Responsive Banner design

Düşük glisemik indeksli beslenmenin faydaları

Düşük glisemik indeksli beslenmenin faydaları

Prof. Dr. Canan Efendigil Karatay'ın “Bilimsel Gerçeklerle Kilo Vermenin ABC'si Karatay Diyeti” kitabında Düşük glisemik indeksli beslenmenin vücudumuzda ne gibi değişikliklere neden olacağını  anlatıyor.

Düşük Gİ beslenen bir kişinin vücudunda ne tür değişiklikler olur? 

1. Gün boyunca kan insülini düşük kalır ve dalgalanma göstermediği için acıkma hissi olmaz. Uzun süre tokluk hissedilir.

2. Ara öğün olarak göbekte biriken yağımızı ve iç yağ depolarımızı kullanırız.

3. Yağlarımız depolanmaz, daha hızlı yıkılarak giderek azalır, karaciğer ve göbek yağımız erir ve göbek çevremiz incelir.

4. Kilolarımızı rahatlıkla verir, tekrar geri almayız ve verdiğimiz kiloda kalırız.

5. Hiçbir şekilde isteksiz, sinirli, sıkıntılı ve umutsuz duygular olmayız. Kendimizi bütün gün dinç ve enerjik hissederiz, halsizlik ve bitkinlik olmaz.

6. Kaslarımız erimez. Su kaybımız olmaz.

7. Karaciğerde biriken yağımız eridiği için, karaciğerimiz sağlığına kavuşarak normal çalışır.

8. Metabolizmamızda yavaşlama olmaz, bilakis hızlanır.

9. Fizik aktivitemize yorulmadan devam edebiliriz.

10.  Kan yağlarımız normalleşir; HDL yükselir, depo yağ şekli olan trigliseridler düşer.  

11. Bağırsaklarımız düzenli şekilde çalışmaya başlar. Kabızlık varsa giderilir.

12. Şişmanlık ve obezite önlenmiş olur.

13. Obezite sonucu gelişen sağlık sorunları ortaya çıkmaz, çıkmış olanlar da geriler ve düzelir.

14. Tansiyonu normalleşir.

15. Kalp hastalıkları, felç, inme, Alzheimer riski azalır.

16. Her türlü kanser riski azalır. Çünkü sürekli şeker ve insülin yüksekliği ve fazla kilolar kanser nedeni olarak kabul edilmektedir.

17. Şeker hastalığı gelişmez. Diyabet hastalarında şeker kontrolü daha kolay olur, hatta düzelir.

18. Şeker hastalığına bağlı tehlikeli komplikasyonlar azalarak yok olur.

19. Eklem ağrıları ve artrit gelişmez. Oluşmuş olanlar geriler ve şikâyetler azalır.

20. Fibro kistik meme hastalığı oluşmaz.

21. Polikistik over hastalığı gelişmez.

22. Yaygın fibromiyosit ağrıları geriler ve kaybolur.

23. Düşüncelerimiz berraklaşır. Uykularımız düzene girer, horlama biter.

24. Hepsinden en önemli olanı, vücut bağışıklık sistemi güçlenir.

25. Bakteri, virüs, alerji ve kansere sebep olan etkenlerle hastalanma zorlaşır.

26. Hastalanma durumunda da kısa süre içinde sağlığımızı kazanırız.

27. Tüm bunların sonucunda bütün hiperinsülinemik hastalıklar önlenir, riskleri azalır, geriler ve ortadan kalkar.

Glisemik Yük nasıl oluşur? 

Düşük glisemik indeksli beslenme konusunu bitirmeden değinilmesi gereken bir nokta da "glisemik yük" kavramıdır. Düşük glisemik indeksli yiyecekleri de büyük porsiyonlar olarak tüketirsek, 'yüksek glisemik yük' denilen yüksek glisemik değerler ortaya çıkar.   

Aşırı ve bol kepçe tükettiğimiz yiyecekler ne kadar düşük glisemik indeksli olurlarsa olsunlar fazla insülin hormonu salgılanmasına neden olurlar. Bu sebeple tüketeceğimiz gıdaların hiçbir zaman çok büyük porsiyonlarda olmamasına dikkat etmemiz gerekir. Doyunca yemeği bırakmamız yeterlidir.

SONUÇ: Kanserden ve pek çok dejeneratif hastalıktan korunmak varsa fazla kilolardan kurtulup ideal kiloya ulaşmak ve sağlığınıza kavuşmak için düşük glisemik indeksli gıdalarla beslenin. 




Bitki çaylarının yararları

Bitki çaylarının yararları

Bitki çayları vücudumuz için yan etkileri olan reçetesiz ilaçlara benzemezler. Bitki çayları, mide bulantısından, akneye, ağzınızdaki yaralardan eklem iltihabına kadar pek çok sağlık sorununa iyi gelmektedir. 

Bitki çaylarının yararları

Siyah çay: Antibakteriyel ve anti-inflamatuar özellikleri olan tannik asit (Tannik asitle ile ilgili bilgiyi sayfa sonunda bulabilirsiniz) içeren siyah çay vücudun sıvıları daha iyi emmesine yardım ederek ishali ve şişkinliği hafifletir.

