Responsive Banner design

Ofis Egzersizleri İş Yorgunluğu ve Ağrıları Önlüyor

Ofis ortamında günlük aktivitelerin önemli bir kısmının oturarak gerçekleşmesi başta kilo alımı olmak üzere; sırt, boyun, el bileği ağrıları ve kaslarda zayıflamaya neden olabiliyor. Sağlıklı bir ofis yaşamı için gün içinde kısa molalar vermek ve düzenli egzersiz yapmak gerekiyor. 

Memorial Ankara Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Doç. Dr. Hakan Özsoy, kolay uygulanabilecek ofis egzersizleri hakkında bilgi verdi.

Ofiste basit hareketler kan dolaşımını hızlandırıp yağ yakımına yardımcı oluyor
Ofis içerisinde yapılabilecek pek çok egzersiz yöntemi bulunmaktadır. Bunlar yapılan işe ve çalışılan ortama göre uyarlanabilir. Ofis içi egzersizlerdeki hedef; basit ve kolay hatırlanabilir temel bazı hareketleri yaparak kan dolaşımını hızlandırmak ve yağ yakan enzimlerin aktifliğini artırmaktır. Ofiste kolaylıkla uygulanabilecek temel ofis egzersizlerinden bazıları şu şekilde sıralanabilir:

• Sandalyenizde otururken yukarıda bir cisme ulaşmaya çalışır gibi el bilek, dirsek ve omuzlarınız düz bir çizgi oluşturacak şekilde kollarınızı gerin. Beş saniye kadar gerili tutun ve bırakın.
• Ellerinizi koltuğun arkasına birleştirin ve omuzlarınızı ve sırtınızı geriye doğru gerin.
• Omuzlarınızla öne ve geriye dairesel hareketler yapın. Beş saniye süresince gerili tutun ve bırakın.
• Ellerinizle ayaklarınıza değecek şekilde öne doğru eğilin.
• Masanızın üzerinde küçük ağırlıklar bulundurun. Bu bir küçük su şişesi de olabilir. Bir şey düşünürken ya da telefonla konuşurken diğer kolunuzla yana ve öne doğru ağırlık kaldırma egzersizleri yapın.
• Otururken ayak bileklerinizi sürekli yukarı çekin ve aşağı itin.
• Sandalyenizden biraz ayağa kalkın, 5 saniye bekleyin ve tekrar oturun.
• Ayağa kalkınca hafifçe çömelip yukarı doğru kollarınızı da uzatarak zıplayın.

Egzersizleri düzenli yapmak önemli
Bu egzersizlerden her birinin 5 tekrarlı setler halinde yapılması, vücuttaki ağrıyı ve yorgunluğu azaltarak, kendinizi fiziksel ve ruhsal olarak daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır. Ayrıca ofiste daha sağlıklı bir çalışma ortamı yaratabilmek için şunlara dikkat edilmelidir:

- Bilgisayar ekranı yüzün tam karşınızda olacak şekilde ayarlanmalıdır. Bilgisayar kullanırken sürekli sağa ya da sola dönmek kronik boyun ve sırt ağrısına neden olabilir.
- Bilgisayarda yazı yazarken ve fare kullanırken bileğin düz olmasına dikkat edilmelidir,
- Boyun olabildiğince öne eğilmeden yani düz tutulmalıdır. Bilgisayar ekranı çok aşağıda ya da yukarıda olmamalıdır.
- Otururken sırtınızı yaslanmalı ve dik durulmalıdır. Bunun için sandalye yüksekliği iyi ayarlanmalıdır.

Yürümek ve ayakta durmak için fırsat yaratın
Yürümek temel egzersizdir. İş yerinde yürümek için fırsatlar yaratılmalıdır. Örneğin; ofiste asansör kullanmak yerine merdivenler tercih edilmelidir. Kendi katınızdaki tuvaleti değil bir üst ya da alt kattaki tuvaleti kullanmak ofis içinde hareket etmenizi artıracaktır. İş yerinizden bir meslektaşınızla bir konuyu tartışırken ya da yeni fikirler üretmeye çalışırken oturmak yerine ayakta konuşmak da işe yarayacaktır. Bunlar haricinde öğlen arasında en az 15 dakika ofis dışında yürümek faydalı olacaktır. Yürümek hem enerji yakımını sağlar hem de vücuttaki kan dolaşımını düzenler.

Geçmeyen ağrılarınız varsa vakit kaybetmeden doktora başvurun
Tüm bunlara rağmen sırt boyun ve el bileği ağrılarından şikayet ediliyorsa mutlaka uzman yardımı alınmalıdır. Hastalığın durumuna göre ilaç tedavisi, fizik tedavi ya da cerrahi seçenekler uygulanmakta böylelikle şikayetlerin öne geçilmektedir.

Kilolarınızdan 4 yapraklı yonca modeliyle kurtulun!

Yepyeni bir yılın arifesinde alacağımız yeni kararların hayatımızı değiştirebileceğine dikkat çeken uzmanlar, özellikle sağlıklı bir hayat için tavsiyelerde bulunuyor. 4 yapraklı yonca dengesi ile sağlıklı beslenmek mümkün!

Üsküdar Üniversitesi NPİSTANBUL Nöropsikiyatri Hastanesi beslenme ve diyet uzmanı Gizem Köse, 2015’in daha sağlıklı bir yıl olması için hayatımızda bazı yenilikler yapmamız gerektiğinin altını çizdi. Köse, şu tavsiyelerde bulundu:

“Dünya Sağlık Örgütü, ‘sağlıklı olmayı’ sadece hastalıklardan ve mikroplardan korunma değil, ‘Bir bütün olarak fiziki, ruhi ve sosyal açıdan iyi olma hali’ olarak açıklıyor. Bu da demek oluyor ki bir bütün olarak iyi olabileceğimiz yeni bir başlangıç sizlerin elinde...

Hareket edin, hafifleyin!
Hem sağlıklı hem formda olmak için sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite şart. Fiziksel aktivite demek illa ki her gün spor yapmanız gerekiyor anlamına gelmez. Gün içinde hareketlerinizi arttırın. Örneğin iki saatten fazla oturmayın, on dakika kadar dolaşın, hava alın. Asansör yerine merdiven kullanın. Televizyon ya da bilgisayar başındayken esneme hareketleri yapın.

Yiyecek için strese girmeyin!
Yenilmemesi gereken bir yiyeceği tüketmek istiyorsanız kendinizi strese sokmayın. Evet, tüketebilirsiniz. Haftada bir gün yiyeceğiniz 1 dilim pasta size zarar vermez asıl size kilo aldıracak olan bu durumu alışkanlık haline getirip her gün yemenizdir. Bu yüzden ara sıra kendinizi şımartın.
Fazla yediğinizi düşünüyorsanız ve rahatsız hissettiyseniz de 1 saat yürüyüş yapın, hem kalorinizi harcarsınız hem de mutluluk hormonunuzun artması ile stresten kurtulursunuz. Aslında ne kadar kolay değil mi? Çalışmalarda fiziksel aktivite yaparken müzik dinlemenin motivasyonu arttırdığı kanıtlanmış durumda. Fiziksel aktivite için sizin belirlediğiniz küçük bir motivasyon sağlarsanız yürüyüş yapmak inanın zor değil.

İçecek olarak suyu tercih edin
Her yemeğin yanında yutmayı ve sindirimi kolaylaştırmak için bir şeyler içiyorsunuz. İçecek tüketirken her zaman ilk önce suyu tercih edin. Günde en az 2 litre önerisi hep aklınızda bulunsun. Günde 2 litre içmek danışanlarımdan da gördüğüm kadarıyla bazen zor olabiliyor ancak iki hafta zorlu süreçten sonra artık vücudunuz kendisi su tüketmek istiyor ve metabolizmanız hızlanıyor. Organların daha dengeli çalışması ve metabolizmanızın hızlanması için günde 2 litre suyu mutlaka tüketin.

Beslenmede dört yapraklı yonca dengesi
Hızlı kilo vermeyi vaad eden tek yönlü diyetler size hiç bir zaman yarar sağlamayacak. Bunu illa deneyerek öğrenmeyin, sağlıklı beslenmenin uygulaması gerçekten çok kolay. Hayatta bir şeyi tek başına uygulamak, tek yönde davranışlarda bulunmak hiçbir zaman doğru değildir. Beslenmenin temelleri de tek yönlü olmamalıdır.

Türkiye’de yapılan çalışmalarla beraber besin grupları dört yapraklı yonca adı verilerek gruplandırılmıştır. Et grubu (et, tavuk, yumurta, kurubaklagil vs), süt grubu (süt, yoğurt, peynir vs), tahıl grubu (ekmek, bulgur, makarna, çorba vs) ve meyve-sebze grubu şeklindedir. Her öğününüzde bu gruptan bir miktar besini eşit miktarlarda tüketirseniz hem yeterli hem dengeli beslenmiş olursunuz. Örneğin: öğlen yemeğinde 1 kase çorba, 1 porsiyon etli sebze yemeği, 1 kase yoğurt ve 1 ince dilim tam buğday ekmeği gibi…

Duygusal açlık şişmanlatıyor!
Açlık bazen durdurulamayıp tıkınırcasına yeme nöbetlerine giriyorsanız duygusal açlığınız olabilir. Duygusal açlığınız var ise giderilmesi için davranış kontrolü ve beslenmenin doğru yollarını öğrenmeniz gerekir.

Öğrenme gerçekleştikten sonra fark edilmeden dikkat edilecek noktalarla yaşam kaliteniz yükselecektir. Kendi kendinize denemiş buna rağmen duygusal yemenizi kontrol edemiyorsanız da profesyonel bir terapi ile beraber beslenme uzmanı ile görüşmeniz gerekir. Terapi, duygusal yemenizin arkasında saklı olan motivasyonların ortaya çıkmasını ve başarı çıkma becerilerinin bulunmasını sağlar. “

90 Dakikada Kaç Kalori Alıyoruz?

Tuttuğunuz takımın fanatik bir seyircisi misiniz? Ve hiçbir maçı kaçırmıyor musunuz? 

Arkadaşlarınızla bir araya gelip hem yemek yemek hem de maçı izleyip, takımızı desteklemek sizin için ayrı bir zevkse dikkat diyor, Uzman Diyetisyen Gamze Şanlı Ak. 

 Genç ve yetişkinler, arkadaş grubuyla beraber yemek yediğinde besin tüketim miktarları da ciddi oranda artıyor. Yani sosyal çevreniz ve iştahlı arkadaşlarınız kilo almada oldukça önemli rol oynuyor. Televizyonda futbol maçı izlerken genellikle yüksek kalorili ve besleyici değeri olmayan yiyecekler tüketiliyor. 90 dakikalık maçta pizza, patates kızartması, cips, patlamış mısır, kuru yemiş, 1-2 şişe bira yada gazlı içecek tüketilebiliyor yani yaklaşık 3000-3500 kalori alınıyor. Fazladan alınan her 7000 kalori 1 kg yağ almak demektir böylece izlediğiniz her 90 dakikalık maç boyunca yarım kilo almanız söz konusu oluyor.

Yapılan araştırma sonuçlarına göre kalabalık bir masada yemek yediğimizde, yalnız yiyeceğimize oranla yüzde 44 daha fazla yemek tüketiyoruz. Eğer iki kişiysek tek başımıza olduğumuz oranla yüzde 33 daha fazla yemek yiyoruz. Eğer 3 kişiysek bu oran yüzde 47’ye çıkıyor. Öyle ki eğer 7 kişiden fazlaysak tek başımıza yiyeceğimize oranla yüzde 96 daha fazla yiyoruz.

Pek ne yapmak gerekiyor?

