Responsive Banner design

Tek seansta yağ hücrelerini yok edin!

Tek seansta yağ hücrelerini yok eden Ultra Ice Lipo teknolojisi Türkiye’ye geldi. Kilolarınızdan kurtulmanın yolu artık yağları önce ısıtıp sonra eksi 10 dereceye düşüren vücudu şaşırtan tedavi yönteminden geçiyor.

Tek seansta göbek eriten, incelten ve de yağ hücrelerini ameliyatsız olarak yok eden bu yöntem Avrupa ve Amerika’da film öncesi Hollywood yıldızlarına uygulanıyor. Oyuncuların elbiselere bir an önce girmesi için avantaj sağlıyor.

Fazla kilolarınızdan kurtulmanın yolu artık yağları önce ısıtıp sonra eksi 10 dereceye düşüren vücudu şaşırtan tedavi yönteminden geçiyor. Göbek, basen, bacak içi, sırt bel çevresi bölgesine uygulanan bu yöntem yağ hücrelerinin önce ısıtılıp sonra eksi 10 dereceye kadar getirilerek vücut tarafından bloke edilmesini sağlıyor. Vücut, işlem sırasında dondurulan yağları yok sayarak dolaşım sistemi ile atıyor.

1 Saatte Zayıflayın
Diyet yapılarak ya da sporla verilemeyen yerleşmiş bölgesel yağları hedef alan Ultra Ice Lipo, İtalya Ferere üniversitesinde Dr. Fabrizio ve ekibi tarafından yüzlerce hastaya uygulanmış sonra Amerika ve Brezilya’da Dr. Kostas tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Mucizevi yöntemi Türkiye’ye getiren, Estetik Uzmanı ve Türkiye’nin ilk Güzellik Koçu Meltem Şarkışlalı, “Yağ aldırma operasyonlarına alternatif olan bu yöntem; önce ısıtma, sonra soğutma ile vücudu şaşırtıp, yağ hücrelerini tek seansta yok ederek vücuttan süreç içinde atılımını sağlıyor. Acısız,, ağrısız ve ameliyatsız olarak uygulanan yöntem ortalama 1 ya da 2 saat sürüyor” şeklinde konuştu.

Yan Etkisi Olmadan Uygulanan Bir Yöntem
Yan etkisi olmayan ve doktor kontrolünde uygulanan yöntem, kalp, diabet ve tiroit hastalarında da başarılı sonuçlar veriyor. Yağ aldırma işlemi olmadan tek seansta yapılan uygulama sonrası hastalar şikâyetçi oldukları bölgedeki yağlardan kurtuluyor. Kişinin yaş, kilo ve durumuna göre uygulanan bu yöntem sonrası kişiler normal hayatına hemen dönebilmekte acı ve ağrı duymamaktadır.

Yeni yıla formda girmek bu tüyolarla çok kolay

Yeni bir yıl, yeni umutlar… Bu yılbaşı yeni yılda sağlıklı ve formda olma dileklerinizi lafta bırakmayın. Uzman diyetisyenler, yeni yıla yeni biri olarak başlamanızı sağlayacak öneriler sunuyor.

Yeni yıla girerken hep akıllarda yeni umutlar ve yeni hedefler olur. Pek çok kişi yeni yıla daha sağlıklı ve formda olma hayalleriyle başlar. Yeni bir yıla, yeni biri olarak girmek için tavsiyeler veriyoruz. Diyetisyenlerin önerileriyle hayallerinizi gerçeğe dönüştürmek artık mümkün!

Diyet, aç kalmak anlamına gelmiyor
Diyet yaparken aç kalmamanız gerekiyor. Aksi takdirde aç kalan bedeniniz küser ve kilo vermenizi zorlaştırır. Diyetkolik.com’a tıklayarak günlük almanız gereken kaloriyi hesaplayın ve Diyetkolik.com’un sunduğu besin değerleri açısından dengeli ve sağlıklı olan programı sürdürün. Diyet sürecinde bazal metabolizmanın altında enerji almanın metabolizmayı yavaşlatarak kilo kontrolünün sağlanamamasına neden olduğunu unutmamak gerekir.

Bol su tüketin
Bedeninizi susuz bırakmak yeni yılda faturasını bedeninize ödeteceğiniz sorunlara yol açabilir. Az su içmek, vücutta metabolik faaliyetlerin gerçekleşmesi için gerekli olan suyun yetersiz olmasına neden olarak uzun vadede metabolizmanızın yavaşlamasına sebebiyet verebilir.

Motivasyon önemli
Sağlıksız ve bir o kadar da pahalı yemekler tüketmek hem bütçenize, hem sağlığınıza zarar verir. Onun yerine zayıfladığınız zaman giyebileceğiniz elbiseler alarak kendinizi motive edebilirsiniz.

Benden geçti demeyin
Nasıl bir elin 4 parmak olması düşünülemezse, diyetin sporsuz, sporun ise diyetsiz olması düşünülemez. Yeni yıla az kala benden geçti diyerek spordan uzak kalmayın. Bedeninizi spora alıştırarak sağlıklı olabilirsiniz.

Sevdiğiniz besinleri tüketin
Diyet yaparken sevmediğiniz yemekleri tercih etmek zorunda değilsiniz. Severek tükettiğiniz yemeğin vücudunuza sağladığı fayda, sevmeden yediğiniz besinin size sağladığı yarardan çok daha fazla olduğunu unutmayın. Severek yemek size iki kat fayda sağlar.

Günlük tutun
Ruh halleri ve tüketilen yiyeceklerin genelde birbiriyle ilişkisi vardır. Her gün yediklerinizi not ederek günlük tutabilirsiniz. Böylece midenizi tanıyarak bedeninizi yönlendirmeyi öğrenebilirsiniz.

Kilo Almak İsteyenlere Özel 14 Beslenme Önerisi

Fazla kilolu veya obez bireylerin sayısı; zayıf olup kilo almak isteyen kişilerin sayısından çok daha fazla olduğu için 'kilo vermek isteyenler' ile ilgili beslenme önerini anlatan Uzman Diyetisyen İpek Ağaca, sosyal paylaşım siteleri üzerinden kilo almak isteyen kişilerden pek çok özel mesaj aldığını belirterek, kişilerin kendileri için daha sık beslenme önerileri istediğini belirtti.

Sağlıklı ve kalıcı kilo alımı; kilo vermeye oranla daha zorlu bir süreçtir…
‘Aman canım sen de! Kilo almak istiyorsan bol bol çikolata ye, cips, poğaça, börek ye; kiloları alırsın. Bak biz kiloları vermeye çalışıyoruz; sen ise neyden bahsediyorsun…’ gibi öğütleri pek çoğumuz zayıf olan arkadaşlarımıza söyleriz veya söylenildiğini duyarız. Sanıldığının aksine zayıf kişilerin kilo alması hiç de kolay değildir. Hatta iştahsızlıktan şikâyetçi zayıf bir kişinin kilo alması; fazla kilolu olan birinin kilo vermesine nazaran çok daha zordur. Mutlaka uzman desteği gerekir.

Kilo almak istiyorsunuz; nasıl başlamalı?
Eğer ideal kilonuza ulaşmak için kilo almak istiyorsanız önce bir Endokrinoloji uzmanı doktora muayene olmalısınız. Tüm tetkikleriniz yapılacak; herhangi bir kronik hastalık vb. durum olup olmadığı doktorunuz tarafından araştıracaktır. Yeme davranışı bozuklukları tespit edilirse psikiyatrist ve psikolog ile görüşmek faydalı olur. Ardından beslenme programınız için bir Diyetisyen’e başvurmalısınız. Diyetisyeninizin sizin için hazırlayacağı ‘Kişiye özel diyet programı’ sayesinde sağlıklı kilo alımı ile ideal kilonuza ulaşabileceksiniz.

Eğer kilo almak istiyor ve ideal kilonuza ulaşmak istiyorsanız bir Diyetisyen’e başvurmalısınız.
Önemli olan sadece ‘kilo almak’ değildir; ‘Sağlıklı ve kalıcı kilo almaktır. (Sağlıklı beslenme alışkanlığı edimekk). Yağ ve kas kitlesi dengesini sağlayarak kişinin sağlıklı kilo almasını sağlamak, ancak bir diyetisyen danışmanlığında mümkün olabilir.

KİLO ALMAK İSTEYENLERE ÖZEL 14 BESLENME ÖNERİSİ:

1.ELİNİZİN ALTINDA KURUMEYVE BULUNDURUN
Ofisinizdeki masanızda, çekmecenizde; çantanızda; arabanızda; evinizin çeşitli yerlerinde kuru meyve bulundurun. Kuru meyvelerin kalori içeriği yüksek olmakla birlikte; posa, vitamin ve mineral içeriği olarak da oldukça zengindir. Kuru meyveleri ara öğünlerde tüketerek hem sağlıklı beslenmiş olursunuz, hem de enerji katkısı sağlamış olursunuz.

2- SÜTLÜ TATLI TÜKETMEYİ İHMAL ETMEYİN
Gün içerisinde ara öğünlerden birinde sütlü tatlı tüketmelisiniz. Sütlü tatlılar, protein ve kalsiyum alımınıza katkı sağlarken; aynı zamanda kilo almanız için ihtiyacınız olan enerji için iyi bir destekleyicidir. Besin değeri yüksek olan sütlü tatlılar, sağlıklı beslenerek kilo almanıza yardımcı olacaktır. Keyifle tüketeceğiniz sütlü tatlınızın üzerine de ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlardan ilave etmeyi unutmayın.

3-KAHVALTIDA ÇAY YERİNE TAZE SIKILMIŞ MEYVE SUYU/ SÜT TERCİH EDİN
Kahvaltınızda çay veya kahve yerine taze sıkılmış meyve suyu veya süt tercih edin. Böylece kahvaltı menüsünün enerji içeriğini de yükseltmiş olursunuz. Taze sıkılmış meyve suları vitamin deposudur; bağışıklık sistemini güçlendirmede yardımcı olur. 1 büyük bardak taze sıkılmış meyve suyunun kalori içeriği 3-5 porsiyon meyveye denk gelmektedir. Meyve suyunuzu şişkinlik yaratmaması adına kahvaltı sonrasında da içebilirsiniz.

4- SİGARA İÇİYORSANIZ BIRAKMALISINIZ
Kilo almak ve ideal kilonuza ulaşmak istiyorsanız sigarayı bırakmalısınız. Sigaranın iştahı kapattığı ve sigaradaki nikotin maddesinin metabolizmayı hızlandırıcı etkisi olduğu bilinmektedir. Kilo alma bahanesi ile; pek çok sağlık sorununa sebep olan sigaradan da kurtularak sağlıklı yaşam için bir büyük adım daha atmış olacaksınız.

5- SIVI TÜKETİMİNİZİ KONTROL ALTINA ALIN
Günlük ortalama 1,5-2 lt.’den fazla su tüketmemeye çalışın. Gereğinden fazla su tüketimi midede doygunluk hissini arttırır ve farkında olmadan ihtiyacınızdan az besin tüketirsiniz. Fazla miktarlarda sıvı tüketiyorsanız sıvı gıdaların tüketimini de azaltmalısınız. Örneğin yemek öncesi 3 kepçe çorba içmek yerine 1 kepçe tercih edin. Böylece çorbanın ardından gelecek olan ana yemeği çok daha rahat tüketebilirsiniz.

6- ARAÖĞÜNLERDE SÜT/ YOĞURDUN İÇİNE REÇEL/BAL İLAVE EDEREK TÜKETİN
Günlük kalsiyum ve protein alımını sağlamak ve sağlıklı beslenmek adına gün içerisinde ortalama 3-6 porsiyon süt/yoğurt tüketimi sağlanmalıdır. Ana yemeklerde tüketilen süt ürünlerinin dışında bu besinleri ara öğünlerde de tercih edin. Sizlere bir öneri: sütünüze veya yoğurdunuza bal, reçel gibi enerji içeriği yüksek olan lezzet verici besinler ilave edebilirsiniz.