Çayı demledikten sonra çay poşetleri sayesinde kesikler, arı sokmaları, böcek ısırığı ve diş ağrısı nedeni ile oluşan şişlikler ile konjonktivit iltihabı olan gözlerinizdeki şişlik azalır.
Siyah çaydaki alkalin, asidi etkisiz hale getirir ve aft ile uçuklardaki ağrıyı hafifletir. Günde 3-4 kez soğumuş, ıslak çay poşetini yara yerine uygulayın. Ayrıca bakterileri öldürür ve yaraların kapanmasını sağlar, çay sayesinde daha az terleyip daha az ter kokarsınız.

Yeşil çay: Araştırmacılar yeşil çayda bulunan polifenollerin kanseri önlemede rol oynadığı konusunda şüpheliler, ancak yeşil çayın kan hücrelerini öldürdüğünü ve ilerlemesini yavaşlattığına inanıyorlar.

Yeşil çay ayrıca kalp hastalığı veya felç nedeni ile ölüm riskini azaltıyor, diş çürüğü oranını düşürüyor ve zihinsel yeteneklerde azalmayı durduruyor. Yüzünüzü yeşil çayla yıkarsanız veya kompres yaparsanız akne lekelerini azaltmaya yardımcı olur.

Nane çayı: Sindirimi harekete geçirmede ve gaz, bulantı ve kusmayı iyileştirmek için mükemmel bir çaydır. Her yemekten önce bir fincan nane çayı mide kaslarınızı sakinleştirir ve özellikle yağlı yiyeceklerin biraz daha hızlı hareket etmesine yardım eder.

Ayrıca boğaz ve sinüs ağrısını hafifletir. Ağrıyan ayaklarınızı soğumuş çayın içinde bekletirseniz ağrının hafiflediğini göreceksiniz.

Bal da ülsere iyi geldiği için çayın içine bal ekleyebilirsiniz. 

Papatya çayı: papatya çayını ağrıyan eklemlerinizin üzerine koyabilirsiniz. Ayrıca akneye iyi gelir. Boğazınız ağrıyorsa iltihabı azaltmak için papatya çayı ile gargara yapabilirsiniz.

Limon çayı: Alerjiniz varsa, bir fincan sıcak limon çayı polenleri ve tozları burun yolunuzdan uzakta tutan kılları uyandırır, gün boyunca hapşırmanız ve öksürmeniz azalır. Etkisini artırmak için biraz adaçayı, rezene veya anason ekleyin. Limon çayı soğuk algınlığının tedavisinde de etkilidir.

Şiş olan boğaz dokularına da küçültür. Boğazınızı yumuşatmak için doğal bir antioksidan ve antibiyotik olan baldan da ilave edin.

Zencefil çayı: Binlerce yıldan beri zencefil hazımsızlık ve ishalin tedavisinde kullanılıyor. Araştırmacılar, zencefilin bağırsak çekilmelerini azalttığına, sindirim asitlerini nötralize ettiğine ve beynin bulantı merkezini engellediğine inanıyorlar. 

Zencefilin içindeki 2 bileşen baş dönmesiyle bulantıyı azaltarak iç kulak ve merkesi sinir sistemine de etki ediyor. Ayrıca hamilelikte görülen sabah bulantılarına, araç tutmasına, adet sancılarına da iyi geliyor. Zencefilin anti-inflamatuar özelliği sayesinde grip, soğuk algınlığı veya burun tıkanıklığında da yardımcıdır. Eklemlerinizdeki ve tendonlarınızdaki ağrıları da hafifletiyor, hatta en ağrılı migrenlerde bile etkili oluyor.

Tannik Asit (Tanen)
Fitokimyasal: Tannik Asit
Tanımı: Tannik asit gallik asit molekülleriyle glucosun polimeridir.Tannik asit kokusuzdur fakat buruk bir tadı vardır.Tannik asit açık sarı renkli bir tozdur.

Kaynakları: Tannik asit çay,ısırgan otu,böğürtlen de bulunur.Bazı böceklerden zarar gören bitkiler tarafından salgılanır.Bu böcekler bitkiye yerleşip yapraklarında yumurtladıktan sonra çıkan lavraları, saran bir salgı bitki tarafından salgılanır.

Tannik Asitin Etkisi: Tannik asit anti bakteriyal,anti enzimatik ve büzücü özellilere sahiptir.
Tannik asit mukoza üzerinde mesela dil ve ağızda büzücü aktiviteye sahiptir.
Tannik asit kabızlığa yol açtığından ishalin tedavisinde kullanılabilir.
Ayrıca anti oksidan ve anti mutajenik özelliğe sahiptir.
Fakat tannik asit uzun süre ve yüksek miktarlarda kullanılmamalıdır.Çünki demir emilimini azaltmaktadır.
Bioscience, Biotechnology, and Biochemistry (March 2004) tarafından yayınlanan,Afsana K tarafından yapılan bir araştırmada,fareler üzerinde yapılan bir deneyin sonucunda polifenol alımının normal seviyelerde demir emilimini etkilemediği ancak gıda takviyesi olarak yüksek dozlarda alımının demir seviyesini etkilediği kanıtlanmıştır.Yüksek dozlarda tannik asit alımı sindirim enzimlerini de negatif yönde etkileyebilir.
Harici olarak tannik asit ülserlerin,diş ağrısının ve yaraların tedavisinde kullanılır.


Salatalığın farkında olmadığımız faydaları

Salatalığın  faydaları
Salatalık günlük beslenmemiz içinde sıkça yer alan, salatalarımızın olmazsa olmaz sebzelerinden. Salatalığın faydalarını bilmeyenimiz yok gibi. New York Times,  salatalığın bilmediğimiz akıl almaz faydalarını okurları paylaştı... 