• 1 orta boy karışık pizza 1500 kalori
• 1 büyük boy patates kızartması 410 kalori
• 1 orta boy cips 400 kalori
• 1 avuç dolusu karışık kuru yemiş 250 kalori
• 1 orta boy patlamış mısır 350 kalori
• 2 şişe bira veya 2 şişe gazlı içecek 300-400 kalori
• 1 orta boy hamburger 500 kalori

90 DAKİKALIK HAFİF, PRATİK VE LEZİZ TARİFLER

 Hamburger (500 kalori) yerine Tavuklu Wrap (300 kalori)
Malzemeler
1 adet tam buğday lavaş
1 tatlı kaşığı zeytin ezmesi
Marul yaprakları
1 adet kırmızı tatlı biber
90 gr ızgara tavuk dilimleri
Yapılışı; Tavuklar, ızgara yapılır ve dilimlenir. Lavaş içerisine önce zeytin ezmesi sürülür daha marul yaprakları ve jülyen dilimlenmiş tatlı biber ilave edilir ve son olarak ızgara tavuk dilimleri eklenir sarılır ve tost makinesinde ısıtılır.

 Patates Kızartması (410 kalori) yerine Fırında Tatlı Patates (250 kalori)
Fırında Tatlı Patates
Malzemeler:
1 adet tatlı patates
1 çay kaşığı tuz
1 yemek kaşığı zeytinyağ
1 tatlı kaşığı kekik
1 çay kaşığı pul biber
1 çay kaşığı kimyon
1 yemek kaşığı parmesan peyniri
Yapılışı;
Taze patates kabuklarını sadece fırçalayın ve çubuk çubuk dilimleyin. Fırın kabına patatesleri koyup üzerine zeytinyağı gezdirin ve üzerine baharatları serpin. 30 dakika boyunca 200° C’de pişirdikten sonra parmesan peynirini patateslerin üzerine ekleyip, 10 dakika patatesler hafifçe kızarana kadar, tekrar pişirin.

 Gazlı İçecek ve Bira (300-400 kalori) yerine Heyecanı Yatıştıran Smootie (200 kalori)
Heyecanı Yatıştıran Smootie
Malzemeler:
½ muz
1 tatlı kaşığı keten tohumu
½ su bardağı nar
5 yemek kaşığı light yoğurt
1 çay kaşığı bal
Yapılışı;
Tüm malzemeleri blenderdan geçirin. Maç boyunca heyecanınızı kontrol edebilmek için mutlaka denemenizi öneririm.

 Pizza (1500 kalori) yerine Lavaş Pizza (450 kalori)
Lavaş pizza
Malzemeler:
1 adet tam buğday lavaş
½ su bardağı rende domates
1 yemek kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı kekik
½ kabak
3 adet mantar
1 tatlı kaşığı mısır
2 dilim hindi/tavuk jambon
2 yemek kaşığı light kaşar
Yapılışı;
Domates rendesi, zeytinyağı ve kekik karıştırıp lavaş üzerine sos olarak sürüyoruz. Üzerine rende kaşar ekliyoruz. Kabakları, mantarı, jambonu jülye olarak dilimleyip pizzamızı süslüyoruz ve mısır ilave edip 250 C de 10 dk pişiriyoruz. Süslemek için roka yaprakları kullanılabilir.

 Cips (400 kalori) yerine Nohut Çerezi (225 kalori)
Nohut Çerezi
Malzemeler:
1 çay bardağı haşlanmış nohut
1 tatlı kaşığı zeytinyağı
1 tatlı kaşığı pul biber ve kekik
Yapılışı; Yağlı kağıt üzerine nohut, yağ ve baharatları ekleyip harmanlayın. 180 C de 20 dk fırınlayın.

Yiyelim, içelim güzelleşelim

Sonbaharın son ayında doğal yollarla güzelleşmeye ne dersin? Yıllar geçse de takvimden, cildinin genç ve güzel kalması senin elinde. Nasıl mı? Bu kış mutfağını gerçek bir güzellik merkezine dönüştürmeni istiyoruz. 

Unutma içten gelen güzellik için doğadan beslenmen gerekiyor. Bunun için mutfak alışverişini doğru yapman gerekiyor. İşte Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar’dan yedikçe ve içtikçe hem bedenini hem de ruhunu güzelleştiren tüyolar;

EN GENÇ BESİNLER İLE YILLARA MEYDAN OKU


Kadın erkek farketmez, olduğundan daha genç görünmek herkesin rüyası... Unutma ki, ışıldayan, gencecik ve sıkı bir cilde sahip olmak için en iddialı kozmetik ürünü mutfağındaki besinler. Senin için mutfağındaki en genç besinleri sıralıyoruz. 3 hafta sonra değişime sen de tanık olacaksın.

DOĞADAN GELEN İYİLİK: YEŞİL ÇAY-BEYAZ ÇAY

Günde 3 fincan yeşil çay veya beyaz çay içerek cildini bakıma sokabilirsin. Nasıl mı? Yeşil çay ve beyaz çayda bol miktarda bulunan kateşinlerden Epigallokateşinler, bilinen en ünlü cilt dostlarından biridir. DNA hasarını engelleyerek cildinizi içten yapılandırır ve onarır.

Vücudunu hem içten hem de dıştan güzelleştirmek için içtiğin yeşil çay poşeti ile gözlerine rahatlatıcı kompres uygulayabilirsin.

PÜRÜZSÜZ GÖZ ÇEVRESİ İÇİN:BADEM SÜTÜ

Göz çevrendeki kırışıklıklar için bir çözüm arıyorsan sana önerimiz badem sütü olacak. Yatmadan 2 saat önce 1 su bardağı badem sütü içerek yıllara meydan okuyabilirsin.

DENİZDEN GELEN MUCİZE: BALIK

Balığın en değerli kısmı şüphesiz yağıdır. Balık yağının faydaları saymakla bitmiyor.

Yağ yakımını hızlandırıp forma girmeni kolaylaştırıyor.
Kolesterol düzeyini artırıp damarlarının genç kalmasını sağlıyor.
Beynin yaşlanmasını geciktiriyor.
Cilt elastikiyetini koruyup cildinin yer çekimine karşı meydan okumasını sağlıyor.

Sana önerebileceğimiz en genç ve güzel balık alternatifi somon. Haftada 2 gün mutfağından somonu eksik etme.

PARLAK BİR CİLT İÇİN: KARABUĞDAY

Kafkasların ve Rusların cilt güzelliklerinin sırrını açıklıyoruz: Karabuğday... Öğle öğünlerinde tercih edeceğin karabuğday salatası düzenli kan dolaşımı sağlayarak parlak, pürüzsüz cilde sahip olmana yardımcı olacak.

AVOKADO YAĞIYLA GENÇLEŞ!

Salatana 1 tatlı kaşığı zeytinyağı yerine 30 g avokado ekleyerek avokadonun içindeki kaliteli yağ sayesinde gençleşebilirsin. İçten ve dıştan çifte etki yaratmak istiyorsan avokado kabuklarını göz çevrene uygulayarak kırışıklıkların için maske yapabilirsin.

KAZ AYAKLARINA SON!

Beslenmende genç besinlere yer vermek için kaz ayaklarının ilk belirtilerini bekleme. A vitamini içeren besinler cildin yenilenmesini hızlandırır ve kırışıklıkları önlemek için kolajen üretimini destekler. O zaman ne duruyorsun; A vitamini bakımından zengin havuç, balkabağı, ıspanak,yumurta, portakal, kayısı gibi daha birçok besine beslenmende daha sık yer ver.

İÇELİM GÜZELLEŞELİM

Cildin güzellik iksirinin su olduğunu tekrar etmeme gerek yok sanırım. Su, hücrelerin ve bağ dokularının dolgu ve destek gereksinimini karşılıyor. Unutma ki su tüm canlıların yaşam kaynağı olduğu gibi, derinin de genç kalabilmesindeki en temel unsurdur.

Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar
Sonbahar ve kış aylarında havadan dolayı cildin kurumaya daha eğilimlidir. Havalar soğuduğu için su içemiyorum gibi sudan bahaneler bulma. En çok su içmen gereken mevsimlerdeyiz unutma!

Günde 2-2.5 litre su içerek güzelleş.

STRESE SON VER, GÜZELLEŞ

Seni strese sokmak için söylemiyoruz ama stres cildini yaşlandırıyor bu bir gerçek. Nasıl mı? Stres gibi cildinde kuruma ve yaşlanmaya neden oluyor. Stresin bedeninde ne gibi etkiler oluşturduğunu da öğrendiğine göre artık cildini stresden korumalısın.

İşte bunun için beslenme planında yer vermen gereken 5 anti-stres besin; yulaf, buğday ruşeymi, badem, yumurta, yoğurt.

Eğer çok stresli bir işin var ve sürekli baskı altındaysan unutma, senin cildine çok daha iyi bakman gerekiyor!

İŞTE GEÇLİK İKSİRİN…
Ne yersen cildine yansıyacağını unutma! Sağlıklı, formda bir hayat için pozitif düşün, bedenini ve ruhunu doya doya sağlıkla besle.

Tatil kilolarından kurtulmanın püf noktaları

Tatil dönemlerinde pek çoğumuzun yeme düzeni değişiyor. Bu da her tatil sonrasında kilo almamıza neden oluyor. Herbalife Türkiye Danışman Diyetisyeni Canan Aksoy, tatilde alınan kilolardan kurtulmanın püf noktalarını paylaştı

Yaz döneminde öğün atlamak, uyku düzeninin bozulması, açık büfelerdeki farklı tatlar ve içeceklere karşı koyamamamız, fazla kiloları da beraberinde getirdi.

Herbalife Türkiye Danışman Diyetisyeni Canan Aksoy, tatil sonrası aldığımız kilolardan kurtularak eski formumuza kavuşmanın basit ama etkili yöntemlerini anlattı.

İşte sağlıklı kilo vermek için birkaç püf noktası;
- Su için: Suya vücudumuzun her zaman ihtiyacı var. Susuzluk hissi acıkma hissiyle çok rahat karışabilir. Gereksiz bir zamanda acıktıysanız, önce bir bardak su için, açlık hissiniz 10-15 dakika içinde geçmediyse o zaman bir şeyler yiyebilirsiniz.

- Egzersiz yapın: Yürüyüş temponuzu değiştirerek nabzınızı yüksek tutacak egzersizler yapın.

- Kalorisi yüksek içeceklerden uzak durun: Kremalı, aromalı kahveler yerine süt içeriği yüksek filtre kahveleri tercih edin. Meyve suları yerine meyve çaylarını soğuk veya sıcak içmeyi deneyin. Gazlı içecekler yerine ayran-kefir tercih etmeye çalışın.

- Düzenli uyuyun: Büyüme hormonu, melatonin ve kortizol hormonlarının hepsi uyku durumundan etkilenir. Zayıflayabilmek için bu hormonlarımızın salınımı dengeli olmak zorundadır.

- Öğünlerinize dikkat edin: Kim ne derse desin 3 ana, 2 ara öğün tüketmek metabolizmanızın ve hormon sisteminizin düzgün çalışmasını, kan şekeri düzeninizi ve açlığınızı kontrol edebilmenizi sağladığı için kilo vermeniz için önemlidir.

- Günde 5-7 porsiyon meyve sebze tüketin: Günde 2 öğünde salata, bir öğünde sebze, iki kerede yaklaşık bir yumruğunuz büyüklüğünde bir meyve yerseniz bu rakamı tutturmuş olursunuz. Bu miktarları tükettiğiniz zaman kabızlık problemi çekme ihtimaliniz azalacağı gibi vitamin-mineral ve antioksidan gereksinimlerinizi de karşılamış olursunuz.

- Öğünlerinizi değiştirin: Değişiklik metabolizmanızı şaşırtmak için iyi bir yoldur. Bu nedenle öğünlerinizde değişikliğe gidin.