7- ASİTLİ İÇECEKLER YERİNE EV YAPIMI LİMONATA VEYA MEYVE SUYU TERCİH EDEBİLİRSİN
Kola, gazoz gibi asitli içecekler yerine sağlıklı olan ev limonatası, meyve suları, meyve kompostoları tercih edin. Böylece daha doğal ve sağlıklı beslenmiş olacaksınız. Limonatanıza, kompostonuza bal veya pekmez ilave etmeyi unutmayın.

8-TÜKETECEĞİNİZ YAĞIN CİNSİ ÇOK ÖNEMLİ
Kilo almak için bol yağlı yemekler tüketmek sanıldığının aksine doğru değildir. Yeterli miktarlarda yağ içeren besinler tüketilmelidir. Kilo almak istiyorsanız bol tereyağı besinler tüketmek yerine sağlıklı beslenmenizi sağlayacak olan zeytinyağı gibi sıvı yağlar tercih edin. Pişirilen yemeklerinizde de ayçiçeği yağı, mısırözü yağı, vb. sıvıyağları tercih edin. Et koyduğunuz yemeklere ayrıca yağ eklemenize de gerek yok.

9-YEMEK YEDİĞİNİZ ORTAM FERAH, TEMİZ, RAHATLATICI OLMALI
İştah durumu, psikolojik etkenlerden etkilenebilir. Stresli bir ortamda yemek yemek keyifli olmaz. Karışık, çok eşya olan, havasız bir ortamda yemek yerken farkında olmadan daha az yemek yer, biran önce yemek bitsin istersiniz; iştah durumunuz da olumsuz şekilde etkilenir. Yemek yediğiniz ortamın sizin için keyifli bir yer olmasına özellikle dikkat edin; yemek saatlerini iple çekeceğiniz güzel zamanlar haline getirmenizi öneririm..

10- DOKTORUNUZ VE DİYETİSYENİNİZ BİLGİSİ DAHİLİNDE ENTERAL ÜRÜN KULLANILABİLİR
Gerek görüldüğünde günlük tüketimlerinize toz karbonhidratlar, toz proteinler eklenebilir; bu toz karışımlar süt veya meyve suyu ile karıştırılarak tüketilebilir. Enteral içecekler de ara öğün olarak tüketildiğinde günlük alınan enerji, protein, karbonhidrat ve yağ alımına katkı sağlamış olur.

11- YEMEK EŞLİĞİNDE İÇECEK TERCİH ETMEYİN
Ana öğünlerde yemek yerken içecek tercih etmemelisiniz. İçecekler midede yer kaplar, tokluk hissi verir ve çabuk doygunluk yaşamanızı sağlar. Ayrıca yemekler ile aynı anda tüketilen içecekler kişilerde şişkinlik de yaratabilmektedir. Su veya diğer içecek tüketimlerinizi yemekten ortalama 30-45 dakika önce veya 30-45 dakika sonra yapmaya özen gösterin.

12-SALATALARINIZI ZENGİNLEŞTİRİN
Ana öğünlerinizde mutlaka salata tüketin. Salata gerekli posa alımını ve vitamin-mineral alımına katkı sağlar. Salatalarınızın miktarı çok olmamalıdır. Salatanızın besin değerini arttırmak için bir öneri vermek istiyorum: Salatalarınızın içine ceviz, zeytinyağı, peynir ve zeytin ilave edin (Ek olarak 1 adet haşlanmış yumurta da ilave edebilirsiniz). Hem çok sağlıklı ve lezzetli bir salata tüketmiş olacaksınız; hem de enerji alımınıza katkı sağlamış olacak.

13-SPOR YAPIN
Sağlıklı ve mutlu bir yaşam için spor yapmalısınız. Ağırlık kaldırma, vb. kas artışına sebep olan sporlardan faydalanabilirsiniz; ama mutlaka bir uzman desteği alarak size uygun olan bir egzersiz programı uygulamalısınız.

14-KALORİ VE BESİN DEĞERİ İÇERİĞİ YOĞUN OLAN BESİNLERİ TERCHİ EDİN.
Midenizde çok yer kaplamayacak; ama besin değeri ve enerji içeriği yoğun olan besinleri tercih etmeniz kilo almanıza yardımcı olur. Örneğin salata midede çok yer kaplar, tokluk sağlar ve kalori içeriği düşüktür. Bu yüzden salatayı çok miktarda tüketmek kilo almanızı engelleyebilir. Enerji içeriği yoğun olan besinlere (ceviz, fındık, fıstık gibi yağlı tohumlar; kuru meyveler; sütlü tatlılar; malt içecekleri; evde yapılmış kekler (kuru meyveli, cevizli); tahin; pekmez gibi ) günlük beslenmenizde sıklıkla yer vermelisiniz.

(Yukarıda yer alan öneriler, kilo almak için genel beslenme önerileridir; kesin sonuç için size en yakın Diyetisyen ile görüşmelisiniz.)

Gerçekten zayıf mısınız?
İdeal kilonuzun altında olup olmadığınızı anlamak için Beden kitle indeksinizi hesaplayabilirsiniz. Kilonuzun kg. cinsinden vücut ağırlığını, boyunuzun m. cinsinden karesine bölerek hesaplayabilirsiniz. Beden kitle indeksiniz 18.5 kg/m²' den az ise zayıfsınız. Kilo almak için uzmana danışmanın artık zamanı gelmiş.

Çok zayıf kişilerde kalp yetmezliği ve osteoporoz oluşma riski daha fazla
Zayıflık da aynı şişmanlık gibi sağlık riskleri taşıyan bir sağlık durumudur. Yapılan pek çok bilimsel çalışmada zayıf olan kişilerin kalp yetmezliği ve osteoporoz oluşma riskinin daha fazla olduğu görülmüştür. Zayıf kişilerin vücut dirençleri düşük olur, bağışıklık sistemleri güçlü olmadığı için hastalıklara daha çabuk yakalanırlar; iyileşme süreçleri de uzun olur. Bazı kanser türleri zayıf olan kişilerde daha sık görülebilmektedir. Zayıf erkeklerde cinsel sorunlara daha sık rastlanılmaktadır. Zayıf bayanlarda doğurganlık ile ilgili sorunlar oluşabilmekte; hatta kısırlık daha sık görülmektedir. Zayıf olmak, kişinin özgüvenini de olumsuz etkileyebilmektedir.

Daha Fazla Yağ Yakın!

Yıllardır 'yağ yakma aralığı' diye adlandırılan hafif egzersizlerin esiri olduk. Meğer gerçek o kadar da basit değilmiş. İşte daha fazla yağ yakma yöntemleri!

Bize hep yağ yakma aralığına ulaşabilmek için ağır değil hafif egzersiz yapmamız gerektiği anlatıldı. Meğer o kadar da basit değilmiş. Maksimum nabız atışının yüzde 60-70 oranı yoğunluğunda hareket ettiğinde, egzersiz sırası ve sonrasında daha az kalori yakıyorsun. Metabolizmanı çalıştırabilmek için çok daha hızı hareket etmen gerekiyor.

Hareket yoğunluğunu gözünün önünde canlandırmaya çalış. Masanda otururken ya da bir toplantıya yürürken fazla efor harcamıyorsun. Missouri’deki Truman Devlet Üniversitesi Sağlık ve Egzersiz Bilimi Fakültesi’nden Doktor Alex Koch, kas gücü harcamadığın zaman daha fazla kalori yaktığını söylüyor. İşte bu yüzden yağ yakma aralığı çok cazip geliyor. Tabii ki bu, masanda oturarak veya koridorlarda dolanarak kilo verebileceğin anlamına gelmiyor. Kardiyo ve ağırlık çalışmaktan kaytarmak o kadar da basit değil.

Koch, hareketsizce otururken dakikada bir, iki kalori yaktığını ama ciddi bir yağ kaybın olmayacağını vurguluyor. Skalanın öbür ucunda ise nabız atışını yağ yakma aralığının çok ötesine taşıyan yoğun egzersiz çeşitleri var. Bu noktada vücudun acilen enerjiye ihtiyaç duyar. Böylece yağ yerine dolaşım sistemine daha hızlı giriş yapan karbonhidrat yakmaya başlar. Ne kadar yoğun çalışırsan o kadar fazla kalori kaybedersin. Koch, maksimum efor sarf ederken dakikada 20-30 kalori yaktığını söylüyor. Ne kadar çok kalori yakarsan o kadar hızlı kilo verirsin.

Araştırmalar da ne kadar fazla egzersiz yaparsan o kadar yağ yakacağını doğruluyor. Koch, interval egzersiz gibi az ve çok yoğun hareket aralıklarını harmanladığın programlar uyguladığında, epinefrin hormonu salgıladığını böylece hareketsiz olduğunda bile kalori yakmaya devam ettiğini söylüyor. Medicine & Science in Sports & Exercise’a göre, 20 dakika boyunca yüksek süratte pedal çevirenler, bir saat boyunca hafif süratli pedal çevirenlerden daha fazla kalori yakmış.

Koch, yağ yakma aralığında yapılan egzersizin bu faydayı sağlamadığını belirtiyor. Bütün bunlar hafif süratli egzersizleri tamamen boş vermen gerektiği anlamına gelmiyor. Düşük süratli hareketler egzersizin bir bölümünü oluşturmalı. Isınma ve yoğun bir egzersiz sonrası yapılan rahatlama turu sayesinde vücut kaslarını gevşetebilirsin. Aynı zamanda stresi azaltıp kardiyovasküler sağlığını ve kemiklerini geliştirir ve tabii ki kalori de kaybedersin.

Ne var ki hızla yağ yakmak istiyorsan interval training prensiplerini uygulamalısın. Hızla spor yaptığın kısa aralıklarla kombinlediğin hafif süratli hareketler yaptığında, yağ yakma aralığına ulaşmış olacaksın. Bu “yeni” yağ yakma aralığı sadece tek aralıktan oluşmuyor. Çeşitli sürat seviyelerinde uygulanan farklı kardiyo hareketlerini doğru kombinlersen, hızla yağ ve kalori kaybetmeni sağlayacak bir kokteyl elde edeceksin.

Greyfurt zayıflatır mı?

Yıllardır yağ yaktırır, kilo verdirir ümidiyle greyfurt suyu içip durduk. Hatta bazılarımız sabah aç karnına bardak bardak greyfurt suyu içmekten mide rahatsızlıklarına hastalıklarına sebep oldu.

Greyfurt yağları yakmaz, gerçek hayatta hiç bir besinin direk yağ yakıcı etkisi yoktur. Greyfurdun kalori değeri, enerjisi oldukça düşük, su oranı da çok yüksektir.

Greyfurdun içeriğinde bulunan zengin C vitamini immüm cevabı arttırır, bağışıklık sistemini güçlendirir, demir emilimini kolaylaştırır, kansızlığı önler.

Kanserojenik nitrozaminlerin oluşumunu engeller.
Yara iyileşmesini hızlandırır. Ayrıca kolesterolü düşürücü etkisi de vardır.
Greyfurt ayrıca B1 vitamini açısından da iyi bir kaynaktır. B1 vitamini, karbonhidrat metabolizmasında görevlidir. Kas ve sinir sisteminde etkilidir. B1 vitamini kasları güçlendirir, iştahı dengeler, mide asidi düzenler, sindirimi kolaylaştırır. B1 vitamini greyfurdun içinde bulunan niasin ile birlikte; karbonhidrat, protein, yağ metabolizmasında görevli olan enerji metabolizmasını düzenleyen birçok enzimin yapısında bulunur. 