Salatalığın  farkında olmadığımız faydaları
1- Salatalık, günlük ihtiyacımız olan bir çok vitamini içermektedir. Bir salatalıkta Vitamin B1, Vitamin B2, Vitamin B3, Vitamin B5, Vitamin B6, Folik Asit, Vitamin C, Kalsiyum, Demir, Mağnezyum, Fosfor, Potasyum ve Çinko ihtiva eder.


2- Öğleden sonra yorgunluk hissettiğinizde çayı, kahveyi, soğuk içecekleri bir yana bırakın ve bir salatalık yiyin. Salatalık iyi bir B vitamin ve karbohidrat kaynağıdır ve yediğinizde saatler sürecek yorgunluğunuzu kısa bir sürede ortadan kaldırır.

3- Banyo veya duş aldıktan sonra aynanız buğulandığında bir salatalık dilimi ile aynanızı ovun. Hem buğulanma yok olacak hem de pırıldayan bir aynaya ve nefis bir kokuya sahip olacaksınız.

4- Haşereler bahçenizi veya saksı bitkilerinizi mahvediyor mu? Bahçeniz için bir aluminyum tabağa (ya da aluminyum folyoya) salatalık dilimlerini koyup, ortada bir yere yerleştirin. Saksılarınıza ise birkaç dilimi toprağın üzerine yine aluminyum tabak veya folyo ile yerleştirin. Bütün mevsim haşerelerden kurtulacaksınız. Salatalıkdaki kimyasallar aluminyum ile etkileşerek insanların algılayamadığı ama haşereleri deli eden bir koku yayar ve onların ortadan kaybolmalarına neden olur.

5- Bayanlar, sokağa çıkmadan önce veya denize-havuza girmeden önce bir süreliğine selülitlerinizden kurtulmak ister misiniz? Sorunlu bölgelerinizi birkaç dakika süreyle salatalık dilimleriyle ovun. Salatalıkdaki fitokimyasallar derinizdeki kollajenlerin gerilmesini sağlar, dış tabakayı sıkılaştırarak selülitlerin görüntüsünü azaltır. Aynı şekilde kırışıklıklara da iyi gelir (özellikle de göz civarları için)

6- Baş ağrısından kurtulmak ister misiniz? Yatağa girmeden önce birkaç dilim salatalık yiyin ve ertesi Sabah dipdiri, baş ağrısız kalkın. Salatalık, vücudun kaybetmiş olduğu gerekli besinleri takviye edici yeterli miktarda şeker, B vitaminleri ve elektrolitleri ihtiva ettiği için yediğiniz birkaç dilim sorunlarınızı hemen yok eder.

7- Özellikle diyet yapanlar, açlık dürtünüzü ortadan kaldırmak mı istiyorsunuz? Salatalık yiyin. 

8- Evinizde ayakkabı boyanız mı kalmadı? Taze kesilmiş bir salatalık ile ayakkabınızı ovalayın. İçerdiği kimyasallar ayakkabınıza hem harika görünen bir parlaklık verir hem de deriyi su geçirmez hale getirir.

9- Evinizde bir kapı, pencere ya da benzer bir şey gıcırtı mı yapıyor? Bir dilim salatalık alıp gıcırtı yapan yerlere sürtün (tabii sürtünme yapan yerlere, menteşenin dışına değil!) gıcırtı gidecektir.

10- Kendinizi gergin, bitkin mi hissediyorsunuz (özellikle ders çalışan öğrenciler, yeni bebek sahibi olmuş anneler ve diğer herkes) ? Bir tas kaynar suyun içine bir bütün salatalığı ince dilimler halinde keserek koyun. Tası da bulunduğunuz odada uygun bir yere koyun. Salatalıkdaki kimyasallar ve diğer besinler kaynar suyun içine girince tepki gösterirler ve suyun buharı ile birlikte bulunduğunuz odaya yayılarak nefis bir aroma yayarlar. Bu aroma sizlerin tüm gerginliğini alarak sakin kişiliğinize dönmenizi sağlayacaktır. Özellikle öğrenciler bunu denemelidir.

11- Yemek yediniz ve ağzınızdan kötü koku yayıyorsunuz. Bir salatlık dilimini alıp dilinizle damağınıza yerleştirin ve en az 30 saniye öyle tutun. Ağzınızda kötü kokulara neden olan bakterilerin fitokimyasallar sayesinde ölmesi nedeniyle bu sorundan kurtulmuş olacaksınız. (Soğan-sarmısak kokusu konusunda bir bilgi yok. Bunu da siz deneyin ve sonucu görün.) 

12- Evyelerinizi, lavabolarınızı çevreye zarar vermeyecek bir şekilde temizlemek ister misiniz? Bir dilim salatalığı alıp temizlemek istediğiniz yeri ovun. Sadece yılların birikimi lekeleri kirleri temizlemekle kalmaz, ayrıca temizlediğiniz yere güzel bir parlaklık verir . Bunun yanında elleriniz de o temizlik malzemelerin verdiği zararlardan kurtulmuş olur. 

13- Kalemle yazarken bir hata yaptınız ve hatayı silmek istiyorsunuz. Salatalık kabuğunu alıp yavaş ve nazikçe silmek istediğiniz yazıya sürtün. Boya kalemlerinde ve keçe kalem yazılarında da oldukça yararlı. (Bilirsiniz bazen çocuklarımız duvarlara yazılar yazar, resimler yaparlar.)

