Responsive Banner design

Ayhan Ercan’dan Karın yağlarını eriten zayıflama yağı tarifi

Ayhan Ercan’dan Karın yağlarını eriten zayıflama yağı tarifi

Aktarlar derneği başkanı Ayhan Ercan Kanaltürk televizyonunda yayınlanan Derya Baykal’ın sunduğu “Deryanın Dünyası” programına konuk oldu. Ayhan Ercan karın yağlarını eritmek için spor yapmadan önce sürülecek karın yağlarını eriten yağ tarifi verdi.

Ayhan Ercan’ın önerdiği zayıflama yağı formülü ile karın yağlarınızdan kurtulmanız mümkün olduğu gibi aynı zamanda kilo kaybından dolayı, vücudunuzda oluşacak sarkmaları da önlüyor. Bu zayıflatan yağ sayesinde 28 günde 2,5 cm incelebilirsiniz.


Ayhan Ercan’ın karın bölgesi yağlarını eritme etkili bu bitkisel yağ formülünü siz de deneyin.
Karın yağlarını eriten zayıflama yağı tarifi:

Malzemeler:

* Badem yağı

* Rezene yağı

* Acı biber yağı

* Biberiye yağı

* Papatya yağı

* Yeşil çay yağı

* Sardunya yağı

* Greyfurt yağı

* Limon yağı

* Fındık yağı

* Lavanta yağı

* Ardıç yağı

* Susam yağı

* Sarmaşık yağı

* Kekik yağı (1/2 şişe)

* Çamterebentin yağı

* Yosun yağı

Uygulama: Bir kabın içine yarım şişe Kekik yağı koyduktan sonra  diğerlerinden birer şişe yağı kaba koyarak karıştırın. Daha sonra bu yağı spreyli bir şişeye boşaltın. Bölgesel zayıflama için kullanacağınız doğal zayıflama yağınız artık hazır. Spor yapmadan önce özellikle karın bölgenize ya da selülit olan bölgelerinize bu yağdan nemlendirecek şekilde püskürtüp elinizle cildinize yedirin.

Daha sonra mutlaka en az yarım saat, tempolu bir yürüyüş ya da spor yapmanız gerekli. Ayhan Ercan’ın tarifini verdiği bu zayıflama yağı formülünü uygulayarak, kısa bir süre içindede, hem bel çevresi yağlarınızdan kurtulacak, hem de herhangi bir sarkma durumu ile karşılaşmayacaksınız.


Etiketler: Bölgesel zayıflama için yağ tarifi, Ayhan Ercan Bölgesel zayıflama, doğal bölgesel zayıflama yöntemi , İnceltici yağ, Ayhan Ercan İnceltici yağ, Ayhan Ercan Derya Baykal, Ayhan Ercan Deryanın Dünyası, göbek eritme



Ödem söktüren bitki çayı tarifleri - Canan Karatay

Ödem söktüren bitki çayı tarifleri - Canan Karatay 

Zayıflamak için uygulanan diyet listelerine destek olan ödem söktürücü çaylar, genellikle aç kalarak veya bir takım besinleri tüketerek vücuttan atılmakta zorlanan ödemlerin kısa sürede en etkili şekilde vücuttan atılmasını sağlamaktadır. 


Uzmanlara göre, vücudumuzda bulunan yağların içerisinde önemli miktarda ödem denilen vücut sıvısı bulunduğundan, kilo vermek ve zayıflamak için ne yapılırsa yapılsın, ödemler vücuttan atılmadığında, başarılı sonuç almak çok mümkün değildir. 

Evinizde şifalı bitkilerle hazırlayabileceğiniz ödem söktürücü çaylar ile bunu pekala başarabilirsiniz. İşte uygulamak isteyenler için ödem söktürücü çay tarifleri:

Ödem söktürücü bitkisel çay tarifi - 1

Malzemeler

•    1 tutam ısırgan otu
 
•    1 tutam mısır püskülü

•    8-10 adet kiraz sapı

•    3-4 adet defne yaprağı

•    10 adet maydanoz sapı

•    1 litre su

Hazırlanışı: Kaynayan 1 litrelik suya malzemeleri belirtilen ölçüde ilave ettikten sonra yaklaşık olarak 15-20 dakika daha kaynatın. Kaynattıktan sonra süzün ve ılık ılık için. Ödem söktürücü bitkisel çaydan günde en az 3 kere için.
 
Ödem söktürücü bitkisel çay tarifi - 2

Malzemeler:

•    1 su bardağı süt
•    1 demet ince kıyılmış maydanoz
 
Hazırlanışı: Bir bardak süte, bir demet ince kıyılmış maydanoz ilave edin ve karışımı ocağa koyarak süt yarıya ininceye kadar hafif ateşte kaynatın. Ödem söktürmek için bu çaydan sadece gündüzleri iki saatte bir iki çay kaşığı kadar içmelisiniz.




Kinoa ve Kinoanın faydaları

Kinoa ve Kinoanın faydaları
Kinoa,  Chenopodioideae alt familyasından bitkidir. Tahıllara benzer yönleri olmasına rağmen Buğdaygillerden değildir, ıspanak ve pancar gibi bitkilere daha yakındır.
 
Tahıllara oranla Kinoa'nın besin değeri oldukça iyidir. Lizin gibi temel amino asitler ve bol miktarda kalsiyum, demir ve fosfor içerir.100 gram kinoa 372 kalori, 5,8 gram yağ, 69 gram karbonhidrat, 6 gram lif içerir.


Hasattan sonra tohumların saponin içerdiği için tadı acı olan kabuklarından ayrılması gerekir. Kinoa genellikle pirinç ile aynı şekilde pişirilir ve çok çeşitli yemeklerde kullanılır. Kinoa yaprakları, ıspanak gibi bir yapraklı sebze olarak da tüketilebilir.
 
Kinoa Nasıl Pişirilir?
 
Kinoadan; pilav, salata, kahvaltılık, hatta un haline getirirseniz tatlı bile yapabilirsiniz.  Pişirmeden önce kinoayı birkaç saat suda bekletmek içindeki enzimleri harekete geçirir. Kinoa, 15 dakika gibi kısa bir sürede pişer. Eğer suda bekletmek için vaktiniz yoksa pişirmeden önce bolca yıkamalısınız. Her koşulda pişme süresi 15 dakikayı geçmiyor. Kinoa pirinç ve bulgurun kullanıldığı her yerde kullanılabilir.
 
Kinoa bulgur kıvamında bir tahıl olduğu için Türk damak tadına çok uygun. Baskın bir tadı ya da kokusu yok. Kendine özgün bir aroması var. Haşlandıktan sonra salatalara eklenerek soğuk da yenilebiliyor. Aynı zamanda sebze, et, balık, tavuk gibi yemeklere hoş bir tat veriyor.
 
Kinoa pilavdan salataya kadar birçok yemeğe yakışıyor. Çorbaların içerisine konulabiliyor. Kavurup iri iri dövüldüğünde müslilere katılabiliyor. Un haline getirilirse, kurabiye, kek, hamur işlerinde, ekmek yapımında kullanılabiliyor. 

Garnitür olarak ise yemeklere lezzet veriyor. Taze soğan, nar ekşisi, maydanoz, domates ile kısır gibi yapılırsa çok lezzetli oluyor. Kuskus gibi pişirilip hafif sade yağ ile döndürülüp pembeleşene kadar çevirilirse de yemek gibi yenilebiliyor.
 
Kinoanın Besin değeri
 
100 gram kinoada 372 kalori var. 5.80 gram yağ, 69 gram karbonhidrat, 6 gram lif içeriyor. Bu nedenle de yağ bakımından fakir. A, B, C, D ve K gibi neredeyse tüm vitaminleri içeren kinoada kolesterol yok. 100 gram kinoanın bazı türlerinin yüzde 20’si protein.


- Eğer filizlendirirseniz besin değeri daha da artıyor. Filizlendirilmiş quinoa’nın protein gücü etinkinden yüksek.
 
- Proteinden zengin, yağdan fakir, kolesterol yok.
 