Kolesterolü düşürür.
Greyfurda kırmızı rengi veren pigment laykopen doğadaki en güçlü antioksidanlardan biridir. Laykopen aynı zamanda LDL kolesterol dediğimiz kötü huylu kolesterol oranını düşürür, kalp damar hastalığı, prostat ve meme kanserinde koruyucu etki gösterir.

Greyfurt ayrıca yoğun ve kaliteli posa içerir. Dolayısıyla tam olarak greyfurt yediğinizde, maksimum fayda sağlar. Greyfurtta bulunan posa çeşidi pektin kıvam oluşturur, su ve iyon bağlar pelteleştirir ve bağırsağın çalışmasını yönlendirir. Pektin ayrıca şekerin emilimini geciktirdiği için şeker hastalarının kan şekerini dengelemelerinde pozitif etki gösterir. Pektin, kolesterolü ve safra asitlerini bağlar, kolesterolün emilimini azaltır, safra taşı oluşumunu engeller.

Greyfurt karaciğerde yağ depolanmasını önleyen inositol açısından iyi bir kaynaktır. İnositol saç sağlığını da korur. Kan kolesterol düzeyini olumlu etkiler. Fazla kilonun karaciğeri yağlandırdığını düşünürsek, düzenli greyfurt tüketimi karaciğeri korur.

Greyfurdun özellikle beyaz kısmında bulunan biyoflavonoid, kansere karşı koruyucudur, antioksidan rol oynar ve LDL oksidasyonunu önler. Biyoflavonoid ayrıca farmakolojik olarak yüksek kan basıncı tedavilerinde kullanılan önemli bir maddedir..

Greyfurdun içinde bulunan diğer besin elementleri; folik asit, pantotonik asit, E vitamini HDL kolesterolü dediğimiz iyi huylu kolesterolü yükseltir.

Harcadığınız enerjiyi yükseltip, aldığınız enerjiyi kontrol altına alıp, sağlıklı yiyecekler tüketerek fazla yağlarınızı yakabilirsiniz. Greyfurdu bütün olarak tok karnına yerseniz; sağlığınızı koruyan ve geliştiren ve kilo vermeye yardımcı olan birçok etkisinden faydalanmış olursunuz. Greyfurt içinde bulunan besin elementleri ile metabolizmanızın sağlıklı çalışmasına yön verir, sağlığınızı korur ve geliştirir. Zayıflama diyetlerinde kilo vermenize katkıda bulunur.

Her gün 1 adet greyfurt tüketin. Tok karnına ve öğün üzerine greyfurt yerseniz maksimum fayda sağlamış olursunuz. Öğlen veya akşam yemeğinde greyfurdu salatanızın içine doğrayıp tüketebileceğiniz gibi yemekten sonra meyve olarak da tüketebilirsiniz.

Eşinizle Zayıflayın

Evlilik ile fazla kilolar arasındaki ilişki hep tartışıldı hep araştırılıyor. Kişisel gözlemlerin sonucu hep aynı yönde yoluyor diyor, Diyetisyen & Yaşam Koçu Gizem Şeber. Aileden biri şişman ise diğerler aile fertlerinin de şişman olma riski fazla idi. Yapılan bilimsel araştırmalar da kişisel gözlemlerime benzer sonuçlar veriyor.

Şişmanlık ne yazık ki bulaşıcı. Yapılan araştırmalar da aynı sonucu gösteriyor. Virüslerle ve bakterilerle bulaşmıyor olsa da, sosyal olarak bulaşıcı bir durum obezite. Yapılan bir araştırmaya göre; aileleri veya arkadaşları şişman olanlar, şişmanlık üzerinde çok fazla objektif değerlendirmede bulunamıyorlar ve kilo almaya oldukça eğilimliler. Ve kişinin sosyal çevresinde fazla kilolu insanların sayısı arttıkça kişinin fazla kilolu olma riski de bir o kadar artıyor.

Eşler arasında da fazla kiloların bulaşıcı olması şaşırtıcı değil. Evlilik, düzenli bir hayatı da birlikte getirdiği için yeni evlenenlerin daha kolay kilo aldığını sizde sıkça görmüşsünüzdür. Yapılan bilimsel çalışmaların sonucu da bu yönde. Evlilik vücut ağırlığının artmasına yol açan faktörlerden biri ve en az iki yıllık evli olanların vücut ağırlıkları ve kilolarının boylarına göre olan oranı birbirine çok benzer.

Evlenen kişilerin kilo almaya eğilimli olmasının nedenleri arasında ilk sırayı beslenme düzeni alır. Evlenen kişiler, yalnız yaşadıkları zaman dilimine veya öğrencilik hayatlarına nazaran daha düzenli beslenirler ve eşleri ile uzayan akşam yemeleri ve gece atıştırmaları kilo almalarına neden olur. Evlilik-fazla kilo ilişkisinde diğer önemli konu ise işin psikolojik boyutu. Uzmanlara göre, evlenen kişi zayıf kalma konusunu fiziksel görüntü açısından önemsemiyor. Evlenmeden önce karşı cinse çekici görünmeye çalışan eşler, evlendikten sonra bu durumu daha az önemsemeye başlıyor. Ve sonuçta beraberce kilo alıyorlar.

Fakat eşler gene de yalnız zayıflamaya çalışanlara göre daha şanslı. Yapılan araştırmalar, eşlerin zayıflama konusunda birlikte hareket ettiklerinde yalnız başına zayıflamaya çalışanlara göre çok daha fazla başarılı olduklarını göstermiştir. Bu yalnız başına zayıflanmaz anlamına gelmiyor fakat her konuda olduğu gibi zayıflama konusunda da birlikten kuvvet doğuyor.

Yapılan bir başka çalışmada, eşlerin fiziksel aktivite düzeyleri ile ilişkili. Bu çalışmada da, evli olanların düzenli fiziksel aktiviteye daha çok bağlı kaldıkları gösterilmiştir. Bunun nedeninin eşe karşı duyulan sorumluluktan kaynaklandığı söylenebilir.

Evlilerin zayıflama konusunda şanslı olma nedenleri:
Diyet yapmak uzun sürdüğünde sıkıcı bir hal alabilir. Diyet motivasyonu eşle birlikte diyet yapıldığında yükselir.

Evde sağlıklı beslenme kuralları geçerli olmaya başlar. Zamanla alışkanlık haline gelen bu kurallar, kilo korumada da başarılı olunmasını sağlar.

Yapılan diyette yasaklar varsa mutlaka insana çekici gelir. Motivasyonun kırıldığı anlarda diyeti bozmak kolay bir hal alır. Eşlerin birbirine duyduğu sorumluluk bu durumun önüne geçer.

Eşler, sosyal yaşamda bir arada olmayı severler. O nedenle beraber spor yapmaya gitmek, daha keyifli bir hal alır. Yan yana oldukları için sıkılmayan çiftler daha uzun süre egzersiz yaptıklarının farkına bile varmazlar.
Misafirliklerde ve sosyal ortamlarda yapılan ikramlara iki kişi “hayır” demek daha kolaydır.

Diyetisyen-Yaşam Koçu Gizem Şeber

Senin diyetin hangisi?

Sağlıklı beslenmek isteyen herkes için bir alternatif mutlaka vardır. Back-Up Sağlıklı Beslenme Danışmanı Cansu Tektunalı, hareketli şehir yaşamında zinde kalmanızı sağlayacak diyet trendleri ve sağlıklı beslenme önerilerini paylaşıyor.

-Değişen dünyada artık her şey kişiye özel… Değişen tüm alışkanlıklarımız gibi beslenme alışkanlıklarımız da hareketli şehir yaşamında değişiklik gösteriyor. Back-Up’ın Sağlıklı Beslenme Danışmanı Cansu Tektunalı, küçük tüyolarla daha sağlıklı beslenmemizi sağlayacak diyet trendlerini paylaşıyor ve besleyici alternatifleri sunuyor;

-Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de diyabet ve hipertansiyonun görülme sıklığında büyük bir artış var. Araştırmalar gösteriyor ki 40 yaş üstü neredeyse her 4 kişiden 1’i bozulmuş glikoz toleransına veya diyabet hastalığına sahip. Dolayısıyla düşük şeker ve yüksek protein içeriğiyle “Taş Devri Diyeti” en popüler diyetlerden olmaya devam ediyor.

-Düşük şekerli diyetten bahsetmişken, şekerin sadece tatlı anlamına gelmediği, beyaz unun da bir şeker türü olduğunu söylemekte fayda var. Tüm unlu gıdalarda bulunan glüten proteini, çölyak ve otizm hastalarına önerilmiyor. Glüten içermeyen aynı zamanda da yüksek protein içeriğine sahip, mercimek ve nohut unu, karabuğday, mısır ekmeği tercih edilebilir.

-Birçok insanda görülen besin alerjileri ve hazımsızlık sorunları, sindirim sisteminin iyi çalışmamasına ve metabolizmanın yavaşlamasına sebep oluyor. İnek veya keçi sütü, laktoz intoleransı olan kişilerde büyük sıkıntı yaratabiliyor. Amerika’da bir süredir popüler olan yüksek kalsiyuma sahip badem sütü bu sorunlara çözüm olacak iyi bir alternatif.

-Çalışma hayatında oradan oraya koşturan, zaman problemi olan bireyler ve sebze sevmeyen çocuklar için blenderdan geçirilen sebzeler ara öğün olarak veya ana yemeğin yanında içmek için iyi bir alternatif. Böylelikle, ısıl işlem görmeyen sebzelerden daha fazla vitamin ve mineral alınabilir.

-Sağlıklı beslenme deyince vejetaryenleri da unutmamak gerek. Besin seçimlerinin protein açısından daha kısıtlı olduğunu düşünürsek, bulgura benzeyen ama düşük karbonhidrat, yüksek protein ve kalsiyum sağlayan ‘kinoa’ yeni trend. Mesela kısırınızı ‘kinoa’ ile yapmayı deneyebilirsiniz.

-Bir diğer sorun ise düşük kalorili diyetlerin az miktarda yağ içermesi. Özellikle çok sevilen peynirlerin yaklaşık %25’i yağdan oluşuyor. Asya mutfağının incisi, peynire benzeyen ve çok az yağ içeren ‘tofu’ da trend olan besinlerden.

-Klasik kahvaltıdan sıkılanlar veya kısıtlı zamanı olanlar için hem pratik hem besleyici bir çözüm de yulaf ezmesi, müsli gibi kahvaltılıkları, sütle, yoğurtla karıştırıp afiyetle yemek.

-Bir diğer kötü alışkanlık ise yemeğin yanında içilen şekerli içeceklerdir. Farkında olmadan, bir ana öğün kadar kalori alabiliyoruz. İşte buna çok güzel bir alternatif çay kokteylleri… Şekersiz veya tatlandırıcı ile çayınızı yudumlarken, bol miktarda antioksidan da almış olursunuz.

-Tavukların hormonlu olduğuna dair iddialar sürekli kafa kurcalıyor. Tavuğun yerini omega-3 açısından zengin balık ile doldurabilirsiniz.