Fesleğen soslu şeftali salatası - Detoks

Fesleğen soslu şeftali salatası 

Malzemeler:

• 2 tane ince dilimler halinde kesilmiş şeftali,
• 1 demet roka
• 2 yemek kaşığı dövülmüş ceviz

• 1 küçük kâse taze fesleğen yaprağı

• 60 gr küp doğranmış mozzarella peyniri
• 1 yemek kaşığı balsamik sirke
• 1 yemek kaşığı fındık yağı

Hazırlanışı: Büyük bir kâsenin içine şeftali, mozzarella, roka, ve ceviz parçalarını koyun. Fesleğen, fındık yağı ve balsamik sirkeyi blender ile püre haline getirdikten sonra elde ettiğiniz sosu şeftali salatasının üstüne dökün.

Detoks için Yeşil kokteyl

Detoks için  Yeşil kokteyl

Malzemeler

• 2 adet elma
• 1 adet küçük boy salatalık
• Yarım demet semizotu
• 1-2 tutam tere, maydanoz vb.

Hazırlanışı: Salatalık, Elma, ve semizotunun katı meyve sıkacağı ile suyunu çıkardıktan sonra elde etiğiniz suya enerji içeren tere, maydanoz vb. gibi yeşillikleri ilave edin ve blender ile karıştırın.

Bu basit ve sağlıklı tarifle vücudunuzu detoksa hazırlayın.

Limon kabuğunun faydaları

Limon kabuğunun faydaları

Limon kabuğu Cilt kanseri riskini önler: Yapılan bir araştırma sonucuna göre, limon kabuğunda bulunan “D-Limonene” adlı maddenin çok güçlü bir cilt dostu olduğu belirlenmiştir. Limon kabuğundaki Bu madde tümör gelişimini engelleyerek cilt kanseri riskini önemli ölçüde düşüren bir bileşendir.


Amerika’da yılda 200.000’den fazla insan cilt kanserine yakalanıyor. Bu sorun son yıllarda ülkemizde de çok artış göstermeye başladı. Cilt kanseri, güneşin parladığı her yerde kendini gösterebilir. Yüzünüzde, kulaklarınızda, ellerinizde ve dudaklarınızda oluşabilir. Limon kabuğunda bulunan “D-Limonene” sayesinde bu riski düşürmek sizin elinizde.

Limon kabuğu Kalbinizi rahatlatır: Limon kabuğu aynı zamanda sinir sisteminize olumlu etki yapar, bakterileri öldürür ve kalbi rahatlatır. Yapılan bir çalışmada, kadınların yumurtalık kanseri riskini de düşürdüğü ortaya konmuştur. Limon kabuklarının bu özelliği içeriğinde bulunan polifenollerden kaynaklanmaktadır.

Limon kabuğu Karaciğerinize yararlıdır:Limon kabuğu özellikle alkol tüketenler için olmazsa olmazlardandır. Karaciğer ve safra kesesine yararlıdır, mide asiditesini giderir ve balgam söktürücü etkisi vardır.

Limon kabuğu Sinirlerinizi yatıştırır: Kalp hastalıkları ve kanseri önleme konusunda etkilidir. Özellikle cilt kanserine karşı bir kalkan oluşturur. Cildi güzelleştirici ve sinirleri yatıştırma özelliğine de sahiptir.

Limon kabuğunu nasıl tüketmeli?

Limon kabuklarını yemeklere az miktarda katabilirsiniz. Kabukları çayınıza ilave ederek çayı lezzetlendirebilirsiniz. Makarna sosuna limon kabuğu rendesi eklemek iyi bir alternatif olabilir. Rendelediğiniz limon kabuklarını salatanıza, yaptığınız keklere ve kurabiyelere de ekleyebilirsiniz.

Limon ve Limonun Faydaları

Limon ve limon suyu kürleri





Beyne zarar veren yiyecekler ve alışkanlıklar


Beyne zarar veren yiyecekler ve alışkanlıklar

Bu yiyecekler beyni öldürüyor
 
Yıllardır yapılan araştırmalar sonunda belirlenen Beyni tüketen ve öldüren gıda maddeleri Daily Mail gazetesinde yayınladı... 

Şeker
Uzun süreli şeker kullanımı nörolojik problemlere neden olduğu gibi ayrıyeten hafızayı da zayıflattığı tespit edilmiştir. 

Şeker tüketiminin öğrenme kabiliyetini zaafiyete uğrattığı da belirtilmektedir. Bu nedenle şeker tüketiminden uzak durmak gerekmektedir.

Alkol 
  
Alkol tüketiminin karaciğeri iflas ettirdiği zaten biliniyor. Ancak alkolün az bilinen diğer etkisi de beyni bitirip tükettiğidir. Alkol sağlıklı düşünme yeteneğini zayıflatır, hafızayı da tüketir.

Kısa vadede alkol bırakıldığı takdirde etkileri belli bir düzeyde onarılabilmektedir. Ancak uzun süreli alkol kullanımı kalıcı hasarlara da neden olabilir.

Fast Food


Son günlerde Montreal Üniversitesi´nde yapılan bir araştırma fast food ürünlerinin beynin kimyasını değiştirdiğini ortaya koymuştur. Bu da depresyon ve anksiyete sorunlarına neden olmaktadır.

Fast Food ürünlerinin içindeki katkı maddelerinin öğrenme bozukluğu, motivasyon eksikliği ve hafıza zayıflığına da neden olduğu ispat edilmiştir.