ÖRNEK MENÜ

Sabah Alternatifleri:
2 dilim kepekli veya tuzsuz ekmek + 2 dilim kaşar peyniri veya 1 adet beyaz peynir
1 bardak yağsız süt + Herbalife Formül 1 Shake
1 kutu probiyotik yoğurt + 4-5 tane kepekli bisküvi (160 Kalori)
1 bardak süt + 5-6 kaşık müsli veya yulaf ezmesi (yulaf ezmesi kullanılacaksa meyve de ilave edilebilir)
Yarım veya bir simit + 1 Kutu ( 20 Gramlık ) Beyaz Peynir
1 yumurta + bol yeşillik + 1 - 2 dilim tam buğday ekmeği

Öğle- Akşam Alternatifleri :
1 kase soğuk ayran çorbası + 6-7 kaşık zeytinyağıyla pişirilmiş sebze yemeği + bol salata
1 el büyüklüğünde ızgara veya sebze suyunda pişmiş et veya tavuk veya balık+ bol salata +2 dilim tam buğday ekmeği
60 gramı aşmayan az haşlanmış makarna + bol salata + 2-3 kaşık lor peyniri veya 2 - 3 tane ceviz
Yağsız menemen + bol salata + 2 dilim tam buğday ekmeği
2-3 tane etli biber dolma + bol salata + 1 kase yoğurt
Mercimekli veya nohutlu salata + 1 ayran

Ara Öğün Alternatifleri :
-Yoğurt veya süt veya ayran
-Meyve veya kuru meyve
-Fındık veya badem veya ceviz
-Soğuk bitki çayı + 3 - 4 grissini veya diyet bisküvi

Aşırı Kilo Eklem Kireçlenmesine Yol Açıyor

Ağrı, eklemde şişlik ve çabuk yorulma gibi belirtilerle kendini gösteren, hareket kabiliyetini azaltarak, yaşam kalitesini ciddi ölçüde düşüren eklem kireçlenmesi özellikle fazla kilolu ve ileri yaştaki bireyleri tehdit ediyor. 

Memorial Hizmet Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü’nden Op. Dr. Tuluhan Yunus Emre, eklem kireçlenmeleri ve tedavi şekilleri hakkında bilgi verdi.

40 yaşından sonra dikkat!
Eklem kireçlenmesi yani tıbbi adıyla “osteoartrit” en sık görülen eklem hastalığıdır. Diz ve kalça ağrısının en yaygın nedeni olan bu rahatsızlık, eklem kıkırdağının yapısının bozulması, aşınması, incelmesi ve kaybına neden olabilir. Ayrıca, eklem kıkırdağının altındaki kemik dokusunda da değişiklikler sonucu, kemikte büyümeler ve eklem kenarında çıkıntılar (osteofit) gelişir. Sonuçta osteoartrit, eklemlerin normal yapısını bozarak, hareketlerde kısıtlanmaya ve ağrıya neden olan bir hastalıktır. Bu hastalık genç ya da yaşlı herkesi aynı şekilde etkilemekle beraber 40 yaş üstü özellikle aktif bireylerde daha sık görülür.

Eklem yaralanmaları ileride eklem kireçlenmesine sebep olabilir
Eklemin bir travma ya da büyük bir ameliyat geçirmesi, yıllar sonra osteoartrit gelişmesine sebep olabilir. Doğuştan olan bazı eklem hastalıkları da ileri yaşlarda osteoartrit gelişmesine yol açabilir. Ayrıca bazı meslekler bazı eklemlerin daha fazla kullanılmasına sebep olur ve bu eklemlerde erken yıpranmalar olur.

Ağrının şiddeti gün geçtikçe artabilir
En sık görülen belirtileri, eklemde ağrı ve sertliktir. Ağrı, hareket sonrası ve akşama doğru artar. Eklem sertliği ise dinlenme ile birkaç dakika içinde geçer. İlerlemiş hastalarda ağrı, çok şiddetli ve sürekli hale gelebilir. Bu durumda olan hastalarda ağrının şiddeti dinlenmeyle ya da geceleri azalmaz. Örneğin; dizi tutan eklem kireçlenmesi hastasının, merdiven inip çıkması, oturup kalkması ve çömelmesi zorlaşabilir. Eklem eskisi gibi rahat ve normal hareket edemez. Eklemde şişlik, kemikte gelişen osteofitler yani; eklemde ağrı ve hareket sınırlılığı ile kendini gösteren romatizmal bir hastalık ya da eklem içi sıvısında artış olması, eklemin şiş görünmesine sebep olabilir. Bu durumda eklem hassastır ve dokunulduğunda ağrı duyulur. Hastalığın tanısını koymak için röntgen filmi çektirmek gereklidir. Sebeplerini belirlemek için ise, bazı kan tetkikleri, MR ve ya CT gibi ileri tetkikler gerekebilir

Düzenli egzersiz yapmak ve fazla kilolara dikkat etmek tedavide önemli rol oynuyor
Eklem kireçlenmesi tedavisinin ana amaçları; ağrıyı gidermek, hareketteki kısıtlanmayı düzeltmek, günlük yaşam aktivitelerinin sorunsuz yapılmasına yardımcı olmak ve hastalığın ilerlemesini engellemektir. Bu rahatsızlığın tamamen düzelmesini sağlayan bir tedavi yoktur. Aşınmış olan kıkırdak dokusunu yenilemek mümkün değildir. Vücut ağırlığının ideal kiloya inmesi, düzenli egzersizlerle ekleme binen yükün azaltılması ve kas gücünün artırılması oldukça yararlı olmaktadır. Günlük işlerin ve önerilen egzersizlerin gün içerisine dengeli bir şekilde dağıtılması çok önemlidir. Sert zeminde (asfalt, beton gibi) yapılan yürüme egzersizleri şikayetleri artıracağından eklemlere yük bindirmeyen yüzme gibi sporlar tercih edilmelidir. Eklem ağrısı için öncelikle basit ağrı kesiciler, erken evrede bir takım ilaçlar ve eklem içi enjeksiyonlar uygulanabilmektedir. Uygun durumlarda sıcak veya soğuk uygulamalar da ağrı kesici etki sağlamaktadır. Kireçlenme nedeniyle eklemin işlevinin tamamen bozulduğu durumlarda protez cerrahisi uygulanabilir. Başarılı ve doğru tekniklerle yapılan protez ameliyatından sonra hastalar kısa sürede iş ve sosyal yaşamlarına geri dönebilmektedir.

Metabolizmanızı hızlandırmanın ipuçları

Yaş ve yaşam tarzına bağlı olarak metabolizmamız yavaşlıyor. Hayat tarzımız ve alışkanlıklarımızı değiştirerek daha hızlı bir metabolizmaya sahip olmak ise bizim elimizde. 

Diyetisyen Canan Aksoy, öğün atlamadan sık aralıklarla yemenin, hafif egzersizler yapmanın ve bol su içmenin uyuyan metabolizmamızı uyandırmak için yapılması gerekenler arasında olduğuna dikkat çekerek bazı ipuçları verdi

Şehir ve çalışma hayatına bağlı olarak hareketsiz yaşam, düzensiz beslenme metabolizmamızı yavaşlatarak kilo almamıza neden oluyor. Aldığımız besinlerin kilo yerine enerjiye dönüşmesi için daha hızlı bir metabolizmaya sahip olmamız gerekiyor. Herbalife Türkiye Danışman Diyetisyeni Canan Aksoy, daha hızlı bir metabolizmaya sahip olmak için yapılması gerekenleri açıkladı.

Diyetisyen Canan Aksoy’dan yavaşlayan metabolizmanızı uyandırmanın püf noktaları:

Azar azar ama sık sık yemek yemelisiniz
3-4 saatte bir beslenmek metabolik faaliyetlerin düzenli çalışmasını, kan şekerinin düzene girmesini ve enzim - hormon sisteminin düzgün bir şekilde işlemesini sağlar. Azar azar ve sık sık yemek metabolizmamızı çalıştırmak için en önemli bileşendir.

Öğünlerinizde karbonhidrat-protein-yağ dengesine dikkat etmelisiniz
Ara ve ana öğünlerde tek tip bir besin grubu yerine tüm besin gruplarını almak (karbonhidrat-protein ve yağlar ), bunları yakan enzimlerin düzgün çalışmasını ve metabolizmamızın aktif olmasını sağlar.

Öğünlerden sonra hareket etmelisiniz
Kahvaltı yaptınız veya akşam yemeğinizi yediniz, hemen televizyon veya bilgisayar karşısına oturmayın. Ne yaparsanız yapın öğünlerden sonra hareketli olmaya gayret edin. Öğünlerden sonra hareketsiz kalmak, kan şekerini düzenleyen hormon olan insülinin daha fazla salgılanmasına neden olup metabolizmamız üzerinde negatif etki yaratacaktır. Bu nedenle yemeklerden sonra 10-15 dakika hareket etmeye özen gösterin.

Haftada en az 120 dakika kaslarınızı çalıştırmalısınız
Kas kitlemizi korumak, giderek aktivitesi düşen hayatımızda hareketli olmayı sağlamak için düzenli egzersiz yapın, yüzün, yürüyün, koşun, dans edin. Haftada en az 120 dakika kaslarınızı çalıştıracak bir egzersiz yapın, hayatınız hangisini yapmanıza el veriyorsa.

Su içmelisiniz
Vücudumuzun yarıdan fazlası sudur ve her tür metabolik faaliyet neredeyse suyun içinde gerçekleşir diyebiliriz. Özellikle de sıcak geçen yaz günlerinde, metabolik faaliyetlerin düzgün gerçekleşmesi için hepimizin suya ihtiyacı vardır. Günde en az 6-7 kere idrara çıkmanızı sağlayacak kadar suyu mutlaka tüketin.

Ana ve ara öğünlerinizde kalsiyuma yer vermelisiniz
D vitaminini en güzel aldığımız yaz mevsiminde, vücudumuzda en çok bulunan mineral olan kalsiyumu düzenli olarak tüketin. Süt-yoğurt-ayran-cacık – kefir ana ve ara öğünlerinizde mutlaka bulunsun. Yetişkin bir bireyin günde en az 2 su bardağı süt veya yoğurda ihtiyacı vardır.

Metabolizmamız nasıl çalışır?
Herbalife Türkiye Danışman Diyetisyeni Canan Aksoy metabolizmanın nasıl çalıştığı hakkında şu bilgileri verdi: “Metabolizma en temel anlamıyla vücuttaki tüm kimyasal değişimleri içine alan bir süreçtir. Bu süreç, besinin vücuda alınmasından başlayıp enerjiye dönüştürülmesine kadar devam eder. Bazal metabolizma ise nefes alıp- vermek, kalp ritmini sağlamak gibi vücudun temel gereksinimleri için kullandığı enerjidir. Bazal metabolizma günlük metabolizmamızın yaklaşık yüzde 70’ini oluşturur ve cinsiyet, yaş, boy, kilo ve kas kütlesine göre farklılıklar gösterir. Yavaşlamış bir metabolizma daha çabuk kilo almamıza neden olur. Metabolizmamızı hızlandırmak için ise günlük alışkanlıklarımızın dışına çıkmamız gerekir. Hafif egzersizler yapmak, sık aralıklarla yemek, bol su içmek gibi küçük değişimlerle metabolizmamızı hızlandırabiliriz” dedi.

Sağlıklı beslenerek zayıflayın

Güne mutlaka kahvaltı ile başlanılması gerektiğini belirten Kümeli, “Sofranızda besin ve renk çeşitliliği oluşturun. Üç ana ve dört ara öğünü mutlaka tüketmeye çalışın. Egzersiz yapmayı vakit kaybı olarak değil, sağlıklı yaşamanın yolu olarak görmeye çalışın. Diyetinizde bütün besin gruplarını bulundurun. Yanınızda taşıyabileceğiniz öğünler hazırlayın” açıklamasında bulundu.

Günümüzde pek çok insanın yorgunluktan şikâyet ettiğine değinen Kümeli, yorgunluğa neden olan etmenleri şöyle sıraladı; “Yeterince dinlenmemek, fazla çalışmak, yeterli uyku uyumamak, uyku apnesi, yetersiz beslenme, kansızlık, depresyon, hipotiroidizm, aşırı kafein yüklemesi. Bunun da ötesinde uzun süre devam eden ve nedeni açıklanamayan yorgunluk önemli hastalıkların habercisi olabilir.”