- A , B, C , D,E, K vitaminleri içeriyor.
- Güçlü bir demir kaynağı; kansızlığa birebir.
- Kalsiyumdan zengin; kemik ve dişleri güçlendiriyor.
- Tüm zorunlu aminoasitleri içeriyor.
- Lifi bol; kabızlığa iyi geliyor.


- İçerdiği bitkisl kimyasalların meme kanserine karşı koruyucu olduğu düşünülüyor.
- 100 gramında 372 kalori var.
 
Kinoayı kimler tüketiyor?
 
Kinoa zengin protein kaynağı olduğu için vegan beslenenler için ideal. Yüksek demir içerdiği için de demir eksikliği nedeniyle kansızlık problemi yaşayanlar kinoayı sıklıkla tüketebiliyor. Kinoa kabızlık çekenlere de tavsiye ediliyor. Peru ve Bolivya’dan ithal edilen kinoa Avrupa ve Amerika’da birkaç yıldır büyük ilgi görüyor.Yurt dışında marketlerden sağlıklı ürün satan mağazalara kadar her yerde bulunabiliyor. Yurt dışına gidenlerin keşfettiği kinoanın Türkiye’de henüz kullanımı yaygın değil ama faydalarına bakılırsa yakında her yerde bulunabilecek gibi görünüyor...
 
Tam tahıllarda genelde hayvanlarda bulunan amino asitler yok ya da yok denecek kadar azdır. Kinoa ise adeta hayvansal gıda kaynakları kadar değerli tek tahıl. Süt, yoğurt, tavuk, et gibi hayvansal ürünlerde bulunan amino asitler, ayrıca ete yakın hatta filizlendirilmişse etten bile daha kıymetli protein emilim gücü var.
 
Buğdaydan iki misli, pirinçten de çok daha fazla tahıl içeriyor. Susam ailesinden gelen kinoa aynı zamanda bir magnezyum kaynağı. Modern çağda rafine yağlar tüketiyoruz. Bu nedenle sık sık magnezyum eksikliğiyle karşılaşıyoruz. Birçok kişi adet sancıları, ödem, şişlik, yüksek tansiyon problemi yaşıyor. Kinoa tüm bunlara birebir. Magnezyum deposu olduğu için birçok hastalığın da önüne kinoa ile geçilebiliyor.

Kinoa Yaşlanmayı geciktiriyor
 
Kinoanın en önemli özelliği süper oksit dismutaz enzimi içermesi. Bu enzim yaşlanmayı geciktiriyor, cildi yıpranmaya karşı koruyor. Doku yenilenmesini sağlarken, serbest radikallerin verdiği zarardan modern yaşamın hücreleri hırpalamasına kadar koruyor.
 
Böylece çağın veremi denilen kanser hastalığını da önlemiş oluyor. Kinoa içeriğindeki lignin hormonunun sebep olduğu kanser türlerine karşı da koruyor. Meme kanserini önleyici özelliğe sahip; kalbi de kuvvetlendiriyor. Kuersetin adlı madde de kinoayı vazgeçilmez kılıyor.
 
Kuersetin anti oksidan olmasının yanısıra, bahar alerjilerine karşı da iyi bir destek. Gluten tahıllarda bulunan ve un yoğurulduğunda hamura yapışkan formu veren proteindir. Bu sayede hamur maya tutar. Çölyak hastaları glutene karşı alerjiktir. Unlu mamüller tükettiklerinde sorunlar yaşayabilirler.
 
Kinoa gluten içermediği için alerjisi olanların protein ve karbonhidrat ihtiyaçlarını karşılıyor.
Kinoa, elzem amino asitleri içeren harika bir protein kaynağıdır. Yüksek demir içeriği nedeni ile vegan yaşayanlara, kansızlık problemi olanlara ve kabızlık problemiyle karşılaşanlara önerdiğim bir besin.

 
Son üç yıldır Amerika'da büyük rağbet gören ve sağlık mağazalarında tonlarca satılan kinoa; Peru ve Bolivya gibi ülkelerden ABD'ye bol miktarda ithal ediliyor. 

* Özellikle veganlar günde bir öğün, kinoayla yapılmış pilav, kısır veya dolmayı tercih edebilirler. Zayıflamak için de pişmişi yenebilir.
 
* Günlük kalsiyum ihtiyacını karşılamak amacıyla salataların içine eklenerek tüketilebilir. İçindeki kalsiyum ise bir bardak sütteki kalsiyumdan daha fazla.
 
* Kinoa,  pirinç, un, mercimek gibi temel gıdalarınızın arasında mutfağınızda yerini almalı


* Kinoanın çok baskın bir tadı ve kokusu olmadığından çeşitli tariflerde kullanmanız mümkün.
Hiç şeker ve un kullanmadan yulaf ve kinoa ile harika kurabiyeler yapabilirsiniz.


* Kinoa, Et kadar proteinli, ayrıca vücutta sütten daha iyi kullanılabilen yüksek miktarda kalsiyuma sahip.


* Üstelik kolestrol içermediği, az yağlı ve sindirimi kolay olduğu için bebekler ve çocuklar için de çok besleyici bir tahıldır.

Ender saraç Zayıflatan bitki çayı tarifi - video

Zayıflatan bitki çayı

Kanal D'de yayınlanan Doktorum programına katılan  Dr. Ender Saraç zayıflamak isteyenlere  özel zayıflatan bitki çayı tarifi verdi . izleyin


Ender Saraç Zayıflatan bitki çayı tarifi


Solusitan nedir?

Solusitan nedir?
Beslenme ve diyet konusunda ekranlardan bizleri sık sık bilgilendiren, verdiği diyet reçetelerini uygulamaya çalıştığımız Doktor Gürkan Kubilay kilo vermek isteyenler için mucizevi bir toz olan Solusitan'ı tavsiye etti.

Peki ama nedir bu Solusitan? Solusitan istakoz, karides ve yengeç gibi kabuklu deniz canlılarının dış kabuklarından elde edilen bir maddedir.



Solusitan içerdiği etken maddeler sayesinde yediğiniz yemekteki yağları bir sünger gibi emerek sindirilmeden vücuttan atılmasını sağlıyor. Böylece fazla kalori ve dolayısıyla da kilo alma sorunu ortadan kalkıyor.

Solusitan nasıl zayıflatıyor?

Bizler yediğimiz, içtiğimiz besinlerle günlük ihtiyacımız olan kaloriden fazlasını aldığımız için bu fazla kaloriler vücudumuz tarafından yakılamayınca yağa dönüştürülüyor ve dolayısı ile kilo almaya başlıyoruz.

Öyleyse kilo almamak için fazla kalorili, özellikle de yağlı yiyeceklerden uzak durmalıyız. Yağlı yiyeceklerden uzak durup, sıkı bir diyet uygulayamıyorsanız Solusitan burada imdadınıza yetişiyor. Solusitan kullandığınızda yediğiniz yağlı yiyeceklerdeki yağlar solusitan sayesinde sindirlmeden etkisiz hale getirilerek vücudunuzdan atılıyor.

Artık siz de solusitan kullanarak rahatlıkla zayıflayabilirsiniz.

Solusitan bir etken madde olduğu için saf hali ile bulmanız sözkonusu değil. Doktor Gürkan Kubilay televizyonda reklam olmasın diye solusitan içeren Lineatabs Solusitan adını vermedi içerdiği etken maddenin adını söyledi.

Solusitan hakkında daha detaylı bilgi için Gürkan kubilay Solusitan yağ eriten toz başlıklı yazımızı okuyabilirsiniz.

Eğer sizde fazla kilolarınızdan şikayetçiyseniz ve fazla yağlarınızdan kurtulmak istiyorsanız Lineatabs Solusitan kullanarak dilediğinizi yiyerek, kilo alma korkusu olmadan diyet yapmak zorunda olmadan kilo verebilirsiniz.

Lineatabs Solusitan bu konuda çok iddialı bir ürün. Bu nedenle her öğünde kullanmamanızı tavsiye ediyorlar. Vucudunuzun sağlıklı yağlara da ihtiyacı olduğu için günde bir öğün lineatabs almadan yemenizi öneriyorlar.

Lineatabs solusitan kullanımı için bu animasyonu izleyin.