Kızarmış yiyecekler
 

Bütün işlenmiş yiyecekler kimyasallar, katkı maddeleri, yapay tatlandırıcılar ve koruyucular içerir. Bunlar hem çocuklarda hem yetişkinlerde ciddi beyin hasarlarına neden olur.

Kızarmış ya da işlenmiş gıdalar beyin sinirlerini zedeler. Bazı yağlar ise diğerlerine göre daha zararlıdır. Doğadaki en toksik ve tehlikeli kızartma yağının ise ayçiçek yağı olduğu tespit edilmiştir.


İşlenmiş gıdalar

Tıpkı kızarmış gıdalar gibi işlenmiş gıdalar da merkezi sinir sistemine zarar verir. Bu da dejeneratif beyin bozukluğuna yol açar. 

İleri yaşlarda Alzheimer´a neden olur.

 
Çok tuzlu gıdalar 

Tuzun kalbe zarar verdiğini herkes bilir. Bilinmeyen şey ise tuzun içindeki yoğun sodyum beyne de zararlıdır ve düşünme yeteneğini zayıflatır. Zekayı da gerilettiği kanıtlanmıştır.

Tahıllar
 

Tahılların hepsi beyin fonksiyonlarına zarar verir. Ancak bunun tek istisnası yüzde 100 tam kepekli tahıllardır. Yani tam tahıllar.
 

Eğer çok tahıl tüketirseniz bu hızlı yaşlanmanıza da yol açacaktır.

İşlenmiş proteinler

  
Proteinler kas yapıcıdır. Et ise en yüksek kalitede ve en zengin protein kaynağıdır. Ancak sosis, salam, sucuk ve benzeri gıdalar gibi işlenmiş proteinlerden uzak durulmalıdır.

Doğal proteinler sinir sistemini yapılandırırken, işlenmiş proteinler tam tersini yapar. Yani sinir sistemini tahrip eder.

Trans yağlar


Kesinlikle her türlü trans yağdan uzak durulmalıdır. Trans yağlar bir çok ciddi soruna yol açar. Kalp sorunları, kolesterol ve obezite bunların en çok bilinenidir. Az bilinen ise beyne de oldukça zarar verdiğidir.

Refleksleri öldürür, beyin işlevinin kalitesini düşürür. Ayrıca felç riskini de maksimum düzeye çıkarır. Alzheimer benzeri etkileri de uzun vadede ortaya çıkar.

Yapay tatlandırıcılar


İnsanlar zayıflamak için şeker yerine yapay tatlandırıcı kullanırlar. Bunların daha az kalori içerdiği doğru olsa da faydasından çok zararı vardır. Uzun kullanımlarda beyin hasarına ve zihinsel bozukluklara yol açar.

Nikotin


Nikotinin zararları saymakla bitmez. Beyinle ilgili olanına gelince... Vücudunuzun en önemli organı olan beyninize kan gitmesini engeller... Kan gitmezse oksijen de gitmez.. Bu da beyninizin yavaş yavaş ölmesine yol açar. Kılcal damarları tıkadığı için nörotransmitterlerin üretilmesine engel olur ve işlevini engeller... Bu da sinir sistemini tüketir.


Beyne zarar veren  alışkanlıklar ise şunlar:

1) Kahvaltı etmemek: Kahvaltı etmeyen kişiler, düşük bir kan şekeri seviyesine sahip olur. Bu durum beyin için yetersiz besin tedarik edilmesine ve sonunda beyin dejenerasyonuna yol açar...

2) Aşırı yeme: Beyin arterlerinin sertleşmesine neden olarak, zihin gücünün azalmasına yol açar...

3) Sigara içmek: Çoklu beyin büzülmesine neden olur ve Alzheimer hastalığına yol açabilir.

4) Yüksek şeker tüketimi: Çok fazla şeker proteinlerin ve besinlerin emilmesini durdurur ve dengesiz beslenmeye neden olur ve beynin gelişmesine engel olabilir.

5) Hava kirliliği: Beyin vücudumuzda en çok oksijen tüketen organdır. Kirli havanın teneffüs edilmesi, beyne giden oksijeni azaltır ve beynin veriminde düşüş yaratır.

6) Uyku yetersizliği: Uyku beynimizin dinlenmesini sağlar. Uykudan uzun vadeli yoksunluk beyin hücrelerinin ölmesini hızlandırır.

7) Uyurken kafayı örtmek: Kafayı örterek uyumak, karbondioksit konsantrasyonunu arttırır ve beyne hasar veren etkilere yol açabilir.

8) Hastalık sırasında beyni çalıştırmak: Hasta iken çok çalışmak veya öğrenmek beyin etkenliğinin azalmasına yol açabilir ve ayrıca beyne hasar verebilir.

9) Uyarıcı düşüncelerde eksiklik: Düşünmek beyin jimnastiği için en iyi yoldur, beyni uyaran düşüncelerin eksikliği beyin daralmasına yol açabilir. Çapraz bulmaca ve Sudoku iyi egzersiz sağlar.

10) Az konuşmak:
Zihinsel sohbetler beynin etkinliğini geliştirir.


Patatesli Rulo Börek nasıl yapılır?