ŞOK DİYETLER KİLO DEĞİL, KAS VE SU KAYBETTİRİR
Kilolardan hızla kurtulmak için haftada 4-5 kilo verdiren, çoğu besin öğesi yetersiz, düşük kalorili şok diyetlere yönelmenin yanlış olduğunu belirten Kümeli sözlerine şöyle devam etti; “Önemli olan, tartıda kaç kilo olunduğu mudur, yoksa olunması gereken ağırlıkta, sağlıklı yağ yüzdesine sahip bir vücuda sahip olmak mıdır? Şok diyetler, son derece düşük kalorilidirler ve vücudumuzun ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktırlar. En önemlisi, bu tür diyetlerle yağlar kaybedilmez, su ve kas kayıpları gözlenir. Vücut ihtiyacı olan enerjiyi bu tür diyetlerle karşılayamaz ve enerjiyi sağlamak için kas proteinlerini ve karaciğerde bulunan bir tür şekeri (glikojen) kullanmaya başlar. Gün boyunca aç kalan bir insanda kan şekeri düşer, halsizlik, güçsüzlük, yorgunluk ve baygınlık gözlenir, iş verimi, anlama ve öğrenme kabiliyetinde düşme gözlenir, baş ağrıları oluşur. Bütün bu olumsuzlara rağmen, sonuçta kaybedilen yağ değil, su ve kas olur. Bir gram kas kaybedildiğinde, yaklaşık 2,7 gram da su kaybedilir. Dolayısıyla tartıda görülen kayıplar aldatıcıdır. Doğru kilo kaybı vücut yağ dokusundaki azalma ile olur.”

KASLAR AZALDIKÇA YAĞ YAKIMI GÜÇLEŞİR
“Vücutta ne kadar fazla kas varsa, metabolik hız da o kadar yüksek, yani yağ yakma yeteneği o kadar iyi demektir. Öte yandan, vücuttaki kas kütlesi azaldıkça yağları yakma güçleşir. Şok diyetlerin diğer bir olumsuz etkisi metabolizmayı yavaşlatmasıdır. Bu tür diyetlerle yağ dokusundan çok kas dokusu kaybedildiği için metabolizma yavaşlar. Bir miktar kilo verilmiş olsa da bunlar ilk fırsatta geri alınır. Hatta kişi daha az veya eskisi kadar bile yese kilo almaya devam eder. Daha sonra yapılan diyetlerde kilo vermek zorlaşır. Diyet yapılırken sonuca hemen ulaşılmak istenir, ancak seneler süren yanlış beslenme alışkanlıkları nedeniyle bozulan metabolizmanın bir veya iki ay gibi kısa sürede düzelmesinin imkansız olduğu kabul edilmelidir” ifadelerini kullandı.

Kümeli aşırı kilo kaybı olan anekrosiyanın belirtilerini de şu şekilde özetledi; “Bulunduğu yaş grubu ve boy uzunluğu acısından normal kabul edilen en az kilo ya da bu ağırlığın üzerindeki bir kiloyu kendisi için uygun bulmamak. Kilo almak veya şişmanlamaktan aşırı derecede korkma. Kişinin kendini değerlendirişinde kilo ya da vücut seklinin, olağandan çok daha fazla ve anlamsız ölçüde bir yer kaplaması veya o anki kilosunun düşük olmasının öneminin farkına varmama.”

LİSTENİZDE BÜTÜN BESİNLER OLSUN
İş tempolarının kilo almalarına neden olmasını istemeyen oyuncuların güne mutlaka kahvaltı yaparak başlamalarını tavsiye eden Kümeli, “Özellikle yoğun bir tempoda çalışanların, iş verimlerini aksatmamak adına, kilo almamaya ya da vermeye çalışırken, tempolarını aksatmayacak beslenme programlarına ya da diyetlere yönelmeleri gerekiyor. Kalorisi aşırı kısıtlı olan katı diyetler uygulamak, yapılabilecek en büyük hatalar arasında yer alıyor. Bunun tersine, beslenme programlarında ve diyet listelerinde, bütün besin gruplarından yiyeceklere yer vermek gerekiyor. Sofralarında besin ve renk çeşitliliği oluşturmaları sağlık açısından çok önemli” diye konuştu.

EGZERSİZ VE SAĞLIKLI BESLENME BİRLİKTE OLMALI
Olumlu sonuçlar almak için egzersiz ve sağlıklı beslenmenin birlikte ilerlemesi gerektiğini vurgulayan Kümeli, “Günlük programınız ne kadar yoğun olursa olsun haftada 3 kez 30 ile 60’ar dakikalık egzersiz yapmayı hedefleyin. Yağ yakımını sağlamak için daha çok kardiyovasküler sistemi çalıştıran aerobik egzersizleri yapın. Egzersiz sıklığına, süresine, hızına dikkat edin. Mutlaka kas oranınızı arttırın. Açık havada egzersiz yapmayı tercih edin” dedi.

KİLO PROBLEMİNİN SORUMLUSU: UYKUSUZLUK
Yaşam kalitesini arttırmak için düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme kadar uykunun da önemli olduğunun altını çizen Kümeli, “Günümüz insanında görülen uyku açlığı sorunu, aynı zamanda fazla kiloların başlıca sorumlularından. Daha az uyumayla daha çok yeme arasındaki bağlantıya işaret eden Harvardlı uzmanlar, uykusuzluğun bazı hormonların salınımını artırdığını ve bunun yemek yeme ihtiyacına neden olduğunu söylüyor” açıklamasında bulundu.

KÜMELİ’DEN BESLENME ÖNERİLERİ

1-Daha fazla sebze ve meyve yemek
Her öğünde en az bir ve daha fazla meyve veya sebze yemeye özen gösterin.Mutfakta görebileceğiniz yerlere doğranmış çiğ sebzeler ve meyveler koyun. Humus, yer fıstığı ezmesi ve yoğurt gibi sağlıklı dip sosları elinizin altında tutun. Salata, pizza, sandviç, çorba ve omletlerinize ekstra sebze ekleyin. Balkabağı gibi, haşlanarak püre haline getirilebilen sebzeleri çorbaları koyulaştırmak ve besleyicilik kazandırmak için kullanabilirsiniz.

2- Daha az fast-food yemek
Fast food ataklarını önlemeye çalışın. Evden işe gidene veya gelene kadar sizi oyalayabilecek kuruyemiş ve meyveleri yanınızdan ayırmayın. Eğer karşı koyamıyorsanız, ızgara tavuk gibi düşük kalorili seçeneklerden yararlanın. Yanında kızarmış patates yerine meyve veya salata gibi sebze seçeneklerini isteyin. Siparişinizi küçük veya orta boy verin, içecek olarak da ayran veya su tercih edin.

3-Daha sağlıklı ara öğünler yemek
Günde bir veya daha fazla sağlıklı atıştırmalık tüketin. Bir atıştırmalık olarak kurabiye veya cips seçmek yerine, küçük bir kâse kuruyemiş çeşitleri veya yağsız yoğurda bir şans verin. Mevsim meyvelerinden yararlanın. Mandalina gibi turunçgiller özellikle iyidir çünkü kabuğunu soymak ve yemek vakit alır. Az yağlı peynir ve tam tahıllı kraker yiyebilirsiniz.

4- Daha az dışarıda yemek
Her gününüzü planlayın, böylece tek seçeneğiniz dışarıda yemek olmaz. Yemeklerinizi akşamdan planlayıp hazırlayın, böylece akşam eve geldiğinizde yemek vaktinde sizi bekleyen bir yemeğiniz olur. İhtiyacınızdan fazlasını pişirip yarısını derin dondurucuya koyun. Böylelikle dışarı çıktığınızda yanınıza alabileceğiniz donmuş yiyecekleriniz olur.

5- Çılgınca yemek yemekten kaçınmak
Eğer gerçekten açsanız yemek yiyin. Eğer doymuş hissediyorsanız, tabağınızda yemek kalmış olsa bile sofradan kalkın, bitirmeye çalışmayın. Yemek yerken televizyon veya bilgisayar karşısında oturmayın. Çoklu görevler aşırı yemeye yol açar. Yediklerinize dikkat edin.

6- İş yerinde daha az atıştırmalık yemek
Sağlıksız atıştırmalıkları ofisinizden içeri sokmayın ya da en azından direkt olarak görebileceğiniz yerlerde bulundurmayın. Elinizin altında ulaşabileceğiniz bir yiyecek olmazsa daha az yemiş olursunuz.

7-Restoranlarda akıllıca seçimler yapmak
Tıpkı evde yediğiniz gibi planlama yapmak, restoranlarda akıllıca seçimler yapmanızı sağlar. Çocuk menüsü veya daha küçük porsiyonlar sunan bir restoran bulun. Kendinizi çok fazla yiyecek kadar aç bırakmayın. Yemek öncesinde sağlıklı bir atıştırmalık tüketin veya bir çorba ya da salata ile başlayın.

8- Daha az şeker tüketmek
Gün içinde içtiğiniz şekerli içeceklerin birinden vazgeçin. Bir kutu şekerli içecekten vazgeçmek, 30 gram yani 8 çay kaşığı şekeri vücuda sokmamak anlamına gelir. Asitli ve şekerli içecekleri diyet olanlarıyla, su ve şekersiz çaylarla değiştirin. Şekerden uzaklaşmanın diğer yolları: taze meyve, suda beklemiş konserve meyve veya meyve suyu gibi seçenekler, şurupta bekleyen konserve meyvelerden daha az şeker içerir. Ve şekersiz tam tahıl gevrekleri seçmeyi unutmayın.

9- Her gün kahvaltı etmek
Eğer sabahları kahvaltı yapmak için vakit bulamıyorsanız, yemek için yiyeceğinizi yanınızda götürün. Taşınabilir kahvaltı öğeleri olan granola, kahvaltılık tahıl barlar, kutuda yoğurtlar, hızlı yulaf ezmesi paketleri veya doğranmış taze meyveler gibi yiyecekler işinize yarayabilir. Muffin, açma, poğaça gibi unlu mamuller genelde tek porsiyondan fazlasıyla büyüktür, porsiyon boylarını göz önünde bulundurun. Tipik kahvaltı yiyeceklerinden hoşlanmıyorsanız bile, sabahları vücudunuza yakıt sağlayabilecek bir şeyler yemeniz gerekmektedir.

10- Doğru beslenmek için plan yapmak
Zamanınızın dışına çıktınız diye sağlıklı yiyeceklerden vazgeçmeyin. Eğer geç saatlere kadar çalışıp yetiştirmeniz gereken işler varsa, bu günler için beslenmenizi bozmayacak sağlıklı planları önceden oluşturun. Tam tahıllı gevrek veya meyve gibi besleyici atıştırmalıkları yanınızdan ayırmayın.

11- Parti ve davetlerde sağlıklı beslenmek
Evden çıkmadan önce sağlıklı atıştırmalar yapmak, gittiğiniz yerde fazla yemenizi engeller. Eğer açık büfe varsa, küçük bir tabak seçip en az yarım meyve ve sebze ile doldurun. Tatlılar ve yüksek kalorili yiyecekleri yalnızca tadına bakmak için bir iki çatal almakla sınırlandırın. Yemeğinizi yedikten sonra, yiyeceklerin olduğu bölgeden uzaklaşın. Alkol ve ya asitli içecekler tüketiyorsanız, aşırıya kaçmamaya özen gösterin.

12- Yediklerinizin listesini tutmak
Yediklerinize dikkat etmek ve onları yerken ne hissettiğinizi anlamak için bir yiyecek günlüğü tutun. Yeme alışkanlıklarınız sizi şaşırtabilir. Yediklerinizi yazabilir veya akıllı telefonunuza böyle bir uygulama indirebilirsiniz. Her dakika yazamıyor olabilirsiniz fakat en azından haftada bir iki kere yazmak, neler yediğiniz ve nasıl yediğiniz hakkında fikir edinmenizi sağlar.