Kullanımı animasyonda görüldüğü gibi son derece kolay. Bir su bardağı suda 1 adet limon tadında olan solusitanlı tableti erittikten sonra dilerseniz yemekten önce, dilerseniz yemekle birlikte içiyorsunuz. Lineatabs resmi sitesinde ürün hakkında ve klinik çalışmalar ile ilgili daha geniş bilgiler bulabilirsiniz.

Gürkan kubilay Solusitan yağ eriten toz

Solusitan yağ eriten toz - Gürkan kubilay


Solusitan
 içerikli yağ eriten toz suda çözünür tablet şeklinde Linetabs solusitan tarafından satışa sunuluyor.
Önerdiği diyet ve beslenme programları zayıflamak isteyenler tarafından kolaylıkla uygulanan Doktor Gürkan Kubilay
Star Tv de yayınlanan Ayşe ile Alişan programında yemeklerdeki yağları eriten Solusitan içerikli zayıflamaya yardımcı mucize tozu anlattı.


Solusitan nedir?

Karides, yengeç ve istakoz gibi deniz kabuklularının kabularından elde edilen Solusitan yemeğinizdeki yağ moleküllerini
tıpkı bir sünger gibi yemeğinizden emerek hazmedilmeden vücudunuzdan atılmasını sağlıyor.

Gürkan Kubilay
Solusitan içerikli tozun normal olarak göbeğinizde, kalçalarınızda veya baldırlarınızda depolanacak olan yağ ile beraber vücuttan doğal yollardan atıldığını belirtti.
Solusitan içerikli LineaTabs, bugüne kadar kullanılan zayıflama ve kilo kontrolü için satılan ürünlerden tamamen farklı olan bir zayıflamaya yardımcı üründür.

Solusitan nasıl çalışır?


Solusitan nasıl kullanılır? Kebaplar, kızartmalar, hamur işleri, işlenmiş etler, peynirler, margarin, kremalı ve soslu yiyecekler gibi yağlı yemek yiyeceğiniz öğünde 1 adet LineaTabs efervesan tablet kullanın.

• Solusitan Tableti 1 su bardağı soğuk suya koyun,
• Solusitan Efervesan tabletin suda tamamen erimesi için bekleyin,
• Yemekten önce veya yemek yerken için. Lineatabs gençlerin ve yetişkinlerin kullanımı için uygundur. 15 yaşından küçüklerin kullanmaması gerekiyor! Lineatabs bir ilaç değildir. Avrupa GMP (iyi üretim uygulamaları) kurallarına göre üretilen bir gıda takviyesidir.

Solusitanın Yan Etkileri:
Solusitan deniz kabuklularının dış kabuklarından üretildiğinden deniz kabuklarına alerjisi olan kişilerin bu ürünü kullanması zararlıdır. Ayrıca hamilelerin veya çocuğunu emziren annelerin kullanması sakıncalıdır.

Solusitanın Zararları:
Yukarıda anlatılan yan etkilerinin haricinde klinik olarak tepit edilen hiç bir zararı yoktur. Çünkü
Solusitan yağları kendine bağlayarak vücuttan dışarı atılmasını sağlar. Yani sindirim sisteminize karışmaz. Lineatabs kan şekerini etkileyen hiçbir madde içermez.

Ancak Diayabet hastası iseniz
Lineatabs kullanmadan önce doktorunuza danışmanızda fayda var. Lineatabs kandaki kolesterolü azaltmaya yardımcıdır. Ancak kolesterolünüzü düşürmek için ilaç kullanıyorsanız Lineatabs kullanmadan önce doktorunuza danışmanızı öneririz.

Solusitan Yağ eriten toz sipariş için tıklayınız

Etiketler:
Solusitan, Gürkan kubilay Solusitan yağ eriten toz, Gürkan kubilay, yağ eriten toz, Solusitan nedir, Solusitan nasıl kullanılır, Solusitan faydaları, Solusitan zararları, Solusitan yan etkileri, Solusitan nerede satılır, Solusitan sipariş

Yazın kilo aldırmayan formüller - Taylan Kümeli

Yazın kilo aldırmayan formüller

Diyetisyen Taylan Kümeli Doktorum programında yazın kilo aldırmayan formülleri anlatıyor. Video izleyin..

Bu video Adobe Flash Player'ın son sürümünü gerektirmektedir.

Adobe Flash Player'ın son sürümünü indirin.

Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum diyorsanız

Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum

Diyeti bırakınca hemen kilo alıyorum diyorsanız siz kesinlikle yanlış yoldasınız demektir. Diyet yaparken uyguladığınız beslenme programının sizin için özel hazırlanması gerekir. Yani sizin için özel hazırlanan beslenme programına zorluk çekmeden ve keyif alarak uyabilmelisiniz.

Kısaca sıralayacak olursak size verilen diyetin hiç dışına çıkmıyorsanız ve aylarca hep aynı şeyleri yiyorsanız bu problem yaratabilir. Diğer neden ise, kaçamak yaparken diğer öğünlerde ne yediğinize dikkat etmiyorsanız ya da üst üste bir kaç gün diyetin dışına çıktı iseniz de bu kilo artışına neden olabilir.

Çözüm:

- Sizin için özel hazırlanan beslenme programının dışına çıkmanız gerekirtiğinde karşılığında ne yapmanız gerektiğini öğrenin.


- Daha çok kalori alıyorsanız kalori harcamanızı da arttırın.


- Peş peşe kaçamak yapmayın.

>> Karatay diyeti

Karatay diyeti - Canan Karatay

Karatay diyeti - Canan Karatay



Karatay Diyeti diyet için bilinen doğruları alt üst ediyor.
 
Yıllardan beri kilo verebilmek için uyguladığımız diyetler ve diyetlerin doğru zannettiğimiz yanlışları bir türlü kilo vermeyip, açlık çekerek stresli bir şekilde yaşamamıza neden oldular.

Karatay Diyeti'nden Şu yasak, bu yasak, kibrit kutusu kadar peynir, bir tane salatalık, bir dilim kepek ekmeği, şeklinde diyetlerden bıkanlara müjde.

Profesör Canan Efendigil Karatay’ın Karatay Diyeti adlı kitabında birtakım diyet ve beslenme kabuslarına son veriliyor.




Senelerce doğru bildiğimiz şeyler yanlış ve yanlış ve zararlı bildiğimiz şeylerin de bilindiği gibi olmadığını belirtiyor.

Farklı beslenme ve diyet uzmanlarından yıllardır ‘az az ve sık sık yiyin’ nasihati dinliyoruz. Bu ‘uzmanlar’ çoğunlukla Amerika’dan ‘ithal’ ettikleri diyetlerin virgülüne dokunmadan Türk insanına sunuyorlar.

Sonuçsa hüsran oluyor! Diyet reçetelerini uyguluyor, diyet ürünler yemeye özen gösteriyor, hatta çoğu zaman aç kalıyoruz. Tüm çabalarımızın sonunda bir miktar kilo veriyor ama fazlası ile geri alıyoruz.

Mucize olarak önümüze sunulan diyetlerin balonu kısa sürede patlıyor, yerine bir yenisi geliyor. Ancak ne enteresandır ki, diyet konusu yaz kış demeden hep gündemde kalıyor; halkımız da zayıflayacağına giderek şişmanlıyor.

Ülkemizdeki en büyük sağlık sorunlarından biri aşırı şişmanlık ve obezite. Bu sorunların sebep olduğu hastalıklar ise karaciğer yağlanması ile başlayıp, diyabet, hipertansiyon, kalp krizi, felç, inme, Alzheimer, erken bunama, kronik artritler, bel ağrıları, fibromiyosit, polikistik meme hastalığı, erken adet görme, polikistik over sendromu ile devam ediyor ve kanserle son buluyor!

Peki, bu hastalıkların hiçbirinin genetik olmadığını ve önlenebilir hastalıklar olduğunu biliyor muydunuz?