Patatesli Rulo Börek 
Bugün lezzetli bir rulo börek yapalım.
Gerekli Malzemeler
* 2 su bardağı ılık süt
* 1.5 çay bardağı zeytinyağı
* 2 adet yumurta (birinin sarısını ayırın)


* 1.5 yemek kaşığı toz şeker
* 1 tatlı kaşığı tuz
* 6 su bardağı un 
* 1/3 paket Yaş maya 
* 100 gram eritilmiş tereyağı (Arasına sürmek için)
 
İç malzemesi

* 2 adet Orta boy patates
* 100 gram Çökelek veya lor peyniri
* 100 gram Beyaz peynir
* Yarım demet maydonoz
* Tercihinize göre Sucuk veya sosis yada başka bir şey
 
Hazırlanışı

Böreğin hamurunu hazırlamak için sıvı malzemeleri, tuzu şekeri ve mayayı karıştırma kabına koyduktan sonra karıştırın.
 
Ardından unu yavaş yavaş ilave edip yumuşak bir hamur elde edene kadar yoğurun.
 
Hazırladığınız hamurun üstünü kapatıp mayalanması için 1 saat bekleyin.
 
İç malzemesinin hazırlanışı:
 
Patatesleri haşladıktan sonra soyun ve küp küp doğrayın
 
Maydanozu ince ince kıyın.
 
Çökelek ve rendelenmiş peyniri, Sucuğu veya tercih ettiğiniz malzemeyi doğrayın.
 
Hazırladığınız bu malzemeleri bir araya getirin..
 
Böreğin Yapılışı:
Mayalanmış hamuru alın ve ikiye bölün.
 
Parçalardan birini unladıktan sonra merdane  ile dikdörtgen şeklinde açın.

Tereyağını eritip hamurun her tarafına sürün.
 
Hazırladığınız iç malzemenin yarısını hamurun üzerine serpin ve uzun kenarından başlayarak rulo şeklinde sarın..
 
Ruloyu hafifçe bastırarak uzatabilirsiniz.
 
Daha sonra iki parmak genişliğinde dilimler halinde kesin.
 
Kestiğiniz kısımları alta ve üste gelecek şekilde fırın tepsinize dizin.
 
Dilimlerin üzerini hafifçe bastırın.
 
Diğer ruloyu da aynı şekilde hazırlayın..
 
Bir yemek kaşığı tereyağı ile yumurta sarısını karıştırıp tüm hamurların üzerine sürün
 
200 derece sıcaklıktaki fırınınızda kızarana kadar pişirin.
 
Afiyet Olsun

Sağlıklı bir yaz için yaz detoksu - Taylan Kümeli

Sağlıklı bir yaz için yaz detoksu

Beslenme ve diyet uzmanı Taylan Kümeli daha
güzel ve sağlıklı bir yaz geçirebilmenize yardımcı olmak amacıyla sizler için yaz detoks programı hazırladı. 

İşte Taylan Kümeli'nin tavsiyeleri ile fit ve sağlıklı bir yaz geçirmenizi sağlayacak yaz detoksunun ayrıntıları…

 

Antioksidandan Vazgeçmeyin

3 gün, sadece renkli sebze ve meyveler, baklagiller ve
tam tahıllar ile beslenin. Bu yiyeceklerde bulunan antioksidanlar karaciğer enzimlerini harekete geçirip zararlı maddeleri dışarı atar ve onları suda çözünebilir hale getirir, böylelikle vücudunuz bu maddelerden rahatça kurtulabilir. Ispanak, marul, yaban mersini kırmızı dut, kayısı, kiraz en iyi antioksidan kaynaklarıdır.

Kimyasal-Detoksu Öğrenin

  
Soğan, sarımsak ve yumurta vücudun kendi antioksidanı olan, glutatyon üretmesine yardımcı olabilecek sülfürik bileşikleri açısından oldukça zengindir. Her zaman elimizin altında olan bu yardımcılar arsenik ve cıva gibi ağır metaller de dâhil olmak üzere pek çok toksini dışarı atma konusunda oldukça başarılıdır.

Organiği Unutmayın

Organik beslenmek en idealidir ancak eğer etrafınızda bulamıyorsanız marketteki ürünlerin kalın kabuklu ve soyulabilir olmasına dikkat ederek satın alabilirsiniz. Çünkü bu türler daha az kontamine olduklarından, daha yararlı olabilir.

Sıvı Tüketimi

Detoksun amaçlarından biri toksinleri çeşitli yollarla dışarı atmaktır. Bu da ancak sıvı tüketerek sağlanmaktadır. Günde 8 ila 12 bardak arası su ve kafeinsiz bitki çayları içmek esastır. Ve bonus olarak, su içmenin cildi güzelleştireceğini de unutmayın.

Temiz Beslenin

Fast food, alkol, kafein, kırmızı et, şeker ve beyaz un gibi içindeki maddelerin ne olduğunu bilemediğiniz veya tanımadığınız işlenmiş yiyeceklerden uzak durun. Vücudunuzdan dışarı atmak için uğraştığınız toksinleri içeren yiyecekleri tüketmek istemezsiniz.

Akıllı Ara Öğünler Seçin


Eğer öğünleri arası çok acıkıyorsanız, organik meyve ve kuruyemiş veya birkaç dilim somon eklenmiş küçük bir salata yemeyi tercih edin. Asla öğün atlamayın ve salata sosunuza limon ve bir yemek kaşığı zeytinyağı eklemeyi unutmayın.

Yiyecekler ile yapılan resimler

Yiyecekler ile yapılan resimler

Fotoğraf sanatçısı Carl Warner, doğa ve manzara fotoğrafları çekerek kariyerine başlamışken, aklına bu Yiyecekler ile resim yapmak gibi orjinal bir fikir gelmiş. 