13- Hayır demeyi öğrenmek
Sağlıklı beslenme söz konusu olduğunda güçlü olmalısınız. Garson size salata sosunu ayrı alamayacağınızı söyleyebilir. İş arkadaşınız evde yaptığı kurabiyeleri denemeniz için size baskı yapabilir. Unutmayın ki her bir ısırık vücuda kalori olarak ekleniyor, bu nedenle tekrar tekrar pes etmekten vazgeçmelisiniz. Hayır deme nedeninizi arkadaşınıza açıklayın veya kibarca reddedin. İnsanlara bir açıklama borçlu değilsiniz fakat kendinize sağlık borçlusunuz.

14-İhtiyacınız olandan fazla yememek
Küçük düşünün. Yemeğinizi tabağa koymak için servis kaşığı yerine yemek kaşığı kullanın. Tabağınıza koyduğunuz yiyeceği gerçekten yemek isteyip istemediğinizi düşünün. Beyine doyduğunuzu iletmesi için yavaş yavaş yiyerek vücudunuza zaman tanıyın.

15- Sağlıklı beslenmenize destek olacak birilerini bulmak
Etrafınızda arkadaşlarınız ve aileniz varsa her zaman güçlü olmanız daha kolay olur. Bir aile üyeniz veya arkadaşınızdan, sizinle beraber sağlıklı beslenmesini teklif edin. Birbirinizden sorumlu olun. Kendinize sağlıklı öğünler hazırlarken, ailenizin istediği yiyecekleri yemesine izin vermeyin. Herkes sağlıklı beslenmelidir. O zaman bir kişi sağlıklı beslenmekten vazgeçecek olduğunda, bütün takım o kişiyi desteklemek için yanında olur.

16-Başarılı olmayı istemek
Özel ve küçük bir sağlıklı beslenme hedefi planladığınızda, onunla yüzleşirken kendinizi ödüllendirin. Aynı anda birçok değişiklik yaparak kendinizi mahcup etmeyin. Kendinizi ödüllendirirken sağlıklı beslenme alışkanlıklarınızın dışına çıkacak yiyeceklerden uzak durmaya çalışın. Başardığınız hedefleri kutlamak için başka yollar deneyin, mesela gurme bitki çayları veya bir masaj gibi…

Trendy Diyetler Sağlıklı mı?

Yaz tatili heyecanı yaşayanlar, düğün hazırlığı yapanlar, kışın aldığı kiloları vermek isteyenler en hızlı kilo verdiren diyet listesi arayışındalar. Ancak kilo vermek uğruna sağlığımızdan olmak da var…

Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç, özellikle kısa sürede fit görünüme kavuşmak için uygulanan diyetlerin; kansızlıktan saç dökülmesine, tansiyon düşüklüğünden adet düzensizliğine kadar pek çok ciddi soruna yol açabileceğini belirtiyor.

Sabah kibrit kutusu kadar peynir ye kilometrelerce yürü ya da koş; öğlen yağsız küçük bir salata ye saatlerce spor salonunda kal; akşam hiçbir şey yeme koşu bandında koş… Böyle bir program belki size çok kısa sürede çok kilo verdirir. Peki ya sonrası? Kilo verirken ruh ve beden sağlığının korunması gerektiğine dikkat çeken Beslenme ve Diyet Uzmanı Banu Kazanç, işin sırrının metabolizmayı hızlandıran dengeli bir beslenme programı ve bunu destekleyen bir spor planı olduğunu söylüyor. Aksi takdirde vücut olumsuz etkileniyor, hatta sağlık elden gidiyor...

Hızla Kilo Veren Vücutta Neler Oluyor?

Bilinçsizce yapılan çok düşük kalorili sağlıksız zayıflama diyetleri; baş ağrısı, konsantrasyon bozukluğu, yorgunluk ve kalp ritminde bozukluk, tansiyon düşüklüğü, adet düzensizlikleri, kabızlık, kansızlık, ciltte kuruluk, saç dökülmesi gibi pek çok sağlık sorununa neden olabiliyor. Banu Kazanç’a göre; zayıflama ve kilo kontrolü ancak dengeli bir beslenme programı ile sürdürülebilir. Kısa sürede kilo kaybettireceği söylenen karışımlar; diüretik (idrar söktürücü), laksatif (bağırsak boşaltıcı) özellik taşıyor. Bunun sonucunda da tartı, düşük kiloları göstermesine rağmen kaybedilen, “yağ” değil, “su” oluyor. Diyeti uygulayan kişi vücudundan su ile birlikte mineralleri de kaybediyor. Örneğin kaybedilen sodyum/potasyum dengesinin bozulmasına, kalp kasının olumsuz etkilenmesine neden olur. 

Düşük kalori alımı sonucunda vücudun direnci düşer, kas kaybına uğrar, yüksek protein diyetleri (Ketoz gibi) böbrek fonksiyonlarına zarar verebilir, ani şeker ve tansiyon düşmesi gibi sorunlar yaşanması ise ölümlere varan sağlık sorunlarına yol açabilir. Kişilerin bilinçsizce, kulaktan dolma bilgilerle yaptıkları diyetler veya dostlarının uyguladığı diyetleri kendilerine uygulaması sonucu; defalarca kilo alıp vermeler metabolizmayı yavaşlatıyor. Bu da verilen kilolardan daha da fazlasının alınmasına neden oluyor.

Hızlı kilo vermek fiziksel görüntüde olumsuzluklara yol açar; yüzde çöküntü, vücutta sarkma gibi... Yine gençlerin kilo kaybını ciddi olarak takıntı haline getirmeleri ise yeme bozukluğu olarak tanımlanan (Anoreksiya Nevroza veya Bulumia’ya) ciddi psikolojik sorunlara yol açıyor. Ayrıca aşırı kilolu insanların yeterli karbonhidrat, protein, yağ vitamin ve minerallerden yoksun, düşük kalori beslenme eşliğinde, ağır egzersizler yapmaları ise sağlık adına çok ciddi riskler içeriyor. Banu Kazanç, özellikle ailesinde kalple ilgili şikayetleri olanların, bu tür risklere girmelerini hiç doğru bulmuyor.

Banu Kazanç, hızlı ve kolay kilo vermenin bir yolu olmadığını, ancak kişiye uygun bir beslenme programının profesyonel bir yardımla düzenlenmesi ile kilo vermenin mümkün olduğunu belirtiyor. Bunu için de öncelikle kiloya neden olan arka plandaki sağlık sorununu veya ilaç kullanımıyla ilişkili problemi anlayıp çözmek gerekiyor. Bu durum dikkate alınmadan bazı geçici başarılar sağlansa bile etkili ve kalıcı sonuçlar hiç bir zaman elde edilemiyor. Kilo vermek bir süreçtir, zaman ister, emek ister, sabır ister, disiplin ve kararlılık gerektirir. Bir iki kilo fazlası olanlar değil ama çok kilolu olanlar bunu göze almalı…

Oruç, Bağışıklık Sistemini Güçlendiriyor

Oruç tutmak, sindirim sistemini dinlendirdiği için, vücutta diğer organların kanlanmasını sağlıyor, kemik iliği uyarılıyor, kan yapımı artıyor. Vücut birikmiş zararlı maddelerden temizleniyor, bağışıklık sistemi güçleniyor. Kalp, damar, kanser gibi hastalıklara karşı direnç artıyor.

Güneşin doğuşundan batışına kadar olan süre içinde yemek ve içmekten vazgeçilmesi şeklinde tutulan oruçla, karaciğer ve tüm sindirim sisteminin dinlenme şansı bulduğunu söyleyen Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, “sindirim sistemi dinlenmekte olduğu için, vücutta diğer organların kanlanması ve çalışma verimi artıyor. Şeker hastalarında kan şekeri kontrolü, hipertansiyon hastalarında kan basıncı kontrolü kolaylaşıyor. Kanda yağ düzeyleri düşüyor, yararlı kolesterol yükseliyor. Vücutta depolanmış yağlar eriyor, birkaç kilo zayıflanıyor. Kemik iliği uyarılıyor, kan yapımı artıyor. Vücut birikmiş zararlı maddelerden temizleniyor, bağışıklık sistemi güçleniyor. Kalp, damar, kanser gibi hastalıklara karşı direnç artıyor” dedi.

Orucun aşırı yemek, sigara, alkol gibi zararlı alışkanlıklardan uzaklaşmaya da vesile olduğuna vurgu yapan Prof. Avcı “Orucun bir ibadet olarak tutulması ve kudretli bir varlığın himayesine girildiğine inanmanın verdiği güven ve huzur, oruç tutanlara büyük moral ve mutluluk vermektedir “ dedi.

Ramazanda Kalp Hastaları Oruç Tutabilir mi?
Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı, gördüğü tedavi ile yakınmasız olarak aktif yaşam süren hastaların, beslenmeleri ve ilaç saatleri düzenlenerek, oruç tutabileceklerini söyledi.

Uzun ve sıcak yaz günlerinde “Kalp hastaları oruç tutabilir mi? Nelere dikkat edilirse güvenle oruç tutulabilir?” sorularını yönelttiğimiz Prof. Dr. Günsel Şurdum Avcı “Ramazan orucunu tutabilmek, verdiği büyük manevi mutluluk yanı sıra başka yönlerden de insan sağlığına çok yararlı. Kalp hastalarını bu yararlardan mahrum etmemek için, durumlarını değerlendirip, gördüğü tedavi ile yakınmasız olarak aktif yaşam süren hastalara, beslenme ve ilaç saatleri düzenlenerek, oruç tutabilecekleri güveni verilmeli” dedi.
Prof. Avcı, “Kalp hastalarını bu yararlardan mahrum etmemek için, durumlarını değerlendirip, gördüğü tedavi ile yakınmasız olarak aktif yaşam süren hastalara, beslenme ve ilaç saatleri düzenlenerek, oruç tutabilecekleri güveni verilmeli” dedi. Geçirdiği bypass ameliyatı, balon-stent tedavisi ya da kalp pili uygulamasından sonra, herhangi bir yakınması olmaksızın, evinde ve işinde aktif yaşantısına devam edebilen kalp hastalarının, ilaçların günde iki kez alınacak şekilde ayarlanabileceğini ve oruç tutan herkes için geçerli olan beslenme kurallarına uyularak, oruç tutabileceğini belirtti.

Oruç Tutması Riskli Kalp Hastaları Kimlerdir
Oruç tutması riskli olan hastalar için Prof. Avcı şu açıklamada bulundu: “Koroner kalp hastalığı olup, geçirdiği bypass ameliyatı ya da balon-stent tedavisinden sonra, eforda veya eforsuz, göğüs ağrısı yakınmaları yeniden ortaya çıkmış olan, Ritmik Masaj (EECP) Tedavisi görmemiş ve bu yakınmalardan kurtulma şansı bulamamış, kullandığı birçok ilaca rağmen yakınmaları devam eden ve kalp krizi riski olan hastalar oruç tutmamalıdır. Ayrıca, önceden geçirdiği kalp krizleri ile kalp yetersizliği başlamış, eforda ya da eforsuz, nefes darlığı yakınması, vücutta su toplanması ve kilo artışı olan kalp hastaları da oruç tutamazlar. Yüksek tansiyonu olup, kullandığı ilaçlara rağmen kan basıncı sık sık yükselme ve düşme gösteren hastalar ile şeker hastaları da oruç tutmamalıdır”.

Kalp hastalığı olsun olmasın, oruç tutan herkesin, Ramazan süresince beslenmesine özen göstermesi gerektiğini belirten Prof. Avcı “Yılda bir ay vücudun dinlendirilmesi demek olup, fiziksel ve zihinsel sağlığımıza büyük katkıları olan oruçtan bu yararları sağlayabilmek için Ramazan süresince, sağlıklı ve dengeli beslenmek çok önemlidir. Abartıya kaçmadan günlük ihtiyaç olan protein, yağ, karbonhidrat, vitamin ve mineraller alınmalı, iftar ve sahurda yavaş yavaş ve az miktarlarda yemeli, yiyecekler ağızda iyi çiğnenmeli, doymadan sofradan kalkmalıdır. İftar ve sahur arasında iki litre kadar sıvı, su, ayran, komposto olarak alınmalıdır. Sahurda, mideden geç boşalarak uzun süre tok tutacak, proteinden ve lifden zengin, süt, yoğurt, kefir, peynir, yumurta, hurma, çörek otu, ceviz, badem, fındık, kuru baklagil, tahıl, esmer ekmek, esmer pirinç tercih edilmelidir. Metabolizmayı yavaşlatarak kilo almaya da neden olan çok yağlı ve hamurlu- şerbetli ağır tatlılardan, kızartılmış, baharatlı, tuzlu gıdalardan kaçınmalıdır” dedi.