Tüm bu hastalıklardan korunmanın, sağlıklı bir şekilde zayıflayarak, daima zayıf, dinç, enerjik ve mutlu yaşamın aslında ilkokuldaki ABC harflerini çözmek kadar kolay olduğunu söylesek kulaklarınıza inanır mısınız

Kolesterolün aslında mutluluk hormonu, stres hormonu ve seks hormonlarının besin kaynağı, yani insan hayatı için ‘can simidi’ olduğunu söylesek dünyanız tersine dönmez değil mi?

Ya tereyağlı pastırmalı yumurtayı özgürce yiyebilirsiniz desek, kuruyemişler kilo aldırmıyor aksine kilo verdiriyor desek? Aslında yağ depolamanın asıl kaynağı yıllardır bize öğretilen bu yanlışlar desek hayrete düşmezsiniz değil mi?

Prof. Dr. M. Canan Efendigil Karatay, mesleğe 50 yılını vermiş değerli bir hekim. 4 farklı kıtada hekimlik yaptı, gezdi, gördü, farklı ülkelerin beslenme alışkanlıklarını gözlemledi. Sonuçta Türk insanı için ‘en uygun’, ‘en iyi sonuç’ veren diyeti geliştirdi.

Prof. Karatay’ın Hayy kitap’tan yayınlanan Karatay Diyeti kitabı, işte bu 50 yılın kazandırdığı bilimsel deneyimin bir sonucu. Prof. Karatay, bu diyetin eksiksiz uygulanması durumunda başarı şansının yüzde 100’e yakın olduğunu vurguluyor.

Kitabında hem zayıflama konusunda doğru bilinen yanlışları anlatıyor hem de yukarıda saydığımız kronik hastalıklardan korunmanın basit formülünü bize açıklıyor.

Yıllardır yasaklanan, kokusunu özlediğimiz sağlıklı gıdalarımızı da (kırmızı et, balık, süt, peynir, yoğurt, tereyağı, yumurta, pastırma, kuru fasulye ve turşu, sebze ve meyve, kuruyemişler) bilimsel gerçeklerle serbest bırakıyor.

Bu kitap, klasik bir diyet kitabı değil. ‘1 kibrit kutusu peynir’, ‘ ‘iki yemek kaşığı fasülye’ gibi anlamsız ölçülerle insanları strese sokmuyor. Karatay Diyeti bir yaşam biçimi. Yıllardır pazarlanan beslenme balonlarını patlatıyor, doğru beslenmenin ne demek olduğunu anlatıyor.

Pastırmalı tereyağlı Karatay diyeti

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay pek çoğumuzun doğru sandığı beslenme şeklinin aslında yanlış olduğunu söylüyor.

Soyadını taşıyan diyetiyle konuşulan Karatay “Sofranızda yumurtaya, cevize, tereyağına, kırmızı ete yer açın” diyor

Kilo vermek istiyorsunuz ya da kolesterol değerleriniz yüksek. Bu durumda beslenme şeklinizi değiştirmeniz şart.

Elinizdeki listeye bakıyorsunuz: Kırmızı et yasak! Yumurta yasak! Yağlı peynir, süt, yoğurt, tereyağı yasak! Fındık, fıstık, ceviz, badem yiyebilirsiniz ama sınırlı sayıda.

Yediğiniz peynir bir kibrit kutusunu geçmemeli. Ekmeğiniz tam buğday olmalı. Bol bol meyve, taze sıkılmış meyve suları, light etiketli ürünleri tüketmek serbest! Aman ha, ara öğünleri sakın atlamayın.

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay, Karatay Diyeti adlı kitabında bütün bu saydıklarımızın yanlış olduğunu söylüyor.Tüm dünyayı tehdit eden obezitenin yağların yasaklanması, karbonhidratın ise aşırı tüketilmesinden kaynaklandığını hatırlatan Karatay’la sağlıklı beslenmenin temellerini konuştuk.

Kolesterol fazla kilolu ya da yaşı ilerlemiş kişilerin kabusu. Kolesterol seviyesi yüksek olanlar birçok gıdadan mahrum bırakılıyor. Özellikle kalp hastalıklarının nedeni olarak gösterilen kolesterolün hastalık sayılmasının yanlış olduğunu belirten Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay,nasıl beslenirsek beslenelim vücudumuzun her gün iki bin 500 mg kolesterol ürettiğini anlatıyor.

Karatay hayatta kalmamızın en önemli nedenlerinden birinin vücudumuzdaki kolesterol olduğunun altını çiziyor: “Beynin yüzde 90’ı kolesterolden oluşur. Sinir sisteminde kolesterol olmazsa ileti olmaz.

İyi ya da kötü kolesterol diye birşey de olmaz. Vücudun en önemli antioksidanıdır kolesterol, vücudunuzda toksik bir madde varsa onu yok etmek için üretilir.”

Yumurtayı yasaklamak cinayettir.

Kırmızı et, yağ, yumurta özellikle kolesterolü yüksek kişilere önerilmez. Karatay bu gıdaların değil asıl şeker ve karbonhidratın zararlı olduğunun altını çiziyor: “Kırmızı eti yasaklayan Amerikan diyet listeleri.

Çünkü ABD’deki kırmızı etle bizim yediğimiz arasında büyük fark var. Oradaki hormonla büyütülmüş sığır! Onlar kuzu, koyun, dana bilmezler.

Koyun, kuzu eti en sağlıklı etlerdir ama hayvanlar hür dolaşıyorsa… En sağlıklı yağlar soğuk baskı zeytinyağı ve doğal köy tereyağıdır. Örneğin Trabzon yağı… En tehlikelisi ise Omega 6, kanserojendir ve maalesef ayçiçeği, mısırözü ve margarin gibi bitkisel yağlarda bolca bulunur.

Çiftlikte koşup oynayan, börtü böcek yiyen, hür tavuk yumurtası hiç zararlı değil. Bu açıdan yumurta yasaklamak kadar büyük bir cinayet yok!”

Pişirme tekniğinin de çok önemli olduğunu hatırlatan Karatay, tehlikeli trans yağların pişirme sırasında ortaya çıktığını vurguluyor: “Etin kızartılması veya şinitzel olarak servis edilmesi tehlikelidir. Örneğin hamsi çok sağlıklıdır ama onu mısır ununa bulayıp kızartırsanız kanserojendir. Mısırözü veya ayçiçeği yağı yüksek ısıda bozulur ve trans yağa dönüşür.

Oysa zeytinyağı ve tereyağı ısıya dayanıklıdır.Yumurtayı kavurduğunuz zaman ya da çok katı haşladığınız zaman zararlıdır. Sarısının etrafı yeşile dönüşür, ağızda un gibi dağılır. Yumurtayı tavaya koyup biraz zeytinyağı veya saf tereyağıyla karıştırıp üstünü kapatır, kendi buharında pişmeye bırakırsanız bol bol yiyebilirsiniz.”
Ara öğünlere gerek yok

Karatay, meyve suları ve ekmeğin her türünün kilo vermenin önündeki en büyük engel olan insülin direncine neden olduğunu anlatıyor.

Meyve ve meyve sularının barındırdığı früktozun (meyve şekeri) çok tehlikeli olduğuna da değinen Karatay her türlü hazır gıdanın früktoz içerdiğini söylüyor.

Karatay pekmez, bal gibi sağlıklı sanılan gıdaların da insülin direncini başlatıp sürdürdüğünü hatırlatıyor: “İnsülin direncini başlatan şey hareketsizlik.

Üstüne meyve yemek, üstüne ekmek, simit, baklava, börek yemek. Herkes akşam yemeğinden sonra televizyonun karşısında iki tane portakal, iki tane elma, bir tane muz yiyip yatağa giriyor.

Eğer kilo vermek istiyorsanız vücudunuzun leptin salgılamasına izin vermelisiniz.Çünkü insülin hormonu yağları biriktirir, leptin de eritir. ‘Sık sık yiyin’ diyor, ara öğün öneriyorlar.

Oysa ağzınıza bir şey attığınızda insülin salgılanıyor. Evet metabolizmanız çalışıyor, hızlanıyor ama yağları eritmek için değil depo etmek için! İnsülin yüksek kaldığı sürece kilo vermenize ihtimal yok. İnsülin direncini kırmak için sağlıklı yağlar tüketilmeli.