Hamilelikte aldığınız kiloları emzirerek verin

Diyetisyenler, yeni annelere hem sağlıklı süte sahip olmanın hem de emzirerek zayıflamanın sırrını veriyor

Bebeklerin sağlığı için hiçbir besin anne sütunun yerini tutamıyor. Dolayısıyla anneler bebeklerini sağlıkla büyütebilecek süte sahip olabilmek için gebelikte; “Sen iki canlısın, iki kişilik ye”, emzirme döneminde ise; “ Tatlı ye ki sütün bol olsun” öğütlerine sıkça maruz kalıyor. Bebeğine yeterli besini sağlamak adına her yolu deneyen anneler de bu dönemlerde fazla kilolarla baş başa kalıyor. Yeni annelerin hem sağlıklı süte sahip olmaları hem de vakit kaybetmeden eski formlarına kavuşmaları ise aslında hayal değil. Doygun Ekmek’in sosyal medyada hayata geçirdiği Doygun’la Hayata Dair Projesi’nde Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar, yeterli ve her açıdan dengeli beslenildiğinde hem annenin sağlığı ve kilo durumunun hem de bebeğin sağlığı ve anne sütü devamlılığının korunacağını söylüyor. İşte Diyetisyen Elvan Odabaşı Kanar’ın emziklilik dönemindeki annelere önerileri…

Emziklilik döneminde düşük kalorili beslenme programlarına maruz kalmadan zayıflamak mümkün
Anne sütünün salgılanması için vücudun enerji harcaması gerekiyor. Bu enerji ortalama olarak her 100 ml süt salınımı için 100 kcal civarında. Bebeğin doğumundan sonraki ilk bir haftada anneden salgılanan süt miktarında yavaş yavaş artış görülüyor. Bebek normal emmeye başladıktan sonra ise annenin salgıladığı süt, ortalama olarak günlük 700- 800 ml civarında gerçekleşiyor. Bu da anne için günlük 750 kcal gibi fazladan bir enerji harcaması demek oluyor. Bu nedenle emziren anneler bu dönemde düşük kalorili beslenme programlarına maruz kalmadan kolaylıkla formlarına kavuşabilirler.

Anne sütünün verimi için şeker içeriği olan besinleri değil, doğal besinleri tüketin
Karın bölgesinde görülen yağlar normal koşullarda zor yakılırken, bu yağların süt salgılamak için kullanılması emziklilik dönemine ait bir özellik ve bu dönemdeki kilo yönetiminde oldukça önemli. Emziklilik döneminde annelerin kilo kayıplarının yavaş olması hatta olmaması, yapılan diyetsel hatalardan kaynaklanıyor. Bu dönemde annelerin çoğunlukla yaşadıkları sıkıntılardan bir tanesi olan sütlerinin azalma korkusu bazen kilo kayıplarını zorlaştırıyor. Anne sütünün verimini artırabilmesi için şeker içeriği çok olan besinleri değil, doğal besinleri kullanmak gerekiyor. Su, maden suyu, meyve, sebze, süt, yoğurt, ayran, şekersiz kompostolar, az yağlı çorbalar, tam buğday ekmeği, kuru baklagiller, bulgur ve yulaf anne sütünün verimini artırmaya yardımcı besinler arasında yer alıyor.

Günde 2,5-3 litre su tüketin
Annelerin emziklilik döneminde gebelik öncesi döneme göre daha fazla sıvı alması gerekiyor. Bu dönem için 2,5-3 litre su tüketimi ideal bir ölçü. İş yerinde su tüketmeyi unutmamak için çalışma masasının üzerinde bir adet su ile dolu sürahi ve bir adet bardak bulundurmakta fayda var. Bardak dolu oldukça içme eğiliminin daha da artacağını unutmamak gerekiyor.

Kahvaltı yapmadan güne başlamayın
Vücudumuza güne başlamak için gerekli enerjiyi sağlayan kahvaltı süt salınımını artırarak kilo verilmesine yardımcı oluyor. Bu nedenle kahvaltıyı zamanında yapmak, sabahları işe giderken kahvaltıyı atlamamak gerekiyor.

Öğlen ve akşam yemeklerinizde sebze ve kuru baklagil içeren çorbalar için
Öğlen ve akşam yemeklerine 1 kase çorba ile başlangıç yapıp çorba tüketiminde de sebze ve kuru baklagil içeren çorbalara ağırlık verildiğinde hem sağlıklı hem de doygunluğu bol bir öğün geçirilir.
Yumurta tüketmeden güne başlamayın

Mucizevi ve doğal bir hayvansal protein kaynağı olan yumurta iştah kontrolünü sağlıyor. Her gün kahvaltıda bir adet yumurta tüketerek daha uzun süre tok kalmak mümkün.

Emziren anneler için sebze ve meyve tüketimi de çok önemli. Hayatın her döneminde olduğu gibi bu döneminde de işlenmiş şarküteri gıdalarından uzak durmak gerekiyor.

Diyet tatlılarınızı kendiniz yapın
Basit şeker içerikli tatlılar, sütü değil kiloyu artırıyor. Bu şekilde beslenmeyle bilinçsizce alınan gereksiz kaloriler, sütün aksine kilo artışına neden oluyor. Çözüm ise kendi diyet tatlını yapmak. Diyet yoğurdu tatlandırıcı ile çırparak biraz yulaf ve light böğürtlen reçeli kullanarak harikalar yaratmak mümkün. Üstelik bu sayede anne sütünün de kalitesi artıyor.

Kahveye dikkat!
Emziklilik döneminde günde en fazla 1 ya da 2 fincan kahve içmek mümkün. Daha fazlası bebeğinizin huysuz olmasına ve uyku güçlüğü çekmesine neden olabilir. Bu nedenle fazla kahveden kaçınmak gerekiyor.
Her gün kalsiyum, magnezyum ve çinko bakımından zengin ürünleri tüketin

Kalsiyum yönünden zengin olan süt, yoğurt ve peyniri yağsız olarak günde en az 5 porsiyon tüketmek mümkün. Magnezyum ve çinko her kadın için yaşamın her döneminde önemli. Bu nedenle her gün 10 adet badem ya da 4 tüm ceviz tüketmeyi alışkanlık haline getirmekte fayda var. Anne sütü alan bebeklerde gaz ve şişkinliğe neden olan baharatlı gıdaları ise tercih etmemek gerekiyor.

Yedikleriniz Değil Bilinçaltınız Şişmanlatıyor!

Diyetler, egzersizler kilo probleminize çare olmuyor, ideal ölçünüze bir türlü ulaşamıyorsanız sorunun kaynağı bilinçaltınızda gizli olabilir.

Diyetisyene gidiyor, verilen listeleri aynen uyguluyorsunuz, saatlerinizi spor salonunda geçiriyorsunuz… Sonuç; ya kilo veremiyor ya da verdiğiniz kiloları kısa süre içerisinde yeniden alıyorsunuz. Bedeninizi istediğiniz kiloda tutmayı başaramayınca mağlup olmuş gibi hissedip fazla kilo sorununuza bir de başarısızlık duygusunu ekliyorsunuz ve aynı kısır döngüyü tekrarlıyorsunuz. Hiç düşündünüz mü; kilolarınızın nedeni sanılanın aksine yanlış beslenme ve hareketsizlik değil de bilinçaltınızdaki olumsuz inançlarınızsa…

Hayatımızı şekillendiren her deneyimin, tekrarlanan her durumun geçmişte yaşadığımız ve bilinçaltına yerleştirdiğimiz kodlarımızın yansımasıdır olduğunu belirten Spiritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal, “İlişkilerimizi, aşık olacağımız kişiyi, iş yaşamımızı, maddi durumumuzu nasıl ki bilinçaltımızın yönlendirmesiyle belirliyorsak bedenimizle olan ilişkimizde de başrol bilinçaltının. Çözemediğiniz sorunlar, endişe, öfke, suçluluk, korku gibi duygular göbeğinizde, belinizde, bacaklarınızda birikmiş kilolar olarak karşınıza çıktığı gibi ruhsal bir yük oluşturarak da sizi mutsuz kılar” diyor.

Ruhsal Açlığınızı Değil Bedeniniz Doyurmak İçin Yiyin

İnsanın varoluşunda şişmanlığın olmadığını söyleyen Gülnur Ünal, “Her canlı doğumundan itibaren, ne zaman, ne kadar yemek yemesi gerektiğini bilir. Ancak bedeniyle iletişimi kesip sezgilerine kulaklarını tıkadığında kendi gerçekliğinden de uzaklaşır. Yiyeceklerin değil de onlara yüklediğimiz anlamların bedenimizi ve ruhumuzu ağırlaştırdığını kabul etmeliyiz. Çünkü fiziksel açlığınızı doyurmak için yediğinizde şişmanlamanız mümkün değildir ama duygusal açlığınız için yiyorsanız gerçek sorunun kaynağını tespit etmeniz gerekir. Üzüldüğünüz, kızdığınız, öfkelendiğiniz her anda kendinizi buzdolabının başında buluyorsanız duygusal boşluğunuzu doldurmaya çalışıyorsunuz demektir ama yediğiniz hiçbir çikolata sorununuzu çözmeyecektir. Sizi yemeğe yönlendiren duygunuzu fark edip kendinizle bağlantıda kalmalısınız” diye konuşuyor.

Aşırı Yemek Kendinize Hakarettir

Kilo vermeye karar verdiğiniz noktada hem bedensel hem de ruhsal bir rahatlama yaşamanın keyfine varacağınızı belirten Gülnur Ünal, şunları söylüyor:

“Ancak bunun için kiloya dair düşünce kalıplarınızı bırakmaya gönüllü olmalısınız. Çok yiyen bir kişi yemekle hayali bir ilişki kurarak gerçekte sahip olmadığı bir gücü elde ettiği duygusuna kapılır. Ama gerçekte aşırı yemek bedeninize ve ruhunuza hakarettir ve kendinizi daha fazla eleştirmenize neden olur. Kilo almanıza neden olan düşünce yapınızı değiştirip korkularınızı sevgiye dönüştürdüğünüzde zihin- beden bütünlüğüne kavuşacak ve fazla kilolarınızdan kalıcı olarak kurtulacaksınız.”

“Kilo Vermek Zor” İnancından Kurtulun

Yemekle ilişkinizin ne zaman bozulduğunun cevabının bilinçaltında saklı olduğunu söyleyen Gülnur Ünal, şu çarpıcı açıklamaları yapıyor:

“Bilinçaltı yaşadığınız her olayı saklı tutar ve bunların sizde bıraktığı düşünce, inanç ve duyguları kodlar. Çocukluğunuzdan kalan yemekle ilgili hoş anılarınız olabilir; tüm ailenin bir arada olduğu bayram sofraları ya da pazar kahvaltılarını özlüyor olabilirsiniz. Huzura ihtiyacınız olduğunda bilinçaltınız bu anları hatırlatmak adına sizi yemeğe yönlendirebilir. Küçükken kilolu halinizi sevimli bulmalarından ötürü bilinçaltınız kilo alırsam daha çok sevilirim duygusunu yaratabilir ya da ‘yemek yemezsen hasta olursun’ diye büyütüldüyseniz sağlıklı olmak için kilolu olmak gerektiği inancını geliştirmiş olabilirsiniz. ‘Kilo vermem imkansız, ne yesem yarıyor, bu vücut yapısı bizde genetik, diyetler hiçbir işe yaramıyor, bu şekilde kilo vermem çok zor’ gibi inançlara sahipseniz de zayıflamaya karşı direnç gösterirsiniz ve kilo verseniz dahi geri almanız kaçınılmazdır.”

Kuantum ve QEPR Terapisi

Yemek yemeğe yönlendiren ve zayıflamaya engel olan düşünce kalıplarını tespit etmenin önemli olduğunun altını çizen Gülnur Ünal, “Bunun için pek çok yöntem uygulanabilir. Ben danışanlarımın reiki ve kuantum terapi yöntemi ile olumsuz inançlarını bulup dönüştürmelerini sağlıyorum. Ayrıca QEPR terapisi de kilo sorununun kaynağını bulup, birkaç seansla çözümü için etkili bir yöntem. Danışanın akupunktur noktalarına belli bir sıralamada yapılan vuruşlar ile kilo sorunundan kurtulması sağlanıyor. Olumlama cümleleri de kişi üzerinde etkili olur, her gün mümkünse ayna karşısında bu cümleleri tekrarlayarak işe ruhunuzu ikna etmekten başlayabilirsiniz” önerisinde bulunuyor.

Kullandığınız Cümleler Gerçeğiniz Olur!