Ramazanda Bir Çok Kişi Kabızlık Çekiyor
Ramazanda birçok kişinin kabızlık çektiğine değinen Prof. Avcı, “kabızlık devam ederse orucun vücudu temizleyici etkisi azalır, ramazan süresince lifli ve kabızlığı önleyici ürünler tüketmeğe özen gösterilmeli, bu amaçla, hurma, kırmızı pancar ve kefir, iftar ve sahurlarda bolca tüketilmelidir. Hurma, dengeli bir enerji ve karbonhidrat içeren lifli bir besindir. Kefir, zengin protein içeriği yanı sıra vücut için yararlı probiyotiklerden çok zengindir, evde yapılarak tüketilmesi daha uygun olur. Kırmızı pancar, içerdiği vitamin ve minerallerle de bir enerji deposudur, tazesi rendelenmiş olarak salatalarda ya da kefir veya yoğurtla karıştırılarak tüketilebilir” dedi.

İftar davetlerinde ve restoranlarda, önceden belirlenmiş zengin menülerle yapılan iftarların insanlara ciddi bir ağırlık verdiğine vurgu yapan Prof. Avcı, “Saatlerce boş kalmış midenin hızla ve aşırı derecede, özellikle de yağlı ve şekerden zengin besinlerle doldurulmasının ve iftar sonu ard arda sigara içilmesinin, sağlık için ciddi tehlike olduğuna dikkat çekti. Gizli kalp hastalarında ani kalp krizine, ani kan basıncı yükselmelerine ve felç durumuna yol açabileceği unutulmamalıdır uyarısında bulundu.

Zayıflamak için değil, sağlıklı yaşamak için

Son yıllarda da zayıflamak için piyasaya sürülen ürünlerin başında yeşil kahve geliyor. Zayıflamak amacıyla piyasaya sürülen yeşil kahvenin etki mekanizmasını içerisindeki klorojenik asit oluşturuyor. Fakat şöyle bir gerçek var ki yeşil kahvenin içerisindeki klorojenik asitin gerçek anlamda etki gösterebilmesi için bahsi geçen kahveden insanların günde 7 fincan içmesi gerekiyor. 

Hatta bununla ilgili Dünyaca Ünlü Türk Kalp Cerrahı Dr. Mehmet Öz kendi adını taşıyan Dr. Öz Show’da yeşil kahve ve klorojenik asit özütü arasında ki farkı belirtmiş olmasına rağmen yeşil kahvenin satışları konusunda bu isimden faydalanılmıştır. Geçtiğimiz günlerde de bu reklam çalışmaları sebebiyle Dr. Öz ABD senatosuna ifade verdi.

Yeşil kahve ile ilgili yapılan araştırmalar gösteriyor ki klorojenik asidin zayıflatıcı etkisi mevcut. Fakat insanların yeterli seviyede klorojenik asit alabilmeleri için günde en az 6-7 adet büyük fincanda yeşil kahve içmesi gerekiyor. Bu durumda yeşil kahvenin içerisindeki kafein miktarı; yüksek tansiyon, yorgunluk, asabiyet, titreme, ishal, kusma, bulantı, kalp çarpıntısı, su kaybı, böbrek yetmezliği, kramp, kemik erimesi, kansızlık (anemi) ve kalp yetmezliği gibi ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir. Daha az miktarda içilen yeşil kahvenin de zayıflamada herhangi bir etkisi bulunmamaktadır. Öte yandan zayıflamak için tavsiye edilen klorojenik asit, sadece kilo kaybını sağlaması ile değil aynı zamanda diyabet, kalp-damar hastalıkları ve kanser başta olmak üzere pek çok kronik metabolik hastalığa, Alzheimer ve Parkinson gibi önemli neurolojik hastalıklara karşı da korunma sağlıyor.

YAĞ VE ŞEKER; SADECE KİLO ARTIŞI DEĞİL, İLTİHAPLANMA, KALP-DAMAR HASTALIKLARI, DİYABET VE KANSER DEMEK
Klorojenik asidin faydalarıyla ilgili açıklama yapan ODTÜ Gıda Teknolojileri Uzmanı Dr. Uğur GÖĞÜŞ; “Kahve ile ilgili soru işaretlerinin oluşmasının en büyük sebebi içerisindeki kafein miktarıdır. 4 bardak kahve içtiğinizde içerdiği 400 mg kafeinden dolayı kendinizi biraz zinde ve dinç hissedebilirsiniz. Zira yeşil kahvede kafeinden çok daha yararlı, kanser düşmanı ve şeker emilimini azaltarak kilo verdiren klorojenik asit adlı bir madde var. 

Bu maddenin kilo azaltıcı etkisi içinse en az günde 7 su bardağı kahve tüketmek gerekiyor ki 4 bardağın üzerine çıktıkça içindeki yüklü kafein miktarı yüksek tansiyon, yorgunluk, kalp yetmezliği dahil ciddi sağlık sorunlarına yol açar; bu da kafein zehirlenmesi demek. 7 su bardağı dolusu kahvede bulunan kilo verdirebilecek klorojenik asit miktarını aynı miktar kahvedeki kafeinin ciddi hayati tehlikeleri olmaksızın günlük 600 mg klorojenik asit ile alabiliyor ve kilo verebiliyorsunuz. Aynı zamanda klorojenik asit; diyabet, kalp-damar hastalıkları ve kanser başta olmak üzere pek çok kronik metabolik hastalığa, Alzheimer ve Parkinson gibi önemli nörolojik hastalıklara karşı da koruma sağlıyor.

Lanse edilenin yanında Klorojenik Asitin Faydaları;

- Diyabet Hastalığını Engeller: Yemeklerden yarım saat önce alınan klorojenik asit; bağırsakta şekerin emilimini sağlayan sodyum ve potasyum mineralleriyle etkileşime geçerek, fazla şekerin kana geçmesini engeller. Böylelikle yemeklerden sonra kana karışan şeker miktarında yüzde 29-40 oranında azalma olur. Kana karışan şeker miktarında ki bu azalma özellikle diyabet hastalığına karşı korunmada son derece etkili olmaktadır.

- Kanseri Engeller: Klorojenik asit pankreasta bulunan ve kan şekerinin düşmesini sağlayan insülin hormononu etkileyerek engellerken, yine pankreasta salgılanan glukagon hormonunun salınımını arttırmaktadır. Glukagon hormonu insülinin tersine hücrelerden kana şekeri çekmekte ve böylelikle hücrelerde şeker birikimini engellemektedir. Hücrelerde fazla şeker konsantrasyonu kanser hücrelerini besleyerek kanseri tetikleyebilmekte ve de fazla şeker hücrelerde yağa dönüşerek hücre ve doku yağlanması sonucu fazla kilo ve obeziteye sebep olabilmektedir.

- Kalp ve Damar Tıkanıklığını Engeller: Kandaki şekerin fazlasının yağa dönüşmesi aynı zamanda damarların kireçlenmesine neden olabilir ki bu durumda kalp yetmezliği ve kalp krizini tetikler. Zaten kalp damar hastalıklarının kökeninde de kan damarlarındaki şeker ve yağ fazlasından kaynaklanan bu kireçlenme yani damar daralması yatmaktadır.

- Kronik Hastalıkları Engeller: Fazla şeker-yağ kanda ve hücrede solunan havadaki oksijenle tepkimeye girerek toksik radikal adı verilen zararlı maddeler açığa çıkarır. Bu zararlı maddeler damar çeperlerinde birikerek damar tıkanıklığı ve takibinde kalp ve damar hastalıklarına, mide yüzeyini tahrip ederek gastrit ve ülsere, eklemlerde birikerek eklem iltihaplanmasına (artrit), beyin damarlarında birikip bu damarları daraltarak Alzheimer ve Parkinson gibi neurolojik hastalıklara neden olabilmektedir.”

Çağımızın Salgın Hastalığı: OBEZİTE

Dünya obezite tehdidi ile çalkalanıyor. Türkiye’de de giderek yaygınlaşan obezite sorunu, birçok farklı rahatsızlığı da beraberinde getiriyor. Türkiye’de erişkin bireylerin yüzde 30’unun obez olduğunu hatırlatan Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri Diyetisyeni Cansu Tektunalı, obezitenin neden olduğu diğer hastalıklar ve bu hastalıklardan korunma yöntemlerini anlattı.

Dünya Sağlık Örgütü’nün son verileri, dünyada obez insan sayısının beslenme yetersizliği ile karşı karşıya kalan insan sayısından daha fazla olduğunu gösteriyor. Yeme davranışı bozukluklarına, gene¬tik faktörlere ve hastalıklara bağlı olarak seyredebilen obezite, son yıllarda ülkemiz de dâhil olmak üzere, tüm dünyada salgın hastalık gibi yayılıyor. Dünyada 400 milyonun üzerinde obez ve 1,4 milyardan fazla, kilolu birey var. Türkiye’de ise erişkinlerin yüzde 30’u, çocukların ise yüzde 8 ’i obez ve ilerleyen yıllarda bu rakamların giderek artacağı öngörülüyor.

Obezite, vücutta depolanan yağ miktarının artması ile tanımlanıyor. Yetişkin erkeklerde vücut ağırlığının yüzde 15-18'i, kadınlarda ise yüzde 20-25'ini yağ dokusu oluşturuyor. Bu oranın erkeklerde %25, kadınlarda ise %30'un üstüne çıkması obeziteye davetiye çıkarıyor. Obezite, endokrin sistem, kardiyovasküler sistem ve gastrointestinal sistem başta olmak üzere birçok sistemi olumsuz etkileyerek, başka hastalıklara zemin hazırlıyor ve hayat kalitesini düşürüyor.

Eczacıbaşı Sağlık Hizmetleri Diyetisyeni Cansu Tektunalı; gıdaları çoğu zaman açlığı gidermekten çok, rahatlama ve ödül aracı olarak görmenin kilo alma sebebi olduğuna dikkat çekiyor. Tektunalı, obeziteyi bir hastalık olarak görüp, diyetisyen eşliğinde, hormonal değerlere, fiziksel duruma, cinsiyete, harcanan enerjiye uygun beslenme planı oluşturulup, davranış değişikliğine gidilmesinin en önemli kural olduğunu belirtiyor.

Diyetisyen Cansu Tektunalı
Tektunalı; “Kişinin laboratuvar bulgularında bir sorun varsa, hekim kontrolünde sorunun tespit edilmeli ve diyet buna göre oluşturulmalıdır. Örneğin, hayvansal kaynaklı ürünler yemeyen vejetaryen obez bir bireyin demir düzeyinde eksiklik saptanmışsa, öncelikle hekime danışılıp, uygulayacağı tedavi belirlenir. Sonrasında, demir içeriği zengin bitkisel besinlerden oluşan beslenme planı hazırlanır” dedi.