Zeytinyağı, tereyağı ve balık yağı dediğimiz Omega 3. Ancak balık yağı çabuk bozulur, bu yüzden mutlaka yüksek bir antioksidanla alınmalı. Örneğin bir avuç taze böğürtlen, ahududu, çilek, kiraz ya da yaban mersini…”

Ekmekten vazgeçebilirsiniz

KARATAY “Ekmeği hayatınızdan çıkarın” deyince şaşırıyoruz. Belki diğer öğünleri geçiştirebiliriz ama kahvaltı ekmeksiz olur mu hiç? Karatay bunun mümkün olduğunu söylüyor: “Sabah kahvaltısında iki yumurtayla yapılmış omlet, avucunuz kadar peynir.

Diyet olmayacak ama tansiyonu yüksek olanlar suya koyup tuzunu alabilir. Bunların yanında ince belli bir çay bardağı ceviz yiyebilirsiniz ekmek yerine.

Bana gelen hastalar ‘Ekmek yemezsek B vitaminini nereden alacağız?’ diyorlar. Fındık, fıstık, ceviz bunlarla dolu. ‘Her gün iki, üç ceviz yiyorum” diyorlar. İki ceviz 80 kiloluk insanın nesine yarar ama onun yerine sekiz dilim ekmek yiyor.

İşte terslik burada. Çeviri diyet listelerinde zeytin yer almaz çünkü adamların memleketinde zeytin yok. Bir tek kokteyl zeytinini biliyorlar. Sabah kahvaltısında 9-10 isterseniz 20 tane zeytin yiyebilirsiniz.

Pastırma en sağlıklı et çünkü kurutulmuş. Kahvaltıda rahatlıkla pastırmalı yumurta yiyebilirsiniz. Böyle bir kahvaltı yaptığınızda size iki öğün bile yeter. Eğer bir şeyler yedikten iki saat sonra acıkıyorsanız o zaman sorun var! Zaten kilo vermenin karşısındaki en büyük korku da açlık korkusu.

Düşük glisemik indeksli gıdalar açlığı önlüyor. Siz her öğün arasında 3-4 saat verdiğinizde leptin hormonu devreye giriyor, yağlarımızı ara öğün olarak kullanıyor ve böylece kilo veriyoruz.”

Her akşam 20 dakika kolbastı

HIZLA artan obezitenin nedenlerinden birinin de hareketsizlik olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay her gün en az 20 dakika yürünmesi gerektiğini belirtiyor: “Her gün yapamıyorsanız haftanın beş günü yürüyüş yapın.

Eve geç geliyorsanız eşinizi alın karşınıza, beraber dans edin. 20 dakika boyunca ister kolbastı yapın, ister vals, ister çayda çıra. Yemekten sonra televizyonun karşısına oturup kucağımıza meyveyi alıyoruz.

Bu yanlış! Akşam saat 20.00’den sonra leptin üretilebilmesi için yemek yememeli, sadece su içmelisiniz. Adetlerimiz gereği akşamları misafirliğe gidiyoruz, davetler oluyor.

Böyle bir durumda da yatmadan önce 20 dakika yürümelisiniz. Yiyerek aldığınız enerjiyi kullanın ki leptin salgılanması mümkün olsun.”

KARATAY DİYETİ’NİN BAŞARISININ SIRRI

Hocam Karatay Diyeti nasıl ortaya çıktı?

Ben yurtdışında 17 yıl kaldım. İngiltere, Güney Afrika, Amerika ve Anadolu’da olmak üzere 4 kıtada hekimlik yaptım.

Özellikle yurtdışında yaşadığım süre içinde gördüm ki, her halkın beslenme ve yaşam biçimi değişik. Amerika veya Avrupa’da mucize diye ortaya atılan diyetler, Türk halkının alışkanlıklarına uymuyor.

Onların diyetleri tamamen kendi halklarının alışkanlıklarına yönelik! İşte bu çok önemli farklılığı orada yaşadım ve gördüm.

Amerika’da yaşarken kendi yoğurdumu yapıyor, yemeklerimi kendim pişiriyordum. Örnek olarak, kahvaltıda sucuklu yumurta, beyaz peynir, zeytin vb ile besleniyorduk. Hiç bir zaman Amerikanların meşhur bir kâse süt ve mısır gevreği kahvaltısına alışamadık. Özellikle boş kalori ve işlenmiş gıda olduğu, birçok katkı maddesi içerdikleri için evimize sokmadım. Herkes şaşırıyordu.

Türk halkında problem ne? İşte orada bunu gözledim. Çünkü çocukluğumdan itibaren Türkiye’de büyümüşüm, Anadolu adetleri ile yetişmişim…Türk halkındaki en büyük problem hareketsizlik!

Spor yapan küçük bir kitle var ama genel olarak çocukluktan itibaren aktif değiliz.

İkincisi, Türk halkı maalesef çok fazla ekmek ve unlu gıdalar tüketiyor. Tamam, ekmek lezzetli ona bir şey demiyorum. Ben de yurt dışında yaşarken buradaki ekmeği, ekmeğin kokusunu çok özledim. 1995 yılında Amerika’dan döner dönmez ilk yaptığımız şey, Türk ekmeğine saldırmak oldu. Ve ondan sonra birden bire şiştik.

Samimi söylüyorum ekmek, pide, simit bunları özlemişiz. Tabii bunlara saldırır saldırmaz şişmeye başladık, eşimin ve benim tansiyonumuz birden yükseldi, halsizliğimiz başladı. Burada önemli bir nokta var ki, eşim ve ben çok hareketli olduğumuz halde bu sorunları yaşadık.

Sonra önce tuzsuz ekmeğe geçtik. Tabii ben hekim olarak bu konuyu ele alıp çalışmaya başlayınca, önce fırınları dolaştım. İstanbul Kadıköy’deki fırınların birçoğuna gittim ve ekmek hamuruna ne kadar tuz atıyorsunuz diye sordum?

Doktor olduğumu falan bilmiyorlar, bana “Bir ölçümüz yok” dediler. Kömür küreği ile hamura tuz atıldığını gördüm. Ölçü falan yok, artık Allah o gün ne verdiyse atıp gidiyorlar. Ondan sonra biz ekmek yemeyi tamamen kestik.

Tuzu azalttık ve rahatladık. Amerika’dan gelen arkadaşlarımın çoğu hep benzer olayı yaşadılar. Hatta başları ağrıyıp, çarpıntıları başlayınca kardiyoloğa bile gittiler. Bana telefonla danıştıklarında, “Ekmeği kesin” dedim ve rahatladılar. İşte böyle yakın yaşanmış bir gözlem oldu.

Üçüncüsü ülkemiz taze meyve cenneti. Tabii bunun yanında aynı zamanda kuruyemiş cenneti. Fakat halkımız sağlıklı sanarak her gün neredeyse 2-3 kg meyve yiyor. Meyve şekerinin çok tehlikeli olduğu bilimsel makalelerde zaten yazılıyor. Bu tespitler aslında çok basit şeyler.

Dördüncüsü, o dönemde Türkiye’de elime aldığım diyet listelerinde (1995 yılından bahsediyorum) “Yumurta sakın yemeyin!”, “Kırmızı et sakın yemeyin!” ,“Kuru yemişler yağlıdır ellemeyin”diye görünce, bunların sağlıklı olduğunu düşündüğüm için araştırmalarıma başladım.

Üstelik dünyanın en sağlıklı meyvesi olan zeytin de yasaklanıyordu. Buna da şaşırmıştım. Sonra düşündüm ki Amerika’da kahvaltıda zeytin yok!!!

Orada yalnız kokteyl zeytini vardır. O nedenle hiç bir diyet listesinde yer almıyor. Merak bu noktadan çıkmış oldu.

Tabii Amerika’da kaldığım dönemde de beslenme konusuna çok merakım vardı devamlı okuyup notlar alıyordum. Orada ilgimi çeken konulardan biri de, sağlıklı olduğu için çok ceviz tüketilmesi idi. Türkiye’ye geldiğimde de herkese ceviz öneriyordum.