Kullandığınız sözcükler ve odaklandığınız düşünceler gerçekliğiniz olmaya başlar. O nedenle kullanılan cümlelerin olumlu mesajlar içermesi gerektiğini söyleyen Gülnur Ünal, “Bedenim bana neyi ne kadar yemem gerektiğini söylüyor. Sadece acıktığımda ve yeteri kadar yiyorum. İdeal kilomda kendimi daha mutlu ve özgür hissediyorum. Mutlu, sağlıklı, zinde, ideal bir bedenim var” gibi olumlama cümlelerini tekrarlamak sizi ulaşmak istediğiniz hedefe yaklaştıracaktır” dedi.

Egzersiz akademik başarıyı arttırıyor

İngiltere’de yapılan bir araştırmaya dikkat çeken Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, günde 60 dakika fiziksel aktivite yapan gençlerin akademik anlamda daha başarılı olduklarını söyledi.

Fiziksel aktivite sırasında beynin salgıladığı proteinler sayesinde sinirler ve hücreler arasındaki bağın güçlendiğini, bu bağ güçlendikçe de çocukların anlama ve bilgi depolama yetilerinin geliştiğini belirten Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, fiziksel aktivitenin çocuğun akademik başarısında önemli yere sahip olduğunu söyledi.

Fiziksel aktivitenin sağlık için ne kadar yararlı olduğunun herkes tarafından bilindiğini ancak psikolojiye ve yaşam kalitesine etkileri konusunun henüz yeterince bilinmediğini belirten Dr. Bayraktar, Aktif Yaşam Derneği’ne yaptığı açıklamada şunları aktardı: “Fiziksel aktivite maalesef ülkemizde kilo verme amaçlı, dönemsel yapılan bir şey olup henüz gündelik hayatın bir parçası haline getirilmiş değil. Ancak fiziksel aktivite sadece kilo kontrolünde ve kas, iskelet, dolaşım sisteminin sağlıklı işleyişinde değil; beyinde duygu durum ve konsantrasyonu etkileyen salgıların da sağlıklı işleyişinde etkilidir. Depresyonu önler, kaygıyı azaltır ve konsantrasyonu arttırır. Çocukluk döneminde yapılan düzenli fiziksel aktivite; çocuğun derslerine konsantre olabilmesine, duygusal olarak rahatlamasına ve sınav kaygısının azalmasına yardımcı olur.”

Hem Başarıyı, Hem Psikolojiyi Etkiliyor

Stratchclyde ve Dundee Üniversiteleri tarafından yapılan ve British Journal of Sports Medicine Tıp Dergisi’nde yayınlanan araştırmanın, fiziksel aktivitenin akademik başarı üzerindeki olumlu etkisine dikkat çektiğini söyleyen Bayraktar, başarıyı etkileyen en önemli faktörlerden birinin de özgüven olduğunu ifade etti.

Fiziksel aktivite ile gelişen ‘yapabilme, başarabilme’ duygusunun okul hayatına da olumlu yansımalar yaptığını dile getiren Psikolog Dr. Feyza Bayraktar, “Kendi ile barışık, insan ilişkilerinde sorun yaşamayan, sağlıklı arkadaş çevresi olan kişi mutludur ve mutlu olan kişi de gerek okul hayatında gerekse çalışma hayatında başarılı olur. Düzenli yapılan fiziksel aktivite kişinin sağlık bilincinin oturmasında önemli rol oynar ve kişinin bedeni ile barışık olmasına yardım eder. Çocukluk ve ergenlik döneminde sıklıkla karşılaştığımız yeme ve kilo problemleri, uyuşturucu madde kullanımı gibi olumsuzluklar düzenli yapılan fiziksel aktivite ile önlenmiş olur” diye konuştu.

Dünya Sağlık Örgütü 5 yaşından 17 yaşına kadar günde 1 saat orta ya da yoğun tempolu fiziksel aktivite öneriyor.

Kalori saymadan kilo vermenin 10 yolu

Diyet ve Beslenme Uzmanı Simge Çıtak, kalori saymak yerine beslenmeyi öğrenip yaşam tarzınızda ufak değişiklikler yaparak kilo konusunda kalıcı çözümler bulabileceğinizi söylüyor.

Kilo vermek isterken kendinizi kalori hespları içinde boğulmuş mu buluyorsunuz? RT Tıp Merkezi Diyet ve Beslenme Uzmanı Simge Çıtak, kalori saymak yerine beslenmeyi öğrenip yaşam tarzınızda ufak değişiklikler yaparak kalıcı çözümler bulabileceğinizi söylüyor ve bunun için 10 adımlık bir rehber sunuyor:

1. Besin gruplarını öğrenin
Yediğiniz bir yemeğin 500 kalori olduğu bilmek size pek bir şey kazandırmaz. Önemli olan yediğiniz yemeğin hangi besin grubundan olduğunu bilmeniz. Bunu bilirseniz, günlük beslenmenizi ona göre ayarlayabilirsiniz. Diyelim ki günlük ihtiyacınız 1500 kalori. 1500 kaloriyi geçmeyecek şekilde tüm gün boyunca makarna yediniz. Doğru mu yapmış olursunuz? HAYIR!

Vücudumuzun tüm besin gruplarına farklı miktarlarda ihtiyacı var. Süt grubu, et grubu, ekmek grubu, sebze ve meyve grubu, yağ gruplarından kişiye göre değişen oranlarda her gün almalıyız. Denge herkes için aynıyken, yeterlilik kişiye göre değişir.

2. Yediğinizin yarısını yiyin
Özellikle dışarıda yemek yediğinizde, porsiyon miktarları sizin kontrolünüzde değildir ve siz de o anda doyup doymadığınızı düşünmeden önünüze gelen bütün yemeği yersiniz. Bu nedenle yarım porsiyon ısmarlamayı alışkanlık haline getirin ya da yanınızdaki kişiyle yemeğinizi paylaşın. Evde yemek yerken de her zaman yediğiniz miktarın önce yarısını tabağınıza alın, doymazsanız yine alabileceğinizi unutmayın. Kullandığınız tabakların boyutlarını küçültün. Yemeğin yanına mutlaka bol salata koyun ve yemeğe salatayla başlayın.

3. Yavaş yiyin ve çok çiğneyin
Yavaş yemeyi ve çok çiğnemeyi alışkanlık haline getirebilirsiniz. Her lokmayı en az 10 kere çiğneyin. Hem sindirim sisteminize yardım edersiniz hem de yediklerinizin miktarını azaltırsınız. Çünkü hızlı yediğinizde beynin açlık merkezine sinyal ulaşana kadar siz ihtiyacınızdan daha fazla yemeği yemiş olursunuz. Açlık merkezinin sinyali alabilmesi için en az 10 dakika gereklidir. Ayrıca her lokmadan sonra, çatalınızı ve bıçağınızı bırakmak yemek yeme hızınızı azaltmanıza yardım eder.

4. Daha çok su, daha az yemek
Su içmek için susamayı beklemeyin. Su tüketiminiz arttıkça iştahınızı daha rahat kontrol altına aldığınızı göreceksiniz. Ayrıca su, aldığınız besinlerin termik etkisini artırarak daha fazla enerji harcamanıza yardım eder. Su içmek öğrenilebilen bir alışkanlıktır. Su içmeyi sevmiyorsanız; suyun içine meyve dilimleri atarak içmeyi deneyin. Ya da içmekten keyif alacağınız su ısısını keşfedin. Belki daha soğuk ya da daha sıcak suyun tadını sevebilirsiniz.

5. Stresinizi egzersizle atın
Stresten tamamen uzaklaşamadığımıza göre, atmanın yollarını bulmalıyız. En güzel yolu da hayatımıza sevdiğimiz egzersizi katmak. Ancak ağır egzersizler yapmaya çalışmayın, gerçekleşmesi zor hedefler belirlemeyin. Sadece kendinize yeni bir stres kaynağı yaratırsınız. Onun yerine uygulayabileceğiniz değişiklikler yapın. Doğada yürümeyi deneyin, hem ruhunuzu hem bedeninizi besleyin. Vaktiniz yoksa en azından evde dans etmeyi deneyin.

6. Yiyeceklere duygusal anlamlar yüklemeyin
Bazı insanlar mutlu olunca, mutsuz olunca, yalnız hissettiğinde yani duyguları baş edemediği noktaya gelince yemeye yönelir. Aslında geçekte aç oldukları için yemezler. Siz de bunlardan birini yaşadığınızda yemek yiyorsanız, yemek yerine kendinize başka bir aktivite bulun. Mesela şarkı söyleyin, müzik dinleyin.

7. Başka bir şeyle ilgilenirken yemek yemeyin
Televizyon izlerken ya da çalışırken yemek yerseniz ne yediğinizin ve ne kadar yediğinizin farkında olmazsınız. Hatta doyduğunuzu bile anlayamazsınız. Yemek saatinde sadece yemek yiyin.

8. Dolap temizliği yapın
Evinizi sizi yoldan çıkaran, kalori değeri yüksek, besin değeri düşük yiyeceklerden arındırın. Onun yerine sağlıklı besinlerden oluşan yeni bir dolap hazırlayın. Atıştırma alışkanlığınız varsa sağlıklı atıştırmalıklar olan kuru meyve, leblebi ve tarhana cipsi bulundurun. Ama bunların da miktarlarına dikkat edin.

Buzdolabına yaptığınız temizliği giysi dolabınızda da mutlaka yapmalısınız. Kilo verdikten sonra eski kilonuza göre olan büyük giysilerinizi mutlaka verin. O kıyafetleri vermediğinizde bilinçaltınız 'tekrar kilo almak' isteyebileceğinizi düşünüyor.

9. Kahve randevusu verin
Dostlarınızla buluşmalarınızı ya da iş toplantılarınızı yemekte değil kahve ya da çay içerek yapın. Eğlence için yemek yerine, sinemaya, tiyatroya ya da dansa gidin.

10. Ulaşmak istediğiniz görüntünüzü hayal edin
Her an istediğiniz kiloya indiğinizdeki görüntünüzü, kıyafetinizi, davranışlarınızı, diğer kişilerin gözündeki etkisini hayal edin; düşünün. Bu canlandırmalar sizi ulaşmak istediğiniz yolda motive eder.

Göbek eritme diyeti

Çoğumuz için zor olan bel ve karın bölgesinde biriken yağlardan kurtulmak, uzmanların önerdiği göbek eritme diyeti sayesinde artık daha kolay hale geliyor.

Göbek eritme diyeti

Birkaç aşamadan oluşan göbek eritme diyeti, diyetin kurallarına riayet edildiği taktirde bir hafta gibi kısa bir sürede mucizevi sonuçlar verebiliyor. İşte göbek eritme diyetinin tüm ayrıntıları...

Göbek eritme diyetinin detayları

Göbeği eritmek için ilk adımı, alışkanlıklarınızı gözden geçirerek atmalısınız. Bu planı uygulamaya başlamadan önce yiyip içtiklerinizi, egzersiz, yürüyüşleri not alın. Ufak bir not defteri ya da notebooka kaydedin.

Mümkün olduğunca detaylandırın. Örneğin öğle yemeğinizi masanızda mı yiyorsunuz? Stres, üzüntü gibi durumlar yemenizi arttırıyor mu? Tüm bunlar neden zayıflayamadığınız ve kilo aldığınız sorusunun cevaplarıdır. Tuttuğunuz günlüğe kilonuzu, kalça, bel, göğüs, basen ölçülerinizi yazın. Çekebiliyorsanız bir fotoğrafınızı çekin. İleri de değerleriniz düştükçe bu sizi motive edecektir.

Belki size yakın kafede atıştırmaktan vazgeçeceksiniz ya da rahatlamak için içtiğiniz bir şişe şarabı artık içmeyeceksiniz. Normalde diyette 1 kadeh şarabın zararı yok ancak çoğu kişi kendini tutamayıp şişeyi bitirdiği için zayıflamakta zorlanabiliyor.