Carl Warner Foodscape olarak adlandırdığı projesinde çeşitli yiyeceklerle manzara ve doğa resimleri yapıp fotoğraflarını çekmeye başlamış. 

İşte Yiyecekler ile yapılan resimler ...



















daha fazla resim için tıklayın iceriksiz.blogspot.com

Bozanın faydaları

Bozanın faydaları

  • Bozanın içeriğinde bulunan aktif mayalar  emziren annelerde süt üretimini artırır.
  • Nitrozamin gibi kanserojen maddelerin vücuttaki oluşmasını önler.
  • Bozanın içeriğinde bulunan aktif mayalar ve faydalı bakteriler sayesinde probiyotik etkisi vardır.
  • Gribal enfeksiyon gibi, bir çok enfeksiyona karşı bünyenizi dirençli kılar, yararlı bakteriler ile vücuttaki direncin güçlenmesini sağlar.
  • Zengin protein ve B vitamini içeriğinden dolayı enerji ihtiyacı fazla olan kişiler, gebeler ve sporculariçin çok faydalıdır.
  • Bozanın içeriğinde bulunan laktik asit, hazmı kolaylaştırır.
  • Bozanın içerdiği laktik asit aynı zamanda bağırsak florasını düzenler.
  • Mide bezlerinin faaliyetlerini olumlu olarak etkilemektedir.
  • B kompleksi vitaminleri içerdiğinden beslenmede önemli role sahiptir.
  • Zihin açıcı ve sinirleri dinlendirici etkisi vardır.
  • Karbonhidrat ve proteinin yanı sıra birçok besin öğesini içerdiği için besleyici özelliği nedeniyle “sıvı ekmek” olarak anılmaktadır.

Cilt bakımı için boza

Bozanın kanser önleyici olduğunu biliyormuydunuz?

Bozanın kanser önleyici rolü çok az biliniyor.

Son yıllarda boza üstünde yapılan araştırmalar, bozada bulunan nikotinik asitin kalp ve damar hastalığını önleyici etkilerinin haricinde başta cilt kanseri olmak üzere her türlü kanseri önleyici etkileri olduğunu da göstermektedir. 

Bozanın içindeki nikotinik asit vücudumuzda, bazı oksidasyon-redüksiyon reaksiyonlarında hidrojen atomları ve elektronların taşıyıcı olarak işlev gören bir koenzim olan nikotinamit adenin dinükleotite (NAD) dönüşmektedir. 

NAD'nin de enerji metabolizmasını uyararak ve hasar görmüş DNA yapılarını onararak, derimizdeki yıpranmış hücreleri yenileyici özelliği sayesinde özellikle cilt kanseri vakalarını önleyici özelliği hatırdan çıkarılmamalıdır. 

Bozanın bu yararlarını dikkate alarak, kış aylarının bu güzel içeceğinden bol bol için ve sevdiklerinize ikram edin.

Diyetisyen Sanem Apa’nın ağzından Boza:

Sağlıklı bir içecektir boza, zaten sağlıksız olan bir besin var mıdır ki dünyada? Önemli olan hangi besinin ne miktarda tüketilmesi gerektiğini bilmektir. Çünkü hiç bir besin tek başına mucizevi etki yaratmaz ve yine aynı şekilde hiçbir besin de tek başına suçlu olamaz.

Boza’nın mayalanması sırasında oluşan laktik asit ve içerdiği aktif mayalar sayesinde probiyotik etkisi bulunur. Ayrıca, Zengin karbonhidrat, protein ve B vitamini içeriği nedeniyle enerji ihtiyacı fazla olan kişiler, gebeler, sporcuların kullanımı için de çok uygundur.

Boza’nın içeriği sanılanın aksine sadece şeker değildir. Birçok besine göre besleyici öğeleri çok zengindir.  Boza;  kalsiyum, demir, fosfor, sodyum, tiamin, niasin, riboflavin bakımından değerlidir. 

Boza Mayalı bir içecektir. Bu da içinde laktik asit oluşmasına neden olarak, mideyi koruyucu etki yaratır, sindirimi kolaylaştırır, gaz şikayetlerinin ortadan kalkmasını sağlar, kabızlığı azaltır, mide yanması gibi şikayetlerin oluşmasına engel olur.

Boza’nın Besin Değerleri

100 ml Boza’da;

240 kcal enerji
57.5 gr karbonhidrat,
3.5 gr protein,
0.5 gr yağ,
29 mg kalsiyum,
1,3 mg demir,
97 mg fosfor,
1 mg çinko,
0.09 mg Tiamin(B1 vitamini),
0.05 mg Riboflavin (B2 vitamini),
1.16 mg Niasin bulunur.


Genel Bilgiler:

Boza, darı irmiği, su ve şekerden üretilen alkolsüz, hafif mayalı bir içecektir. Bilinen en eski Türk içeceklerinden biridir. Boza, daha çok kış aylarında tüketilmektedir. Hacı İbrahim Bey’in 4. kuşak torunları Selin ve Mehmet’in yaptığı yeniliklerle artık 4 mevsim içilebilmektedir.

Boza’nın yoğun olarak içildiği mevsim Eylül – Mayıs ayları arasıdır. Uygun şartlarda (+4°C’ de) muhafaza edilirse 365 gün 4 mevsim içilebilir. Boza’nın içilebilecek kıvamını koruduğu süre asgari 15 gündür. 