O dönemde Gaziantep’te Sani Konukoğlu Hastanesi (Sanko) Kalp Bölümü’nün kurulması için davet edildim. Oraya gidip 5 profesör arkadaşla birlikte çalışmalara başladım ve Sanko Kalp Bölümü’nü kurdum.

Gelen hastalara ceviz yemelerini önermemin ardından bir gün, Gaziantep fıstık üreticileri gelip “Hocam fıstık satışlarımız düştü. Fıstık, sağlıklı değil mi? Biraz da fıstık önerseniz“ dediler. Ve benden fıstığın sağlığa faydaları ile ilgili bir yazı yazmamı istediler.

İşte o anda Amerika’da yalnız ceviz bulunduğu (Kaliforniya’da yetişir) ve konuşulduğu için ben de burada herkese ceviz yeyin dediğimi fark ettim. Hâlbuki Türkiye’de hem ceviz, hem fıstık, hem fındık, hem de badem yetişiyor.

Sonra hepsinin faydalarını inceledim. Bu olay bana her ülkenin kendine has doğal besinleri olduğunu öğretti. Hiçbir ülkenin ne besinleri ne de alışkanlıkları aynı değildi.

Mesela öğrendim ki, Eskimolar ve Çinliler hiç ekmek tüketmiyorlar, son derece hareketli insanlar. Çinliler her sabah bir saat jimnastik yapmadan işlerine gitmiyorlar, işe giderken de bisiklet kullanıyorlar.

Bu olayın ardından hazırladığım ‘Fındık, Fıstık Çıtır Çıtır Ham Kan Yapar Hem Isıtır’ başlıklı yazıHürriyetgazetesinde yayınlandı. Bu başlık bugünKaratay Diyetikitabının da bir bölüm başlığı oldu.

Hocam, bu noktada ceviz ile ilgili bir sorum olacak. Son yıllarda özellikle İstanbul’da hemen hemen bütün kuruyemişçilerde aynı boyda, kolay kırılan, içinden hiç kurt çıkmayan ithal cevizler yaygınlaştı. Bunları tüketmek doğru mu?

Doğal ve doğamıza uygun olan yerli cevizimizi tüketmek şart! Bizim cevizimize ‘Akdeniz cevizi’ deniyor. Bu yabancı kaynaklı diyetlerde de ‘en sağlıklı ceviz’ olarak kabul edilen ceviz türüdür.

Ben ithal cevizlere karşıyım. Herhalde bir anlaşma yapılmış. O bakımdan ithal ediyoruz. Kendi tarımımızı desteklememiz gerekiyor.

Çünkü hem cevizin bolca yetiştiği bir ülkede yaşıyoruz, hem de kurtlanmaması ilaçlandığını gösterir ki, ilaçlanmış ya da fabrikasyon anlamda herhangi bir işlem görmüş bütün yiyecekler sağlık açısından çok sakıncalıdır.

Üstüne üstlük de bu kimyasal maddeler kanserojendir. Bu konuyuKaratay Diyetikitabında da vurguluyorum, biliyorsunuz Prof. Dr. Ahmet Aydın da7’den 70’e Taş Devri Diyeti kitabında aynı konuyu etraflıca dile getiriyor.

İthalatçılar bize kızmasınlar! Yerli alıp, yerli satsınlar. Daha fazla kâr yerine insan sağlığını düşünmek gerekiyor. Türkiye’de doğal yetişen cevizler yerlere dökülürken ve büyük çoğunluğu toplanmazken ceviz ithal etmeye gerek var mı?

Bu konuya biraz yatırım yapılması gerekiyor. Ben aslen Elazığlıyım. Orada da çok ceviz yetişir. Elazığ’a gittiğimde gözlerimle gördüm ağaçlardan yerlere dökülmüş cevizleri sadece çevresindeki insanlar toplayıp yiyor.Kalan kalıyor.

Fındık alanında iyiyiz, en fazla fındık ihraç eden ülke biziz. Cevizimiz de çok kaliteli, yer fıstığımız da, Antep fıstığımız da… Örneğin Antep fıstığı İran fıstığından çok üstündür ve çok daha lezzetlidir. Ama Amerika’da Antep fıstığı bulamazsınız, İran fıstığı bulursunuz! Tatsız ve lezzetsiz bir şeydir.

Bir insan doğal ve organik beslenmeye özen gösteriyor, her şeye dikkat ediyor ve halen kilo veremiyorsa altında yatan sebep ne olabilir? Vücudunda hangi problemler olabilir? Nelere baktırması gerekir


Bir kere en başta doğal dediğimiz gıdalar vücuda fazla geliyor olabilir. Mesela portakal suyu. Evet, çok faydalı ama belli bir yaştan sonra fazla enerji yüklüyor.
Doğal olduğu halde meyve, bal ve pekmez gibi gıdalarda fazla meyve şekeri (früktoz) olduğu için pankreası ve karaciğeri yoruyor.

Karaciğer yorgunluğu başlayınca da bütün sistem alt üst oluyor. Bu sebeple kilo verilemiyor. (Karatay Diyetikitabında rafine şeker, şekerle yapılan yiyecekler, meyve, meyve suyu, bal ve pekmez konusunda merak edilen tüm soruları cevapladık.)

Bunun dışında eğer kişide gizli bir alerji varsa kilo veremez. Hareket de etse de istediği kiloya gelemez. Bu gibi durumlarda mutlaka alerji testi yaptırılması gerekiyor!

D vitamini eksikliği varsa yine kilo verilemez.

Karatay Diyeti
kitabında D vitamininin, hangi miktarlarda olması gerektiği yer alıyor. D vitamini yağda eriyen bir vitamin, dolayısı ile kilo artırır korkusu ile sağlıklı yağlar yenilmediği için toplumumuzda eksikliği çok yaygın.

Özellikle İstanbul ve diğer büyük şehirler için D vitamininin vücuda girememesinin diğer bir sebebi de hava kirliliğidir

Müthiş bir hava kirliliği yaşanıyor ve güneşin faydalı ışınları cilt tarafından emilemiyor. Tabii bir de yaz aylarında güneşten korunmak için sürülen koruyucu kremler var.

O koruyucular da hem güneşten gelecek faydalı UV ışınlarının cilt tarafından emilmesini engelliyor hem de kanserojen.
Bu konulara dikkat etmek, D vitamini eksikliği varsa gerekli durumlarda takviye vermek gerekir.


Karatay Diyeti’ni uygularken en güzel şey özgürlük duygusunu yaşamak… Siz birçok diyet balonunu söndürürken, aynı zamanda yıllardır yasaklanan birçok gıdayı da serbest bırakıyorsunuz. Bunlardan biri de tereyağlı pastırmalı yumurta. Hem pastırma hem yumurta hem de tereyağı bir arada sağlıklı mı?


İşlenmiş sucuk, sosis ve salam yerine pastırma. Pastırma işlenmemiş olduğu için en sağlıklı ettir. Tereyağında pastırmalı yumurta ile vücudun hem sağlıklı yağ hem de protein ihtiyacı karşılanmış olur. “Yağların her türlüsü zararlıdır”açıklamaları ile sağlıklı yağlar vücuda girmemeye başladı.

Oysa bütün hücrelerimizin çevresi yağdan ibarettir. Beynimiz ve bütün sinir hücrelerimiz, omuriliğimizin tümü %70-80’i yağdır.

İşte bu sebeple sağlıklı temel yağlar vücut için çok önemlidir. George Bernard Shaw diyor ki,“Beynin % 90’u yağdır, bunu hiçbir diyet ve hiçbir ilaç yok edemez!”Hakikaten biz ne yaparsak yapalım, beynimiz ve bütün sinir hücrelerimiz, omuriliğimiz hayatta kalabilme ve işlevlerini yürütebilme amacıyla her gün kendi yağ ve kolesterollerini üretiyorlar.

Bu nedenle, Karatay Diyetikitabında da anlattığım gibi, ne yaparsak yapalım insan vücudu her gün kendi ihtiyacı olan 2.500 mg kolesterolü üretiyor. Şaka değil, bu bilimsel olarak biliniyor. Bu şekilde doğal olan bir madde nasıl zararlı olabilir ki, soruyorum size?