Düz karın diyeti kuralları

Tuttuğunuz günlüğe baktığınızda acil olarak zayıflamanız gerektiğini gördünüz. Hayatınızın kontrolünü ele alarak düz bir karına sahip olabilirsiniz.

- Günde üç öğün yiyin. İyi bir kahvaltı yapın; bir öğününüz protein bakımından zengin -bu öğlen veya akşam olabilir-, tavuk, kahverengi pirinç gibi tam tahıllılar, bol sebze, kremasız ev yapımı çorba ya da salatadan oluşmalı. Gün içinde 5 porsiyon meyve ve sebze tükettiğinizden emin olun.

- Acıkmayı beklemeyin. Öğün atlamak, çok acıkmak aşırı yemenize neden olur. Sağlıklı atıştırmalıklardan seçin sabah kahvaltıdan sonra veya akşam çay zamanı bunları tüketin.

- Güne bir bardak sıcak suya sıkılmış limon suyu içerek başlayın. Gün içinde en az 6-8 bardak su içtiğinizden emin olun. Ayrıca, bir kaç bardak bitki çayı da içebilirsiniz.

- Yediğiniz ekmeğin şeker oranına dikkat edin. Kepekli olanları tercih edin. Sandviç yerine büyük bir kase çorba veya salata yiyin. Ekstra karbonhidrat ihtiyacı duyarsanız yulaflı kek, diyet atıştırmalıklar enerji seviyenizi dengelemenizi sağlar.

- Şekerli yiyeceklerden uzak durun. Atıştırma için meyveyi ya da bir kaç ufak parça kakao oranı yüksek çikolatayı tercih edin.

- Yemeğinize çok tuz atmayın. Bu vücudunuzun daha çok tuz tutmasına neden olabilir.

- Yemek yerken yavaşça ve başka şeyler düşünmeden yemek yiyin.

- Porsiyonlarınıza dikkat edin. Yiyecek etiketlerini, miktarlarını kontrol ederek tüketin. Mümkün olduğunca ufak tabak kullanın ve yemeğinizi çok yavaş yiyin.

Düz bir karın için kahvaltılıklar

Ballı yulaf ya da taze meyve suyu, taze meyveli yoğurt, haşlanmış yumurta, domates gibi yiyecekler tüketin.

Yulaf: Yulaf karbonhidrat ve lif bakımından zengindir. Metabolizmanızı hızlandırır, sizi tok tutar.

Yoğurt: Protein bakımından zengin yoğurt mükemmel bir atıştırmalık. İçine bal, meyve veya tahıl taneleri koyabilirsiniz. Sindirim sisteminizi çalıştırarak, vücuda gerekli kimyasalların daha iyi emilimini sağlar. Az yağlı yoğurt tüketmeye özen gösterin.

Sağlıklı yiyecekler yiyin: Yağlı bir şeyler canınız istediğinde yararlı yağ içeren avokado, zeytin, fındık, çekirdek ve bitter çikolata yiyin. Bunları beslenme öğünlerinize azar azar ekleyebilirsiniz.

Yeşil çay: Antioksidan bakımından zengin yeşil çay düz karın için idealdir. Kan şekerinizi düzenler, daha az karbonhidrat almanızı sağlar.

Salatalık: Serin ve diüretik salatalık midenizin küçülmesine de yardımcı olur. Sizi tok tutar ve cildinizin iyi görünmesini sağlar. Düz karına sahip olmanızı sağlayacak diğer yiyecekler karpuz, kuşkonmaz, pırasa, kereviz olarak sıralanabilir.

Tatlı atıştırmalıkları

- Bir kâse çilek, böğürtlen
- Ufak bir muz
- Olgun bir armut veya şeftali
- Bir adet olgun incir
- Bir mandalina
- 3-4 kare siyah çikolata
- Bir bardak taze sıkılmış meyve suyu
- Zencefil ya da meyveli yulaflı bisküvi

Lezzetli atıştırmalıklar

- Çorba
- Az yağlı yoğurt
- İki avuç içi dolusu çerez
- Avuç içi kadar fındık
- Yarım avokado
- Havuç gibi sebzeler
- Bir kaç tane ufak domates

Göbek eritmek için 7 günlük egzersiz

Bel ve karın bölgenizdeki yağlanmayı önlemek ve göbeğinizi eritmek istiyorsanız aşağıdaki egzersizleri 7 gün boyunca mutlaka yapmalısınız.


Omni Diyeti ile 2 haftada 5,5 kilo vereceksiniz

Omni Diyeti, hastalıklarla mücadele eden taze sebze, meyve türü gıdalarla beyni uyanık tutup kasların ve organların yüksek kondisyonda çalışmasını sağlayan yüksek kaliteli proteinleri birleştiren basit bir beslenme planıdır.

Yüzde 70 bitki temelli gıdalar ile yüzde 30 protein oranı sayesinde enerjiyi artırır, hastalık riski azalır, beyin ve hormon fonksiyonları düzenlenir ve ciddi miktarda kilo vermeyi sağlayan Omni Diyeti tüm vücut sağlığına baştan aşağı katkıda bulunuyor.

“Beslenmeye pratik bir yaklaşım sunan Omni Diyeti ile sağlığınız için yararlı olan lezzetli yiyecekleri keşfedeceksiniz.”– Dr. Mehmet Öz

Yemek yemeyi seviyor ve bunun hayatınızda önemli olduğunu mu düşünüyorsunuz? Ancak yediklerinizin sağlığınızı kötü etkileyip ve size kilo mu aldırıyor? Amerikalı beslenme ve sağlık uzmanı Tana Amen’ın, New York Times’ın en çok satanlar listesinde yer alan “Omni Diyeti” Pena Yayınları tarafından yayınlandı.

Haftada 5 buçuk kilo vermek için
Omni Diyeti yöntemiyle besinler ilacınız olacak, kilo verirken yemek alışkanlıklarınızı ve hayat perspektifinizi değiştireceksiniz. Tana Amen’ın denenmiş teknikleriyle iki haftada 5 buçuk kiloya kadar kilo verebileceksiniz. Amerika’da yaşan Dr. Mehmet Öz de kitapla ilgili olarak Omni Diyeti, yemek yemeye düşünceli ve pratik bir yaklaşım sunduğuna dikkat çekerek, “Sağlığınıza iyi gelecek lezzetli ve sıhhi gıdaları Omni Diyeti ile keşfedin.” Diyor.

Omni, hepsi demektir ve sağlıklı kaynaklardan gelen bütün besinlere ihtiyacınız vardır. Basit, bilime sayalı, bitkisel besinler ile yüksek kaliteli proteinlerin ideal oranından oluşan Omni Diyeti’nin içinde her şey vardır. Tana Amen’ın geliştirdiği diyet planına göre yüzde 70 meyve, sebze ve yüzde 30 protein tüketerek enerjinizi yükseltmek, hastalık riskini düşürmek, beyin ve hormon fonksiyonları düzenlemek, kilo vermek ve vücuda tamamen sağlık kazandırmak mümkündür.

Omni Diyeti ile içinizdeki doktoru ortaya çıkarın
Optimal bir sağlık programı olan bu mucizevi diyet, ikişer haftalık üç aşamadan ve bunu takip eden bir bakım planından oluşuyor ve lezzetli tarifler ile sağlıklı yaşam tavsiyeleri içeriyor. Tana Amen tarafından denenmiş, gerçek tekniklerle yemek yeme krizi anlarında hazırlıklı olmanızı sağlıyor. Gıda bilimine dayanan Omni Diyeti, size en doğru beslenme şeklini vaat ediyor ve içinizdeki doğal şifa gücünün ortaya çıkmasına yardımcı oluyor.
Amerikalı beslenme ve
sağlık uzmanı Tana Amen

Omni Diyeti’yle;
*Kilo vereceksiniz.
* Kendinizi daha iyi hissedeceksiniz.
* Gençleşeceksiniz.
* Beyniniz daha iyi çalışacak.
* Hastalıklardan korunacaksınız.

Hem samimi hem cesaretlendirici
“Omni Diyeti”nde Tana Amen, okuyucuyu tıp terimlerine boğmadan, detaylı ama kolay anlaşılabilir açıklamalarla tavsiye ettiği besinlerin sağlığa ve iyi bir yaşam sürdürmeye olan katkısını anlatıyor. Kitap, samimi tavsiyelerle zaman zaman arkadaşlar arasında bir sohbet havasına bürünürken, Tana Amen bir beslenme koçu gibi her adımda okuyucuların yanında olarak onları cesaretlendiriyor. Neyi neden yapmaları gerektiğini açıklarken, okuyucunun aklına takılan tüm soruları yanıtlıyor.

Omni Diyeti, her seferinde başka bir diyete başlayıp istediği sonucu alamayanlar için onları istedikleri yere götürecek doğru harita. Omni Diyeti, kalıcı bir hayat tarzı değişikliği yapıp ömrünüzün geri kalanında o değişiklikleri korumak için var. Omni Diyeti ile iki hafta içinde nasıl sağlıklı, mutlu ve enerjik hissettiğinizin farklına bile varmayacaksınız.

Hızlı Kilo Vermek Bir İlacı Yanlış Kullanmak Gibi!

Hızlı kilo vermenin ve çok düşük kalorili diyetlerin vücutta yarattığı zararların her bakımdan çok yıpratıcı olduğu artık yaygın olarak biliniyor. Kas kaybı ile başlayıp, yağ depolanması, açlık sinyallerinin sürekli hayat kalitesini kötü yönde etkilemesi, enerji düşüklüğü ve sinirlilik bu zararlardan sadece bir kaçı.

KadıköyŞifa Ataşehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Seda Bahtiyar Tatay'ın verdiği bilgilere göre, özellikle obezite bazında kilo problemleri yaşayan kişiler için bu şekilde hızlı kilo vermenin zararları yukarda sayıldığı kadar masum olmayabiliyor. Hızlı kilo vermek bir ilacı yanlış kullanmak gibi birçok yan etkiye sebep olabilir. Zayıflama sürecinde eğer doğru şekilde davranılmazsa, kalp kaslarının erimesinden, kemik yoğunluğunun azalmasına, böbrek ve karaciğer fonksiyon bozukluklarına kadar hayatı tehdit edici birçok durumla karşılaşılabilir. Bu her zaman ölümcül olmasa da, kişileri hayat boyu dializ makinasına bağlı kılmak gibi kalıcı bozuklulara yol açabilir. Bütün bunlardan dolayı mantıklı, sağlıklı, kişiye özel, yaşam tarzı adaptasyonu ve fiziksel aktivite ile birlikte kalıcı değişikliklerle kilo vermek en sağlıklı ve doğru yöntem olacaktır. Normal, hiçbir şeyden aşırıya kaçmadan beslenmek, sağlıklı beslenmenin temel kuralları arasında yer alır.

Normal Beslenme Ne Demek?

Normal beslenme; düzenli zamanlarda tipik olarak 3 ana öğün ve 2 ara öğünle açlık duygusunu bastırmaktır. Normal beslenme açlık sinyalleriyle düzenlenmiştir. Aç iken yemek, doyduğumuzda yemeği bırakmak gibi.

Normal Beslenme Sağlığımızı Nasıl Etkiler?

• Normal beslenme “kendini zinde hissetmek” duygusunu geliştirir.
• İnsanlar sağlık, enerji, mutluluk, günlük ihtiyaçların karşılanması ve sosyal nedenlerden dolayı yemek yerler.
• Normal beslenmenin anlamı gıda seçeneklerinin çeşitli ve dengeli olmasıdır.
• Normal beslenme zihnin daha iyi çalışmasını ve modun sabitliğini sağlar. Okulda, iş yerinde aile ilişkilerinde ve sosyal yaşantıda daha iyi ilişkiler içinde olmamızı sağlar. (Yiyeceklerle kilo ile ve açlıkla ilgili düşüncelerin toplamı günün çok az bir kısmını; yüzde 10-15’ini kaplamalıdır.)
• Normal beslenme sağlığı iyileştirir, yaşam dolu olmamızı, çocukların da daha sağlıklı bir şekilde büyümelerini ve gelişmelerini sağlar.

