farklı probiyotikler” konseptli özelleşmiş probiyotik kombinasyonları gıda takviyesi olarak önerilmektedir.
Blogger tarafından desteklenmektedir.