Kırmızı et sağlıklıdır diyorsunuz. Türkiye’de artık ithal et satılmaya başlandı. Bu Türk halkı için sağlıklı mı?


Burada iki konu var. Birincisi kırmızı etin sağlıksız olduğu konusu Amerika’da ortaya atıldı. Ancak Amerika’da tüketilen kırmızı etler tamamen aşırı besili sığır etleridir.
Hayvanlar besili olsun diye tahıl, suni yem ve hormon yüklenerek şişirilir.

Kan akıtılmadan kesilir. (Bakın çeşitli ülke farklarından biri de budur!) Ayrıca Amerikalılar bir porsiyonda bu tür etlerden yarım kilo kızartarak, yakarak, isleyerek yerler. İşte sakıncalı ve sağlıksız olanı da bu kırmızı etlerdir.

Kuzu, koyun, keçi etleri sağlıklıdır. Ama Amerika veya İngiltere’de kuzu eti yemezler. Yalnız Ortadoğu’dan giden küçük bir kesim bulabilirse kuzu etini yer. “Kırmızı et tehlikelidir ve kanserojendir” lafları Amerika’dan çıkmıştır.

Sebebi hayvanların ‘stilbestrol’ dediğimiz büyüme hormonu ile yapay olarak büyütülmesi ve bunların etinin ızgarada yakılmasıdır. Ama bizim beslenme tarzımızdaki haşlama usulü pişirilmiş kuzu, keçi ve geyik gibi av hayvanlarının etleri çok sağlıklıdır. Tabii bu hayvanlar kesinlikle suni yemle beslenmeyecek ve özgür dolaşan hayvanlar olacak.

Kesimleri de biz de kan akıtarak oluyor biliyorsunuz. Bu fark da son derece önemlidir, ama nedense hiçbir kitap ya da diyet listesinde dile getirilmiyor.

İkinci konu ülkemize ithal edilen etler. Bunlar canlı olarak mı geliyor yoksa kesilmiş olarak mı? Öncelikle bu konu çok önemli! Ayrıca kapalı çiftliklerde suni yemle mi besleniyor yoksa özgür dolaşan hayvanlar mı? Sağlıklı et olup olmadıkları bu soruların cevabında saklı!


Peki, Amerikan diyetleri Amerika’da başarılı olabiliyor mu?


Hayır. Çünkü bir diyet başarılı olmuş olsaydı bu kadar çok diyet ortaya çıkmazdı. Biliyorsunuz Karatay Diyeti kitabında da bu ‘tercüme diyetler’den bahsettim. Bu diyetlere Yo-Yo diyet deniyor. Aç kalan herkes bir miktar kilo verir.

Kalori hesabı yapınca ilk başta her şey düzene girmiş gibi görünür. Ama uygulamalar ve sonuçlarından sonra kalori hesabının da tehlikeli olduğu bilimsel olarak gösterildi.

Artık kalori hesabı yapılmıyor
.

Aç kalarak veya düşük kalorili bir diyeti uyguladığınızda kilo veriliyor fakat beyinde ‘vücut kıtlık içinde’ algılaması oluşuyor ve beyin metabolizmayı yavaşlatıyor. Bir miktar kilo verilse bile normal yemek alışkanlıklarına geçer geçmez, beyinden hemen ‘vücut tekrar kıtlığa girebilir diye’ depolama mesajı geliyor.

Ayrıca, insanlarımız da doğal olarak ‘hep aç mı dolaşacağım diye’ bıkıyorlar. Ancak bu mesaj da beyinden geliyor tabii. Yani beyinden ‘yiyin depolayın bir sonraki kıtlık için hazır olsun vücudunuz’ diye uyarı geliyor.

İşte yemeklere saldırıp, sürekli yemek yeme duygusu da böyle gelişiyor. Çünkü beyin, tüm vücudu idare ediyor. Beyinden tüm mesajları gönderen iseKaratay Diyetikitabında ayrıntılı olarak anlattığım ‘leptin hormonu’dur. Bütün açlık veya tokluk duygularımızı leptin hormonu yönetir. Orkestra şefi gibi bütün vücut hormonlarını idare eder.


‘Karatay Diyeti’ni eksiksiz uygulayan herkes kesinlikle kalıcı kilo verir’ diyebilir misiniz? Bunun garantisini verebilir misiniz?


Bugüne kadar 1500’den fazla hastam bu programı uyguladı ve uygulayanların hastalarımın hepsi çok memnun. Sağlıklarına kavuştular ve gençlik kıyafetlerini giymeye başladılar.

Verdikleri kiloları hiçbir zaman geri almadılar. Mutlular, neşeliler, kafaları dinçleşti ve enerji kazandılar. Binlerce hastanın yaşadığı sonuçlar bize bu diyetin başarısını birebir gösterdi.


Karatay Diyeti’ni nasıl uygulayacağız?


Bu diyeti ülkemizde yetişen kendi yiyeceklerimizle uyguluyoruz. Biz bir Akdeniz ülkesiyiz. Akdeniz ikliminde yetişen yiyecekler en sağlıklı gıdalardır.
Fakat bu gıdaları biz kendimiz bazı pişirme usulleri ve kullandığımız tehlikeli yağlar ile zararlı hale sokabiliyoruz.

Kilo alma sebebi de işte bu uygulamalar ve tehlikeli yağlar.Karatay Diyetikitabında da anlattığımız gibi, öncelikle sağlıklı yağlar ile sağlıksız olanları birbirinden ayırmak gerekiyor.

“Yağ yenilince vücutta yağ oluşur”
düşüncesi tamamen yanlıştır. Sağlıklı yağlar kilo aldırmaz, kilo verdirir. Çünkü kilo aldıran yağlar değil, karbonhidratlardır.
Bu tüm dünyada kabul ediliyor ama ilaç firmaları ve gıda endüstrisi tarafından dile getirilmesi engelleniyor.

Çünkü tüm gıda firmaları yağsız yiyecek üretmek üzere yatırımlarının yapmış durumda. Tabii insanların sağlığı gün geçtikçe bozulduğu için ilaç firmaları da büyük rant elde ediyor.

Tıp fakültesi ikinci sınıfında biyoloji dersinde yağ yenildiğinde vücuda yağ olarak girmeyeceği öğretilir. Yani biyoloji konusunu biraz bilen biri, bu konuyu bilir. Yumurta yediğimiz zaman vücuda yumurta olarak girmez işte bu sebeple yumurta kolesterole neden olmaz. Tavuk yediğimiz zaman tavuk mu oluyoruz?

Ki yumurta yediğimiz zaman kolesterolümüz yükselsin? Balık yerken vücuda balık olarak mı giriyor? Bunlar yenildiği zaman bağırsaktan kırılır, yıkılır emiler ve kan dolaşımı ile karaciğere gelir. Karaciğer, bütün vücudun ihtiyacına göre yağını da, proteinini de, şekerini de üretir.

Karatay Diyeti zor bir şey değil. Beslenme konusunda doğru bildiğimiz yanlışları düzeltip, fizik hareketimizi biraz artırıp, leptin hormonunun gündüz ve gece salgılanmasını sağlayabilirsek, birikmiş yağlar yıkılarak gider zaten…


Malumunuz halkımız biraz sabırsız. Özellikle diyette çok çabuk sonuç almak istiyor. Karatay Diyeti kitabını alıp uygulamaya başlayacaklar ya da bir hastalığı varsa size gelip uygulamaya başlayacaklar bu diyeti nasıl uygulayacak, hayatlarında neler değişecek, ne kadar zamanda sonuç alabilecekler? Tabii kişiye göre mutlaka değişecektir ama ortalama bir süre verebilir misiniz?


Tek bedeni herkese giydiremiyoruz. Herkes kendine özeldir. Yaşam biçimi, yaş durumu, doğurganlık çağında olup olmaması, hamile olup olmaması, sporcu olup olmaması, sedanter (hareketsiz) olup olmaması, menopozda olup olmaması ve kullandığı ilaçlar kilo verme sürecini etkiler.