Fonksiyonsuz Beslenme ile Normal Beslenme Arasındaki Farklar Nelerdir?

• Fonksiyonsuz veya hastalıklı beslenme alışkanlıkları (uzun süre aç kalma, kısa zamanda kontrolsüz bir şekilde çok büyük miktarda gıda tüketme, yanlış diyetler yapma, öğün atlama) hayatınızda düzensizlik ve karmaşa yaratır.
• Fonksiyonsuz veya hastalıklı beslenme alışkanlıkları sizi halsiz, çok çabuk üşüyen, çabuk sinirlenen, değişken kişilikli, çabuk konsantresini kaybeden bir kişi haline getirir.
• Açlık, yiyecek ve kilonuzla ilgili düşünceler gününüzün yüzde 20 - 65’ini veya fazlasını oluşturur. Sağlık problemlerinin ve kötü beslenmeye bağlı rahatsızlıkların oluşma riski arttırır.

Nasıl Normal Beslenilebilir?

• Öğünlerinin zamanlarını belirleyerek ve besin değeri yüksek ve kaliteli gıdalar tüketmeye özen göstererek.
• Kendini dinleyerek, açlık ve tokluk duygularını kendine öğreterek. (Yemek yerken başka şeylerle ilgilenmemek, TV, bilgisayar gibi. Gerçekten aç olunduğunda yemek yiyerek)
• Normal beslenmeyi hayat tarzı haline getirerek.
• Evde çocuklarınıza bu konuda iyi örnek olarak.

Fazla kilonuz varsa sağlığınız tehlikede!

Vücutta gereğinden fazla yağ depolamanın kalp-damar hastalıkları, artirit, kanser, hipertansiyon gibi sağlık sorunlarının hazırlayıcısı olduğu bilinmektedir...

Fazla kilolu biri olmakta ısrar ederseniz sağlığınızı riske atarsınız. İleri yaşlarda karşılaşacağınız bazı sağlık sorunları ile çok erken yaşlarda boğuşmaya başlarsınız. Fazla kilolu biri olmak daha hızlı yaşlanmanıza yol açar. Kilo fazlalığı ve obezite sorununun yayılmasının önüne geçilemiyor. Toplumsal çalışmalara ve uyarılara rağmen kilo fazlalığı sorunu yaşayanların sayısı, her yıl bir önceki yıla oranla yüzde 5 civarında artıyor. Alınan bunca önleme, gösterilen çabalara rağmen elde edilen sonuç cesaret kırıcıdır. Araştırmacılar, bu başarısızlığın nedenlerini anlamaya ve yeni çözümler bulmaya çalışıyor. Kilo fazlalığı ve şişmanlık sorununda yaşanan önlenemez yükselişin nedenlerini tartışmakta fayda var, ama gelenekel formül hiç değişmeyecek: Ne yiyorsanız yarısını yiyin, ne yapıyorsanız iki katını yapın!Enerji dengeniz var mı?

Kilonuzu belirleyen başlıca faktör, kazandığınız enerji miktarı ile enerji tüketiminiz arasındaki farktır. Besinlerle aldığınız enerji miktarı her şey demek değildir. Bu enerjinin ne kadarını kullandığınız veya kullanamayıp yağ olarak depoladığınız, enerji kaynağı olarak hangi besinlerden faydalandığınız, karbonhidrat, yağ ve proteinler arasında olması gereken dengeleri tutturup tutturamadığınız da önemlidir. Beden yapınız ve metabolik-hormonal kurgunuza uygun bir beslenme programı oluşturup oluşturamadığınıza, besinleri ne zaman ve ne oranlarda kullandığınıza dikkat göstermelisiniz. Ana ve ara öğün zamanlarınız, sofraya hangi ruh haliyle oturup kalktığınız ve daha pek çok şey kilonuz üzerinde söz sahibidir.Bedeninizin muhteşem bir makina düzeninde çalıştığı doğrudur, ama sizin onu yalnızca bir kalori sayma makinesi gibi görmeniz yanlıştır. Kilo sorunlu kişiyi 'kibrit kutusu kadar beyaz peynir, tenis topu büyüklüğünde elma, sigara paketi kadar beyaz et' mantığı içine hapseden yaklaşımların başarısız kalacağından hiç kuşkunuz olmasın.

Mucizelere hayır deyin

Öğün planlamalarını yaparken iş olanaklarını, ekonomik duruma, yerel, kültürel ağız tatlarına önem vermeden, yeni ve mucize beslenme planlarıyla kilo verdirmeyi taahüt eden (brokoli çorbası, brüksel lahanası haşlaması, hazır lahana-sebze çorbası vs.) diyet planlarının sonu, sadece başarısızlık ve umutsuzluktur.

Sürekli olarak diyet yapmak, sürekli olarak 'az yemek motivasyonu'nu korumak, belirli besin gruplarını sadece belirli ölçüler içerisinde tüketmek zorunda kalmak, herkesin zevkle oturduğu sofralarda kendini besinlerle kavga ederken bulmak, hoş bir durum değildir. Sık sık ya da sürekli diyet halinde olmak en olumlu kişilerde bile bir süre sonra yorgunluk, bıkkınlık ve reaksiyonel davranışlara neden olmaktadır.Sağlıklı kiloya ulaşmak için çaba içine giren herkesin 'istediğini yememenin dayanılmaz mutsuzluğu'ndan korunması, 'yediklerini ve kendini gözlemde hissetme sendromu'ndan uzaklaştırılması gerekmektedir. Mutsuzluk, en azından ölçülü bir melankoli, bazen ciddi bir depresyon, uzun süreli kilo verme çabasına girenleri bekleyen tehlikeli sonuçlardır.

Diğer diyet tuzakları

Sağlıklı kiloya yaklaşma çabası içine giren insanları bekleyen diğer bir tehlike de 'mucize yöntemler'dir. Mezoterapi, karboksiterapi, LPG veya Infrared ışınlarıyla zayıflatmayı vaat eden, pasif egzersiz gibi kalori kaybettirici hiçbir yararı olmayan yöntemlerle bu insanları güvensizlik ve umutsuzluğa yönelten, modern tıp tarafından onaylanmamış, sonuç vermesi mümkün olmayan yollar bunlardan bazılarıdır. Yola iyi niyetle çıkan fazla kilolu ya da şişmanların çoğu bu ve benzeri yöntemlerin sunduğu aldatıcı vaatlerle para, zaman ve umut kaybetmektedir.Unutmayın: Yediklerinizi azaltmalısınız

Bilimsel bir beslenme planı, sizin tükettiğiniz günlük enerji toplamınızdan genelde 500 kalori kadar bir kısıtlama yapar. Çok özel durumlarda bu kısıtlamayı 1000 kaloriye kadar çıkarabilir. 500 kalorilik kısıtlamadan ne çıkar demeyin! Böyle bir kısıtlama size ortalama olarak her 10-12 gün için bir kilogram civarında kilo kaybını garanti eder. Bu, ayda 2.5-3, yılda 20-30kg'lık bir kilo kaybı demektir. 500 kalorilik bir kısıtlama yapmanız için 2 dilim ekmek, 3 yemek kaşığı pilav, 4 yemek kaşığı kuru fasulye, 2 yemek kaşığı yağ ve 1 iri muzu eksik yemeniz yetecektir. Eğer bu kadarcık bir kısıtlamayı bile göze alamıyorsanız, bizim önerimiz böyle bir çabanın içine hiç girmemenizdir.

Ruh Halinize Göre Beslenin...

Beslenme uzmanları, beslenme ile ruh hali arasında yakın ilişki bulunduğunu belirtirken bazı yemeklerin psikolojiyi kötü, bazılarının ise iyi yönde etkilediğini açıkladı.

Bezginlik halinde olanların sebzeye ağırlık vermesi gerekir. Sebzelerin çiğ olmasına ve yavaş yenmesi gerektiğine de dikkat edilmesi öneriliyor.

Yorgunluktan kurtulmak için bezelye ve havuç öneren uzmanlar; taze sıkılmış meyve sularıyla birlikte evde yapılan meyveli yoğurtların da yararı olduğunu söylüyor.

Çekingenlik için kuru baklagiller ve fosfor açısından zengin besinler tavsiye ediliyor.

Agresiflere örnerilen yiyecekler ise yağlı tohumlar; özellikle fındık, ceviz ve fıstık.

Keyifinizin yerine gelmesini istiyorsanız uzmanlara kulak vererek pizza, börek gibi hamur işi yiyeceklere yönelmeniz gerekiyor.

Endişe anında vücutta aşırı sıvı kaybı olacağından hafif çorba, komposto, meyve suyu içilmesi tavsiye ediliyor.

Hayal kırıklığına karşı enginar ile kerevizin etkili olduğu bilinirken, diğer sebzelerin de hayal kırıklığını hafifletici etkisi olduğu söyleniyor.

Yalnızlığından sıyrılmak isteyenlere domates, biber, patlıcan ve patates öneriliyor.

Aşırı öfke duygusunu hafifletmek için; ekmek, makarna, sebze, meyve yenmesi tavsiye edilirken, kırmızı et ve kafeinli içeceklerin aşırı öfkeyi arttırdığına dikkat çekiliyor.

Depresyona ilaç olarak aşırıya kaçmamak şartıyla çikolata, şekerli ve sütlü tatlılar kullanılıyor. Bu durumlarda vücuda mutlaka şekerli besin takviyesi yapılması gerekiyor. .

Özgüveni arttırmak için C vitaminli yiyeceklere yönelmek özellikle yeşil biber, maydanoz, haşlanmış patates ve kuşburnu öneriliyor.

Göbek ve bel bölgenizi eritin

Yazın ortasına geldiğimiz şu günlerde bile pek çok bayan hala istediği formda olamamaktan şikâyet ediyor. Bazı bayanlar biraz zayıfladıysa bile istediği yerlerden, özellikle de göbek, bel ve basen bölgelerinden incelememekten şikâyetçi.

Normal diyet programlarında kişiler zayıflasa bile çoğu kişide daha çok yüz bölgesi inceliyor. Ama aşırı yağlı bölgelerde pek incelme olmuyor.

Sizlere 3 haftada, özellikle göbek, bel ve basen bölgesinden incelmeyi de sağlayacak özel bir program tavsiye ediyoruz.

Ancak şuna da dikkat etmenizde yarar var; sadece diyetle bölgesel zayıflama tam olmaz. Beraberinde özel egzersiz ve bazı özel bitkisel mönüler gerekir. Bu programı 3 hafta uygulayın, 21′inci günün sonunda inceldiğinizi göreceksiniz.

Mekik hareketi

Dizlerimiz bitişik ve ayaklarımız birbirine paralel şekilde tabanları yeri gösterirken iki elimizi enseye koyup hızlı hızlı, sık sık ve kesik kesik hareketlerle karnımız acıyana kadar sabah ve akşam ellişer kez bu hareketi yapıyoruz. Bu hareket özellikle karın bölgesindeki kasları kuvvetlendirir, yağ dokusunu harekete geçirir ve yağların yanmasına yardımcı olur.

Sopalı hareket

Bu harekette de bir sopayı ense kökümüze alıp iki elimizi geçiriyoruz. Ayaklarımızı yere sağlam basıp süratli bir şekilde sağa ve sola doğru daha çok kalçadan yukarısını hızlı bir şekilde döndürerek birkaç dakikada bu hareketleri yapıyoruz. Bu hareket karnın yan tarafındaki kasların şekillenmesi ve göbeğin erimesini sağlar.