Boza bozulmaz. Ancak hiçbir katkı maddesi kullanılmadığı için gün be gün ekşir ve duyusal özelliklerini kaybedebilir. Bozanın taze olarak tüketilmesi önerilir. Ekşi seviyorsanız oda sıcaklığında veya daha sıcak bir ortamda birkaç gün bekleterek daha ekşi kıvamlı Boza’nın tadını çıkarabilirsiniz.

Saklama koşulları:

Boza, serin bir ortamda asgari 15 gün saklanabilir, tercihen (+4°C’ de) buzdolabında saklayınız.

Boza Çeşitleri:



Boza’nın yapıldığı tahıl türüne göre çeşitleri bulunmaktadır. Dış ülkelerde yapıldığı yerin başlıca ürününe göre arpa,  yulaf, mısır, buğday, karabuğday,  çavdar, Arnavut darısı, gernik gibi tahılların unu, bazen da pirinç ve ekmek, nadir olarak da kenevir unu ve karamuk mayalandırılarak yapılmaktadır. 

Türkiye’de ise boza genellikle darıdan üretilmektedir.



Arama kelimeleri: Bozanın faydaları, Bozanın yarararı, Cilt bakımı için boza, Boza maskesi, Boza peelingi

Gacer ekmeği - Kilo verdiren ekmek

Gacer ekmeği - Kilo verdiren ekmek

Gacer ekmeği Kayseri'nin Develi ilçesi yöresinde yetiştirilen gacer buğdayı ile yapılıyor. Gacer Ekmeği kilo vermekte zorluk çekenlere tavsiye ediliyor.



Daha çok kıraç ve dağlık bölgelerde yetiştirilen Gacer bitkisinden; ekmek, börek, pilav, çorba, dolma, yaprak dolması gibi her türlü yemek yapılabiliyor. 

Kaplıca buğdaylar grubunda yer alan Gacer bitkisi pirinç ve bulgurun yapıldığı tüm yemeklerde alternatif olarak kullanılabilir.

Gacer bitkisi besinin değerinin yüksek olmasının yanında sindirimi ve hazmı da kolay. Gacer buğdayından tam buğday unu ile ekmek yapıldığında lifli kısmı da ekmekte olduğundan midedeki yağların daha fazla çekilmesini sağlar. Bu nedenle diyetisyenler kepekli ekmekleri tavsiye etmektedir.

Hamilelikte kullanılması sakıncalı bitkiler

Hamilelikte kullanılması sakıncalı bitkiler

- Baharat amaçlı kullanılan fesleğen, kekik, vs. bitkilerin genellikle pişirme veya tat vermek için kullanılan küçük miktarları emniyetlidir; ancak bu bitkilerin çay yapmak için kullanılan büyük miktarları (1-2 tatlı kaşığı gibi) hamileler için zararlı olabilir.

- Özellikle kabızlık yakınmalarının giderilmesi için kullanılan  doğal ve zararsız olarak düşünülen dışkı yumuşatıcı antrakinon içerikli bitkiler vardır. Bu bitkiler rahim dahil düz kasların kasılmasını sağlayarak düşük yapmaya sebep olabileceği için kullanılması sakıncalıdır. Acı çiğdem, akdiken (geyik dikeni), aloe vera, sinameki ve topalak gibi bitkiler bu grupta yer alan sakıncalı bitkilerdir.
- Rahim uyarıcı etkilye sahip olan Adaçayı, akdiken, Cezayir menekşesi, kekik, mazı, meyan kökü, ökse otu, pelin otu, ravent (ışgın), rezene, sinameki, yarpuz gibi bitkiler de aynı nedenle kullanılmamalıdır. Düzenli olarak tüketilmeleri ve özellikle de günlük 1-2 tatlı kaşığı gibi miktarları zararlı olabilir. Bu bitkilerin bitkilerin düşüğe  veya erken doğuma neden olan rahim uyarıcı etkileri olabilmektedir.
- Bitkilere acı tat veren alkoloidleri yoğun içeren Altınmühür (goldenseal), efedra, kına kına, kırlangıçotu ve yabani kiraz gibi bitkiler veya esansiyel bitki yağlarından anne-bebek arasındaki ya da anne rahmindeki ceninin fonksiyonlarını etkileyebileceği için sakınılmalıdır.  Bu bitkilerin düzenli tüketilmesi hamileler için sakıncalıdır. Adaçayı, ardıç, biberiye, civanperçemi, kekik, lavanta, mazı, mercanköşk ve rezene gibi bitkilerin yağlarının ağız yolu ile hamilelik sürecinde düzenli tüketilmesi de sakıncalıdır.
Akdiken, Cezayir menekşesi, civanperçemi, çarkıfelek (passiflora), kekik, mazı, meyankökü, ökseotu, pelin otu, ravent (ışgın), sinameki ve yarpuz gibi  Emenagog etkili bitkiler, adet görmeyi teşvik eden bitkiler olup hamilelik süresince kaçınılmalıdır. Bu bitkilerin hamilelikte kullanılması sakıncalıdır.
Etiketler: Hamilelerin tüketmesi sakıncalı bitkiler, Hamilelikte yararlı ve zararlı besinler, Hamilelikte Tüketilmesi Sakıncalı Besinler, Hamilelikte bitki çayları ve şifalı otlar, hamilelikte sakıncalı bitkiler, hamilelikte kullanılması sakıncalı bitkiler
Blogger tarafından desteklenmektedir.