Karatay Diyeti’nin amacı, sağlıklı beslenme ve yaşam biçimini yerleştirmektir. Alışkanlıklarımızı sağlıklı yönde değiştirmektir. Alışkanlıklar kolay kolay değişmediği için bu diyette birden bire kilo verilmez.
Çünkü maalesef yıllarca vücutta birikmiş yağlar kızgın tavadaymış gibi erimez. Metabolizmanın terse dönmesi gerekiyor.

Karatay Diyeti ile önce vücudun kilo alması yani yağların birikmesi önleniyor. Daha sonra bir durağanlık devresi oluyor. Ondan sonra da birikmiş olan yağlar yıkılarak kalıcı olarak kilo veriliyor. Bu diyeti uygulamaya başladıktan sonra yediklerimiz bizi acıktırmıyorsa işte bu iyileşmenin ilk belirtisidir. İlk haftalardan itibaren bu iyileşme başladı ise doğru yoldayız demektir.

İlk hafta hemen herkes farkı hissediyor. Daha sonra ortalama altı aya kadar sonuç alınabiliyor. Ancak önemli hastalığı olanlarda iki seneye kadar süren takipler de var. Bu sebeple sabretmek gerekiyor.

Gençlerde çok hızlı sonuç alınabildiği gibi 60 yaş üstü menopozdaki hanımlarda daha yavaş yol alınıyor. Günde 5 km yol yürüyen çok hızlı hedefe ulaşabildiği gibi, günde 20 dakika yürüyen daha yavaş ilerliyor.

Karatay Diyeti’ni uygularken yediğiniz her şey doğal ve mevsimsel olacak. Katkı maddesi içeren ve işlenmiş hiçbir şey yenmeyecek. Yemek yenilen zamanlara dikkat edilecek. En önemli nokta, akşam sekizden sonra hiçbir şey yememek, bol su içmek ve hareket etmek… Hareket çok önemli, bunun için herkesin bahane ortaya koymadan vakit ayırması gerekiyor.

Ben özellikle büyük iş adamlarımız, banka veya şirket müdürleri ya da memurlarımız geldiğinde öğle tatilinde, dışarı çıkıp 15-20 dakika yürümelerini öneriyorum. Başlangıçta bu bile yeterli.

Yatmadan önce yaşadığınız binanın etrafında birkaç tur atabilir veya çocuğunuz varsa hiç evden çıkamıyorsanız, eşinizi alın müziği açın, bir saat dans edin… Kol bastı mı yaparsınız, vals mi yaparsınız, rock’n roll mu yaparsınız tercih size kalmış.



ahmet maranki göbek eritme diyeti

Ahmet Maranki göbek eritme diyeti

Ahmet Maranki tavsiye ettiği göbek eritme diyeti ile 5 hafta içinde 10 kilo verebileceğinizi söylüyor. Ahmet Maranki tarafından tavsiye edilen Göbek eriten diyetin ana besini ise elma.

Ahmet Maranki göbek eritme diyeti


Her gün öğle ve akşam yemeklerinden yarım saat önce 1 tane kabuğu soyulmuş elma ya da elma hoşafını tüketeceksiniz. Elmanın posası doygunluk verir ve tok tutma özelliği nedeni ile zayıflatma etkisi olan meyve kompostosu olduğunu zaten biliyorsunuz.

Elmanın içeriğindeki doğal meyve şekeri, kandaki glisemik indeksi yükseltir ancak kan şekeri seviyesini düşük tutar. Bu nedenle elma, doygunluk hissi vererek tok tutar. Yemeklerden 30 dakika önce elma kürü uygulanmasının nedeni ise elmada bulunan fruktoz şekerinin kana karışma süresinin en az 20 dakika gerektirmesidir.

Elma diyeti, yemeklerde daha az yemenizi sağlayarak 5 haftada 5 kilo zayıflama ve göbek bölgesinde bölgesel incelme sağlayacaktır. Elma diyeti kürünün ardından yemeklerinizde salata ya da çorba tüketimi ve de günlük 45 dakika yürüyüş, 5 hafta sonunda 10 kilo kadar zayıflama sağlayacaktır.

Ahmet Maranki resmi web sitesinde açıklanan Elma diyeti kürü, özellikle elma sezonunun 4 mevsim açık olduğu yurdumuzda kolaylıkla uygulanacak bir diyet kürüdür.

Ender Saraç göbek eriten diyet

Ramazan diyetleri

Ramazan diyetleri ve beslenme önerileri

Muzaffer Kuşhan, Taylan Kümeli, Murat topoğlu, Ender Saraç ve İbrahim Saraçoğlu'ndan Ramazan diyetleri ve örnek ramazan menüleri ve ramazanda beslenme önerilerini sizin için bu yazıda topladık.

Devamını oku >>

Ramazanda kilo vermek

Ramazanda kilo vermek için

Ramazan ayında bir yandan oruç tutup bir yandan da fazla kilolarınızdan kurtulmanız mümkün. Ramazan kilo vermek isteyenler için iyi bir başlangıç olabilir.

Fazla kilosu olup zayıflamak isteyenler için Ramazan eşsiz bir fırsat olacak. Peki ama Ramazanda sağlıklı zayıflamak için neler yapmalıyız....

Devamını oku >>

Ramazan diyeti - Ender Saraç

Ramazan diyeti - Ender Saraç

Ramazan bu sene de yaz dönemine denk geldi. Bu sıcaklarda oruç tutarken aynı zamanda sağlık bir Ramazan diyeti yapmak isteyenler için Doktor Ender Saraç sağlıklı Ramazan diyeti tarifi verdi.

Doktor Ender Saraç tarafından önerilen sağlıklı Ramazan diyeti tarifini okumak için tıklayın >>


Ayhan Ercan zayıflama çayı

Ayhan Ercan zayıflama çayı

Aktarlar derneği başkanı Ayhan Ercan Show Tv de 5 ayda 36 kilo zayıflatan zayıflama çayı tarifini açıkladı.

Ayhan Ercan zayıflama çayı


Malzemeler:

* Mate
* Biberiye
* Bilye Kekik
* Yeşilçay
* Çoban Çökerten
* Barut Ağacı kabuğu
* Funda Yaprağı
* Sinirli Ot
* Cinnema ( Gymnema - Gurmar Otu )

Hazırlanışı: 1 su bardağı kaynar suya her birinden birer tutam atıp kaynatmadan 6-7 dakika demlendirin.

Bu çaydan günde 3 defa öğünlerden yarım saat önce için.

Ayhan Ercan

Metabolizmayı hızlandırmak için doğal tarif - Suna Dumankaya

Metabolizmayı hızlandırmak için doğal tarif

Metabolizmayı hızlandırmak için Suna Dumankaya tarafından önerilen karışımı deneyin.



Malzemeler:

Bir tutam adaçayı
Bir tutam biberiye
Bir tutam keten tohumu
Bir tutam papatya
Bir tutam kiraz sapı
Bir tutam sinameki
Bir tutam mercanköşk

Hazırlanışı: Malzemeleri bir tencere kaynar suya koyduktan sonra yaklaşık beş dakika boyunca çay gibi demleyin. Hazır olduğunda karışımı süzün ve cam bir şişenin içine doldurun.

Her akşam bu karışımdan içerek hem metabolizmanızı hem de yağ yakımınızı hızlandırabilirsiniz.

Suna Dumankaya

Zayıflama hapı kullanalım mı?

Zayıflama hapı kullanalım mı?

Reçete ile satılan zayıflama hapları artık kullanılmıyor. Doktorlar artık ne amfetamin, ne sibutramin ne de bir başkasını kullanmıyorlar.


Ama yine de zayflamak için bir destek kullanmak istiyorsanız, güvenilir firmalar tarafından üretmiş şeker-un-yağ emilimini azaltan bitkisel özlerden (card blocker), yağ emilimini azaltan ürünlerden (fat blocker), şeker dengesini yola koyma konusunda işe yarayan tarçın özleri ya da krom içerikli tabletlerden, kaslarda mitokondrilerin yağları daha hızlı yakmalarını sağlayan L-carnitin’den, yararlanabilirsiniz.

Prof. Dr Osman Müftüoğlu
Blogger tarafından desteklenmektedir.