İşte Cansu Tektunalı’dan, obeziteye karşı davranış değişikliğinin nasıl geliştirileceğine dair önemli ipuçları;

1- Planlı olun. Öncelikle bir beslenme uzmanına danışarak, size uygun olan beslenme programını öğrenin ve listenizde belirtilen miktarlara sadık kalın.
2- Canınız birşeyler yemek istediğinde, gerçekten aç olup olmadığınızı düşünün. Yemeğinizi henüz yediyseniz, su içmek, dışarı çıkıp hava almak, dergi okumak gibi beyninizi farklı yönde düşündürecek şeylerle meşgul olun.
3- Beyaz ekmek, poğaça, açma gibi beyaz unlu rafine gıdaları tam buğday, çavdar gibi esmer, mineralden zengin ve lifli alternatifleriyle değiştirin.
4- Her öğününüzde söğüş salatanız olsun. Sebzeler lifli olduğundan, midede uzun süre kalarak doygunluk süresini uzatır. Aynı zamanda, çiğneme refleksini uyararak, beyne tokluk sinyallerinin ulaşmasını sağlar.
5- Yemeklere kullandığınız yağları ölçerek kullanın. Etli yemeklere yağ koymaya gerek olmayıp, sebze yemeklerine 2-3 yemek kaşığı zeytinyağını geçmeyin.
6- Karbonhidratı pilav-makarnadan almak yerine çorbadan almayı tercih edin. Yemeğe çorba ve salatayla başlayın.
7- Et/tavuk/balık/peynir/yoğurt/yumurta grubundan biri mutlaka öğünlerinizde yer alsın. Proteinden zengin bu besinler, mutluluk hormonu olan serotonin salgısını uyararak, diyette tatmin duygusunu sağlar.
8- Her yemekten önce 1-2 bardak su içmek, daha az yemenizi sağlar.
9- Diyete alıştıktan sonra, diyet, zorlayıcı bir plandan çok, günlük rutininiz olur ve enerjinizin artmaya başladığını hissedersiniz. Haftada 3-4 gün 30 dakika yürüyüş, koşu, yüzme gibi yağ yakıcı egzersizleri de eklerseniz, kilo kaybı çok daha rahat olacaktır.
10- Ne olursa olsun, diyet sürecinde motivasyon yüksek olsa da, canımızın çok istediği gıdalar olabilir. Onları da makul ölçülerde yemek, (eskiye oranla yarısını yemek) iyi bir strateji olup, diyetten sıkılmanızı engelleyecektir.

Diyet ve Egzersiz Yapmadan Nasıl Kilo Verilir?

Kilo vermek çok fazla sıkı çalışma ve disiplin gerektirir. Koşu bandında kaç kalori yaktığınızı düşünmeden, kilolarınızın erimesini sağlayacak çok basit başka yollar da var.

Yrd. Doç. Dr. Gamze Şenbursa'ya kulak vererek aşağıdaki 5 küçük ipucunu günlük hayatınızda uygulayarak diyet, spor yapmadan kilo verebilirsiniz.

1. Yemekten hemen önce 1 bardak su için: 
Kendinizi bir anda doymuş hissedeceksiniz böylelikle fazla yemekten de kurtulacaksınız.

2. Her yemekte küçük değişiklikler yapın: 
Salatanıza veya yemeğinizi krema ile tatlandıracağınıza sirke kullanmayı deneyin. Böylelikle 80 kalori daha az alacaksınız. Kuru meyve yerine taze meyve kullanın.

3. Tatlı olarak biraz siyah çikolata yiyin: 
Kek veya kurabiye yiyeceğinize, tatlı krizinizi bir parça siyah çikolata ile geçirin. İlk başlarda sizi tatmin etmese de kendinizi aşırı şeker kullanımından korumuş olacaksınız. Düşük kalori aldığınız ve sağlıklı beslendiğiniz için mutlu olacaksınız.

4. Porsiyonlarınızı abartmayın, küçük tutun: 
Kilo vermek istiyorsanız porsiyonlarınız normal ve abartısız olsun. Beyninizi yanıltmak ve bunun yeterli olduğuna inandırmak için küçük tabaklar kullanın ki yemeğiniz içinde zengin görünsün. Yiyemediğiniz kısmı hemen buzdolabında saklayın böylelikle aradan zaman geçtikten sonra tekrar gidip bitirmeye çalışmazsınız.

5. Daha fazla hareket edin: 
Buna yeterli ve gerekli zamana ihtiyacınız olmasa da gün içerisinde biraz daha fazla hareket ederek rutinden daha fazla kalori yakabilirsiniz. Bilgisayar başında oturmayı bırakın ve yerinizden kalkıp biraz dolaşın. Ofisiniz etrafında biraz yürüyün, asansör yerine merdiven kullanın, arabanızı ofisinizin biraz uzağına park edin ki biraz daha fazla yürüyerek kalori yakın.

Haftada 4 kez spor zayıflatır

Daha sağlıklı, mutlu, kaliteli ve uzun bir yaşam için hangi sporu seçmeli, ne kadar spor yapmalısınız? İşte yanıtlar…

Uzun yaşamak, hayatı zinde, kaliteli, nitelikli geçirmek istiyorsanız spor yapıyor olmalısınız ya da en yakın zamanda spora başlamalısınız! Fiziksel görünüşünüzü güzelleştirmek ve zindelik sağlamak için yarışmalara katılacak profesyonellikte sporcu olmak zorunda da değilsiniz. “Düzenli egzersiz ve sağlıklı beslenme” bütünü kas gücünü, dayanıklılığı, koordinasyonu artırıp, kardiyovasküler uyumu sağlar, şişmanlık riskini azaltır, daha mutlu ve stressiz birey olmamızı sağlar.

Doğru kilo kaybı yağ kaybıdır; bunun için vücudun “çalışan işçileri” olan kas kitlesini artırmalı metabolik faaliyeti yükselterek yağ yakımını hızlandırmalısınız. Bunun en temel yolu da diyet programları için her zaman söylediğimiz “kişiye özel” ilkesinin spor programları için de uygulanmasından geçmektedir. Kendi vücudunuza, yaşam şartlarınıza ve isteğinize uygun bir spor seçip o sporu yapmayı sürdürmelisiniz.

Kısırlığa yol açabilir!
Son çalışmalar kadınların son yıllarda uyguladıkları ağır diyet ve sporla bünyelerindeki yağ oranını tükenmeye yakın hale getirdiklerini, bunun da kısırlığa giden sonuçlara neden olabileceğini, hamile kalmakta zorlanabileceklerini göstermiştir.

Dikkat edilmesi gereken en kritik nokta, harcanan eforun şiddeti, yani yoğunluğudur. Spor hekimi efor testiyle egzersiz nabzını belirleyebilir. Eforunuzun yoğunluğu, egzersiz yaparken ıslık çalmanızın veya yanınızdakilerle konuşmanızın mümkün olacağı bir şiddette olmalıdır. Ayrıca, egzersiz yoğunluğu çok hafif de olmamalı, ter atılmalıdır.

Nasıl ve ne kadar?
Uzmanlar kilo kontrolü için haftada en az 2, kilo kaybı içinde haftada en az 4 kez spor yapmayı öneriyor. Spor öncesi ne çok aç, ne de tok olmalısınız. Sıvı alımını takip etmelisiniz.

Egzersiz konusunda kendinizi test edin

1) Haftada kaç kez spor yapıyorsunuz?
a) Hiç
b) Haftada 1 veya 2 kez
c) Haftada 3-4 kez
d) Haftada 5 veya daha fazla

2) Bir günde spor yapmak amacıyla ortalama kaç dakika hareket ediyorsunuz…
a) 10 dakikadan az
b) 10-20 dakika
c) 20-30 dakika
d) 30 dakika veya daha fazla

3) Spor yaparken ya da ağır bir aktivite sonrasında kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
a) Pek hareketli sayılmam.
b) Nefesim kesilmez, terlemem.
c) Normalden hızlı nefes alırım.
d) Normalden çok daha hızlı nefes alırım, terlerim.

A’lar çoğunluktaysa:
Sağlığınızı ciddi şekilde riske atıyorsunuz. Az hareket bile hareketsizlikten iyidir. Azar azar başlayın, performansınız yükseldikçe yaptığınız aktiviteyi artırın.

B’ler çoğunluktaysa:
Fena değil. Az da olsa hareket ediyorsunuz. Fayda sağlamak için biraz daha aktif olmalısınız. 10 dakikalık aktivitelerle başlayıp, birkaç hafta içinde bunu günlük 30 dakikaya, daha sonra da 60 dakikaya çıkarmak hedefiniz olmalı.

C’ler çoğunluktaysa:
Düzenli egzersizin faydalarını hissediyor olmalısınız. Haftanın çoğu günü yarım saatlik bir aktiviteniz var. Amacınız bunu artırmak her güne yaymak ve aktivite süresince hafif ısınma hissedip hafif şekilde nefes nefese kalmak olmalıdır.

D’ler çoğunluktaysa:
Süpersiniz! Aktivite süresince ciddi ısı artışı hissediyor, nefes nefese kalıyorsunuz. Egzersizin sağlığınız açısından faydalarını görmeye başlamış olmalısınız. Eğer performansınızdan memnunsanız bu seviyede tutmak için çalışın, artırmak niyetindeyseniz bir egzersiz uzmanı eşliğinde çalışın.

Dondurmanın Beslenme Açısından Önemi

Yaz mevsimi başta olmak üzere, tüm mevsimlerde kimsenin vazgeçemediği tatlılardan biridir dondurma… 

Sütten üretilen dondurma, aynı zamanda sağlıklı tatlı seçeneklerinin başında gelir. Çünkü;

• Kaliteli protein kaynağıdır.
• A vitamini açısından zengindir.
• Riboflavin vitamini açısından zengindir.
• Kalsiyum ve fosfor minerallerini yüksek oranda içerir.
• Az miktarda D vitamini içerir.
• Birçok tatlıya nazaran kalori içeriği daha düşüktür.

Çocukların Beslenmesinde Önemi
Büyüme ve gelişme çağında protein, kalsiyum ve fosfor kemik ve kas gelişimi açısından elzemdir. Dondurma, içeriği ile bu gereksinmenin karşılanmasında yardımcı olur. Özellikle süt tüketmeyi sevmeyen çocuklarda süt yerine tüketilmesi günlük besinsel ihtiyaçların karşılanmasına yardımcı olur.

Gebe Beslenmesinde Önemi
Gebelik döneminde; anne adayının kaliteli protein ve kalsiyum ihtiyacı artar. Anne bu gereksinmesini karşılayamazsa, bebek annenin depolarını kullanır ve doğum sonrası anne de kemik erimesi gibi sorunlar çıkmasına neden olabilir. Bu nedenle gebelerin günlük 600 ml (3 bardak) süt ve süt ürünleri tüketmesi gerekir. Bu gereksinmenin bir kısmı dondurma ile karşılanabilir.

Yaşlı Beslenmesinde Önemi
Kilo almakta güçlük çeken, çiğneme ve yutma güçlüğü olan yaşlılarda günlük kalsiyum ihtiyacının karşılanması açısından önemli bir kaynak olarak kullanılabilir.

Tedavi alan kanser hastaları için önemi
Kemoterapi alan hastalarda, kimi zaman kemoterapi tedavisinden hemen sonra yanma hissi ve iştahsızlık gözlenebilir. Buna paralel bulantı ve kusma şikâyetleri baş gösterebilir. Bu tür hastalarda, dondurmanın genellikle kolay tüketildiği ve bulantıya sebep olmadığı gözlenmiştir.

Zayıflamak isteyen kişi dondurma tüketebilir mi?
Günlük beslenme programından 1 bardak süt ve 1 dilim ekmek eksilten kişi, diyet yaparken de günde 2 top dondurmayı ara öğün olarak tercih edebilir.

Şeker Hastaları dondurma tüketebilir mi?
Kan şekeri düzeyi kontrol altına alınmış ve obez olmayan şeker hastaları; diyetisyenlerinin önerisi doğrultusunda haftada 1-2 defa 1 top sade veya meyveli dondurma tüketebilir. Piyasada bulunan tatlandırıcı ile hazırlanmış şeker içermeyen dondurmalar da, günde 1-2 top ara öğün yerine tercih edilebilir.

BİLİNÇLİ TÜKETİM
• Gerçek sütten yapılmış dondurmalar tercih edilmelidir.
• Süt kreması veya kaymaktan yapılan dondurmalar, daha nadir tercih edilmelidir.
• Dondurma; süt ürünü olduğundan ötürü uygun koşullarda saklanmadığında zehirlenme riski yaratabilir. Bu nedenle; soğuk ve karanlık ortamda saklanmalıdır.
• Erimiş, eridikten sonra yeniden donmuş dondurmalar kesinlikle tüketilmemelidir.
• Paket dondurmalarda, üretim izni ve son kullanma tarihi kontrol edilmeden tüketilmemelidir.