Bel kasları için mekik

Bir taraftaki kolumuzu, bükülmüş olan diğer taraftaki dizimize doğru hafifçe, sık sık ve seri hareketlerle yakınlaştırmaya çalışıyoruz. Bu hareketi de birkaç dakika dayanabildiğimiz kadar yapmaya gayret ediyoruz. Daha sonra diğer taraftaki ayağımızı ve kolumuzu değiştiriyoruz. Bu hareket karnın yan tarafına doğru olan kasları çalıştırmak için yararlıdır.

Sabah sporu

35 – 40 dakika tempolu yürüyüş yapın. Bol ter atmaya gayret edin. Ardından fotoğraftaki gibi 15-20 dakika spor.

Duşta masaj uygulayın

Ham ipek kese veya kabak lifi ile 5 dakika fırçalar gibi göbek, basen, popo, bel sertçe fırçalanacak. 5 dakika kadar susam yağı, kekik yağı, biberiye yağı, melisa yağı ile aynı bölgeye masaj yapın.

Kadınlar neden erkeklerden daha kolay kilo alır?

Kadınların kafasını karıştıran konulardan biri de erkeklerden daha kolay kilo almalarıdır. Uzmanlar, bu durumun çeşitli nedenlerinin olduğunu belirtiyor.

Kadınların erkeklerden daha kolay kilo almasının dört temel nedeni var: Kadınlık hormonları, kas kitlesinin azlığı, egzersiz eksikliği ve beslenme bozukluklarının kadınlarda daha sık olması.

Dişilik hormonlarının varlığı da, yokluğu da, azlığı da, çokluğu da kiloyu etkiliyor. Özellikle menopoz dönemine yaklaşıldığında hormonların azalması kilo almayı kolaylaştırıyor. Menopoz ile birlikte östrojen yoksunluğuna bağlı kilo alma şekli kadınlarda yavaş yavaş kendini göstermeye başlıyor.

Kadınların yağlanma şekli erkeklerden farklı

Kadınların yağlanma şekli erkeklerden bir hayli farkı oluyor ve kadınların çoğu tıpkı bir küvetin dolması gibi aşağıdan yukarıya doğru yağlanıyor. Yağlar, önce baldırlarda, sonra kalça ve bel çevresinde toplanıyor. Eğer önlem alınmazsa bir süre sonra göğüste, kol altlarında ve ense civarında, gıdıkta da yağ birikmeye başlıyor.

Erkek tipi yağlanma, kadın tipi yağlanmadan biraz farklı. Erkekler daha çok belleri kalınlaşarak, göbek ve karın bölgelerine yağ biriktirerek şişmanlıyor. Bu tip yağlanma sağlık açısından çok daha tehlikeli. Şeker hastalığına, damar sertliğine, karaciğer yağlanmasına, hipertansiyona, gut hastalığına davetiye çıkarıyor. Erkek tipi yağlanma kadınlarda da görülebiliyor. Örneğin “polikistik over sendromu” denilen durumda erkeklik hormonu androjenin fazla salgılanması nedeniyle genç kızlıktan itibaren erkek tipi bir şişmanlama ile karşılaşılabiliyor. Son yıllarda alkol kullanımının kadınlar arasında da yaygınlaşması erkek tipi yağlanan, yani göbeklenen kadınların sayısını artırdı.

Son gelen kilolar ilk gidiyor

Aşağıdan yukarıya doğru yağlanan kadınlar kilo vermeleri halinde süreç tersine işlemeye başlıyor, önce vücudun üst tarafındaki yağlar eriyor. En son bacak ve baldırlardaki yağlara veda ediliyor. Bu durumu bazı beslenme uzmanları “ilk alınan yer, son gidecek yerdir” kuralı olarak tanımlıyor. Kısacası kadınlar hangi diyeti yaparlarsa yapsınlar, hangi egzersizi denerlerse denesinler vücutlarının üst tarafındaki yağlar erimedikçe kalça, baldır ve bacak bölgesindeki yağlar kaybolmuyor.

Kadınların şanssızlığı sadece hormonal etkilerle de sınırlı değil. Kadınlar doğuştan itibaren erkeklerden daha az kasa sahipler. Kas miktarı az olunca da alınan kalorilerin yakılması güçleşiyor. Çünkü metabolizma hızını belirleyen esas faktör kas kitlesi. Bu nedenle kilo kontrolünde başarılı olmak isteyen her kadının güçlü ve formda kaslara sahip olması, kas kitlesini artırması şart.

Kadınlar kas konusunda zayıflar

Ne var ki çoğu kadın ya hiç egzersiz yapmıyor ya da sadece yağ yakan aerobik egzersizlerle yetinip, kas yapan direnç egzersizlerini ihmal ediyor. Özellikle yanlış diyetler ile yağ yerine kas yakan kadınlar bir süre sonra tam birer “kas fakiri” haline geliyor, kas yağ oranlarını daha da bozuyorlar. Kadınların hem kas kazanmaları hem de egzersiz bakımından yaptıkları hataları yapmamaları gerekiyor.

Duygusal yeme ataklarının evde, komşu ziyaretlerinde ya da işyerlerinde atıştırma alışkanlıklarının kadınlar arasında daha yaygın olması da kadınları yağlandıran nedenlerden biri olarak gösteriliyor. Çoğu kadın yaşadığı stresleri yönetemediği, duygu ve düşüncelerini dışarıya yansıtamadığı dönemlerde çözümü yiyeceklerde özellikle şekerli, unlu, yağlı, tuzlu besinlerde arayabiliyor. Bu da önemli bir faktör.

Kısacası kilo alma bakımından kadınların dikkat etmeleri gereken pek çok sorun var. İşleri erkekler kadar kolay değil.

Prof. Dr. Osman Müftüoğlu

Aç Kalmadan Yağlarınızı Yakın!

Yaz ayları yaklaşırken aç kalmadan fazla kilolarınızdan kurtulmaya ne dersiniz? Yağ yakmanıza yardımcı olan gıdalarla bu amacınıza ulaşmanız mümkün.

Yediklerinize dikkat ettiğiniz halde kilo veremiyorsanız bazı gıdaları beslenme programınıza ekleyerek daha kolay kilo verebilirsiniz. Bu gıdaların neler olduğunu Hisar Intercontinental Hospital Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Karacanoğlu’ndan öğrendik…

Tarçın
Yapılan çalışmalar tarçının kan şekeri seviyesini düzenlemede yardımcı olduğunu göstermiştir. Özellikle Tip 2 diyabeti olan kişilerde tarçın iştahı azaltmak için kullanılabilir. Tatlıdan vazgeçemem diyenlerdenseniz kalori eklemeden tat almak için kahve, çay, ya da yoğurdun içine karıştırın.

Yeşil Çay
Bazı çalışmalar yeşil çayın karın yağı yakarak vücudu uyardığı ve kilo kaybını teşvik ettiğini göstermiştir. Yeşil cay, metabolizmayı etkileyen fitokimyasal bir yapı içerir. Kilo kaybı konusunda yeşil çaydan destek almak istiyorsanız günde birkaç fincan içmeniz gerekebilir.

Greyfurt
Sindirimi uzun süren ve bol miktarda lif içeren greyfurt; yağ yakıcı özelliğe sahip olmasa da daha az kalori alarak kendinizi tok hissetmenize yardımcı olur. Yemekten önce yarım greyfurt yer ya da yarım bardak greyfurt suyu içerseniz yemek sırasında daha az yiyeceğiniz için daha az kalori almış olursunuz.

Karpuz
Su içeriği yüksek olan gıdalar bağırsaklarda daha fazla yer kaplar; bu da yemek için daha az yer bırakır. Birçok çiğ meyve ve sebze de su içeriği yüksek olduğu için midede çok yer kaplarken düşük kalori almanızı sağlar. Karpuz likopen açısından zengin bir kaynaktır ve gün için bazı A ve C vitaminleri almanıza da yardımcı olur.

Armut ve Elma
Armut ve elma da lifli meyveler olduğu için su içerikleri yüksektir. Bunların suyu yerine kendisini yemek hem daha fazla lif almak hem de efor harcamak açısından daha sağlıklıdır.

Üzüm
Kalori değeri diğer meyvelere göre yüksek olan üzümü ölçülü tükettiğinizde daha uzun süre tokluk hissedersiniz. Yaş üzüm yerine kuru üzüm tüketmek ise hem kalori değerini düşürür hem de daha uzun süre tok kalmanızı sağlar.

Çiğ Sebzeler
Çiğ sebze olağanüstü bir aperatiftir. Açlık hissettiğinizde cips gibi abur cuburlar yerine doğranmış kereviz, havuç gibi sağlıklı aperatifleri tercih ederseniz daha az kalori almış olursunuz.

Yumurta
Çalışmalar sabah protein yemenin daha uzun süre tok tuttuğunu göstermiştir. Simit ya da poğaça gibi besinler yerine yumurta yiyerek daha uzun süre tok kalabilirsiniz. Bir yumurtada 75 kalori vardır; ancak yüksek kalitedeki protein içeriği ve diğer hayati besin maddeleri ile birlikte çok daha sağlıklı beslenmenizi sağlar.

Kahve
Kahve metabolizmanızı hızlandırarak kilo vermenize de yardımcı olur; ancak ekstra kalori içermediği sürece…

Yulaf ezmesi
Lif bakımından zengin olan yulaf ezmesini bol su ya da sütle sıcak yerseniz daha uzun süre tok hissedersiniz. Tadını sevmiyorum diyenlerdenseniz tarçın veya Hindistan cevizi karıştırarak daha lezzetli bir hale getirebilirsiniz.

Çorba
Kremalı ve çok yağlı olmadığı sürece daha az kalori almanıza yardımcı olur. Yemekten önce yendiğinde, yüksek kalorili gıdaların yerini alabilir. Ayrıca tavuk, balık, sebze veya fasulye ekleyerek çorba dışında tek başına tatmin edici, düşük kalorili yemek yapabilirsiniz.

Salata
Yemekten önce daha az kaloriyle doymanın başka bir yolu da salata yemektir. Özellikle marul midede yer kaplar su içeriği bol bir besindir. Marul yerseniz midenizde yağlı gıdalara daha az yer bırakabilirsiniz. Meyve ve sebze veya rendelenmiş peynir çeşitleri ekleyerek salatanızı daha lezzetli bir hale getirebilirsiniz. Ancak soslara dikkat edin. Ayrıca salatınıza vücutta yağ yakıcı etkisi olduğu kanıtlanmış olan sirke de eklerseniz yağlarınızı eritme konusunda iyi bir yardımcı da kazanmış olursunuz.

Fındık
Kuruyemiş, öğünler arasında açlık frenlemek için mükemmel bir yoldur. Protein, lif ve kalp için sağlıklı yağları yüksek oranda içerir. Çalışmalar fındığın ölçülü yendiğinde kolesterol düzeylerini düzenlediğini ve kilo kaybını teşvik ettiğini göstermiştir.

Patlamış Mısır
Yağ ve tuz eklemediğiniz sürece patlamış mısır yemenizde bir sakınca yoktur. Çünkü patlamış mısır kalori içeriği çok düşük bir besindir.

Yağsız süt
Yağsız süt, yağlı sütte bulunan protein ve kalsiyumu sağlayarak tok hissetmenize ve özellikle bel ve karın bölgesinde kilo kaybınıza destek olur.

Yalın Et
Protein uzun süre tok tutarak sindirim sırasında daha fazla kalori yakmanıza yardımcı olur. Ama önemli olan yiyeceğiniz proteini doğru seçmektir. Derisiz tavuk göğsü, biftek gibi et türleri daha az yağ içerdiği için daha sağlıklıdır.

Balık
En iyi protein kaynaklarından biridir. Omega-3 yağ asitleri vücudun kendi üretmediği yağ grubunda yer aldığı için mutlaka balık tüketmek gerekir.

Blogger tarafından desteklenmektedir.