8 adımda diyette başarıyı yakalayın

Yaz tatilinin yaklaştığı şu günlerde, kış aylarında alınan fazla kilolardan kurtulmak ve daha sağlıklı bir vücuda sahip olmak için doğru diyet programının belirlenip, istikrarlı bir şekilde uygulanması gerekiyor. Aniden başlanıp çabuk bırakılan diyetler ise kişinin daha fazla kilo almasına neden olmakla kalmayıp, sağlık açısından da tehlikeli olabiliyor. 

Memorial Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Bölümü’nden Dyt. Emine Yüzbaşıoğlu, diyet yaparken başarılı olmanın yollarını sıraladı.

1. Hedef kilonuzu belirleyin: 
Kilo vermek isteyen birçok kişi sık sık diyete başlamakta fakat bir süre sonra pek çok farklı nedenle diyet programına sadık kalamamaktadır. Kişiyi günlük hayatında zorlamayacak, doğru planlanmış bir diyet programı sayesinde beslenme alışkanlıkları değiştirilerek başarılı sonuçlar alınabilir. Diyete başlayanlar “Acaba kilo verebilir miyim, versem bu kilomu koruyabilir miyim?” gibi motivasyonu etkileyecek sorularla kendilerini yormamalıdır. “İlk ay 8 kilo veririm” gibi büyük hedefler koymak yerine gerçekçi hedeflerle ve kendilerini strese sokmadan diyete başlayabilirler. “Ayda 1 kilo versem bile yılda 12 kilo eder” diye düşünerek rahatlayabilir, yapabileceklerine inanarak ve kendilerini cesaretlendirebilirler.

2.Sık sık tartılmayın
Kilo takibi amacıyla sık sık tartılmak yanlış bir yöntemdir. Sağlıklı bir diyetle kilo değişimi ayda 4-6 kilodur. Buna göre haftada 1-1,5 kilo kaybı normaldir. Fazlasını beklemek hayal kırıklığına sebep olabilir. Uygun tartılma sıklığı haftada bir ve sabahları aç karnına olmalıdır. Gün içinde farklı saatlerde birkaç kez tartılmak ise moral bozmaya ve motivasyonun azalmasına neden olacaktır.

3.Kendinizi ödüllendirin
Diyet programına başladıktan bir süre sonra kilo vermeye başlanırsa, verilen kilolar için kişiler kendilerini ödüllendirebilirler ancak bu ödüllendirme diyeti bozarak olmamalıdır. Kendilerine ödül olarak; beğendikleri bir kıyafeti alabilir, saç modellerini değiştirebilir ya da uzun zamandır görmek istedikleri bir yere gidebilirler. Bu şekilde motivasyon artırılabilir.

4.Bardağın dolu tarafını görün
Diyet süresince motivasyonu yüksek tutabilmek amacıyla verilen her kilo için sevinmek önemlidir. Verilen kilo miktarı ne olursa olsun, diyet yapan kişiler başarılarını takdir etmelilerdir. Bardağın dolu tarafını görmek diyetin uzun süreli olmasına ve başarıyla sonuçlanmasına sebep olacaktır.

5. Diyet yaparken kendinizi hayatın güzelliklerinden mahrum ve dışlanmış hissetmeyin
Sağlıklı bir yaşam sürdürmek isteyen herkes, doğru beslenme programına uymayı ilke edinmelidir. Gün içerisinde dengeli beslenerek et, süt, sebze, meyve ve tahıl besin gruplarından yeterli miktarda tüketmelidir. Diyete başlayan kişiler, çevrelerindeki diğer kişilerin istedikleri her şeyi yerken kendilerinin yasakların olduğu bir program içinde olduğunu düşünerek dışlanmış hissetmemelilerdir.

6.Yemek yemek istediğinizde açlığınızı sorgulayın
Çoğu insan sıkıldığında, mutsuz olduğunda, sinirlendiğinde ya da mutlu olduğunda kendini aç hisseder. Böyle durumlarda açlık hissi tekrar sorgulanmalı. Duygu yoğunluna bağlı açlık hissi durumlarında mutlaka bir şeyler yemeleri gerektiğini düşünen kişiler, kalorisi olmayan ve mevsime uygun çiğ sebzeleri tercih etmeliler. Örneğin; yaz mevsiminde salatalık ve domates uygun olabilir. Hatta salatalığın üzerine yoğurt eklemek daha doyurucu olmasına yardımcı olacaktır. Böyle anlarda kalorisiz çiğ sebzeleri tüketerek diyeti bozmadan açlık hissinden kurtulunabilinir.

7. Öğünlerde yediklerinizi not alın
Diyet yapan kişilerin yediklerini not almaları kendilerini kontrol etmeleri için etkili bir yöntemdir. Notlar sayesinde, öğün sayısını ve öğünlerde doğru besin gruplarına yer verilip verilmediğini kontrol ederken; yaptıkları yanlışlar varsa onları da görme şansı yakalayabilirler. Not almanın diğer bir avantajı ise diyet programına uyulup not tutulmasına rağmen bir hafta sonunda hiç kilo verilmemesi ya da çok az kilo verilmesi durumunda, tüketimin diyetisyenle incelenerek yapılan hatanın bulunma şansını yaratmasıdır.

8.Ofisteki çekmecenizi yeniden düzenleyin
İş yeri çekmecelerinde bulundurulan çikolata, gofret, bisküvi gibi yüksek kalorili atıştırmalıklar diyet programının bozulmasına neden olabilirler. Bunların yerine iş yeri çekmecelerinde kuru meyve, leblebi, galeta gibi sağlıklı ve ara öğün olmaya uygun yiyecekler bulundurmak daha faydalı olacaktır.

A'dan Z'ye bölgesel zayıflama...

Yaz ayları yaklaştıkça kışın alınan kilolardan kurtulma telaşı da beraberinde geliyor. Kimimiz vücudunun genelindeki kimimiz de bölgesel kilolardan şikayetçi. 

TOBB ETÜ Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Murat Baykır, bölgesel zayıflamayı arzu eden ancak, seçeneklerin çokluğu sebebiyle kafası karışanlara uzmanlardan yardım almasını önerdi.

Bölgesel zayıflamanın kilo azaltma yöntemi olmadığını belirten Dr. Murat Baykır, uygulamayla ilgili metodlar, seanslar ve sonrasına dair merak edilen birçok konuya açıklık getirdi.

BÖLGESEL ZAYIFLAMA NEDİR?
En başta söylenmesi gereken temelde bir kilo azaltma yöntemi olmadığıdır. Vücudun belli bölgelerinde birikmiş olan yağların azaltılması amacıyla kullanılan yöntemlere verilen genel isimdir.
Her bireyin farklı bir vücut yapısı vardır. Genetik, içsel ve dışsal sebepler de yıllar içinde bu yapının üzerine eklendiğinde pek çoğumuzda yağlanma başlar ve bu yağlanma da vücutta homojen dağılmaz, belli başlı alanlarda daha çok depolanır. Bu biriken yağ dokuları da spor ve diyetle maalesef arzu edildiği kadar azaltılamazlar.

BÖLGEDEN UZAKLAŞTIRMA…
Bölgesel zayıflama yöntemlerinin tümü aslında o bölgedeki yağ hücrelerinin büzüştürülerek, parçalanarak veya eritilerek o bölgeden uzaklaştırılması esasına dayanır. Bu işlemlerden herhangi biri uygulandıktan sonra da diyet ve spor yapılması, parçalanmış yağ hücrelerinin o bölgelerden atılmasını kolaylaştırdıkları için hastalara mutlaka önerilmelidir. Bu tavsiyeye uyan hastalarda tedavi başarısı çok artar.

İdeal olanı, bölgesel yağlanma problemi olan hastanın diyet ve spor ile vücudunu şekillendirmesi, kalan yağlanmaların da uzman doktorunun önerisiyle doğru metod seçilerek o bölgeye uygulanmasıdır.

Bölgesel zayıflama metodları son yıllarda giderek artmaktadır. Temelde 2 ayrı grupta toplanırlar:
- İnvazif (girişimsel, cerrahi) metodlar
- Non-invazif (girişimsel, cerrahi olmayan) metodlar
Girişimsel (cerrahi) metodlar; liposuction, lazer lipoliz, mezoterapi gibi metodlardır. Girişimsel (cerrahi) olmayan metodlar ise; pressoterapi, lenf drenaj masajı, ozon sauna, infrared, kavitasyon, cryolipoliz gibi metodlardır.

SOĞUK LİPOLİZ NEDİR?
Bahsettiğimiz girişimsel olmayan metodların içinde yer alan en yeni, FDA (Amerika Gıda ve İlaç Dairesi) onaylı metodlardan biridir.

Nasıl çalışır?
Özel başlıkları uygulama alanına yerleştirilir. Başlık, vakum yaparak deri ve deri altı dokusunu kendine doğru çekerek o bölgedeki kan dolaşımını bir miktar azaltır ve yağ dokuları hareketsiz hale getirilir. Özel bir teknoloji sayesinde o dokuları kontrollü bir şekilde belli bir zaman diliminde yaklaşık + 2 ila – 8 C arasında soğutur. Aynı zamanda diğer dokuları korumak ve onlara hasar vermemek için onları da kısmen izole ederek çalışır.

Dr. Murat Baykır
Deri altı dokusu, subkutan doku dediğimiz alanda bulunan yağ hücreleri (adipositler) soğuğa karşı çok hassastırlar, çevrelerinde bulunan damarlar, sinirler ve diğer dokular bu yağ hücrelerine oranla soğuğa karşı çok daha az duyarlıdırlar. Bu sebeple çevre doku sağlam bırakılarak sadece yağ hücrelerinin etkilenmesi sağlanır.

Yağ hücreleri nasıl yok edilir?
Asıl etkisi soğuk ile yağ hücrelerinin donmasını, kristalize olmasını sağlayarak o hücrelerin ölmesi ve yavaş yavaş vücuttan lenf ve kan yoluyla atılması esasına dayanır.

Kaç seans uygulanmalıdır?
Tek seanslık bir uygulamadır. Ancak aşırı yağ dokusuna sahip olanlarda aralarında 2 ay kadar bir süre bırakılmak üzere 3 seansa kadar uygulama yapılabilir.

Sonuçları nelerdir?
İşlem yapılan alanda işlemden yaklaşık 3 hafta kadar sonra ilk etkiler görülmeye başlar ve yaklaşık 4. ayın sonuna dek devam eder. 4. ayın sonunda artık vücut son halini almıştır. Ortalama daralma, işlem yapılan alan ve yağ dokusunun kalınlığına göre değişmekle birlikte 2 ila 15 cm. arasında olacaktır.

Uygulama süresi nedir?
Bölgelere göre farklılıklar göstermekle birlikte ortalama 30-100 dakika arasındadır.

Kimlere uygulanabilir?
Vücutta aşırı veya yaygın yağlanması olanlar ve obez kişiler uygun değildir. Bunun dışında kalan herkese, kadın erkek farkı olmadan işlem yapılabilir.

İşlemde ve sonrasında ne hissedilir?
İşlem esnasında hasta ağrı, acı hissetmez. Kullanılan özel jeller ve örtüler sayesinde sadece hafif soğukluk, serinlik hissedebilir. Bu sebeple de işlemdeyken TV izleyebilir, kitap okuyabilir, bilgisayar ile çalışabilir.
İşlem bittikten sonra o bölgede hafif kızarıklık ve uyuşukluk oluşabilir. Dakikalar veya saatler içinde geçecektir. Az sayıda hastada morluk oluşabilir, ancak o da hiçbir iz bırakmadan yaklaşık 1 hafta içinde düzelecektir.

En keyifli yanı da işlemden çıkar çıkmaz hastalar günlük hayatlarına hemen dönebilirler.

Etkiler ne kadar süre ile kalıcı?
Kişiler tekrar kilo almadığı, yaşam alışkanlıklarını sağlıklı yönde değiştirdikleri sürece formlarını korurlar.

Blogger tarafından desteklenmektedir.